Gençleri toprağa çekelim, tarımda çatı Türkiye markası yaratalım

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, tarımda başarı için algının hep birlikte yukarı çekilmesi gerektiğini belirtiyor ve çatı Türkiye markası ile tarımdaki katma değerin artırılabileceğini söylüyor.

Türkiye, dünyanın en büyük yedinci tarım ülkesi. Avrupa’da ise birinci sırada. Türk tarımı bugüne kadar çok önemli bir başarı hikayesine imza attı, fakat bugün geldiğimize noktada sektöre yönelik önemli tehditlerin olduğunu görüyoruz. Bugün tarım sektörü sera gazı emisyonlarının yüzde 30’undan sorumlu. Tatlı su kaynaklarının ise yüzde 70’ini tüketiyor. Yanlış tarım uygulamaları toprağın kirlenmesine, biyoçeşitliliğin yok olmasına neden oluyor

Hızla artan nüfus, tükenen doğal kaynaklar, zorlaşan küresel rekabet ve dijitalleşme, tarım sektöründe oyunun kurallarını değiştiriyor, yeni iş modellerini beraberinde getiriyor.

Cari açığın kapanmasında çok önemli bir rol üstlenen tarım sektörü sürdürülebilir olmak için dünyaya zarar vermeden katma değer yaratmak, genç nüfusu kendine çekmek ve dijital dönüşüme ayak uydurmak zorunda.

Ege Sanayici ve İş Adamları Derneği (ESİAD) tarafından ilk kez düzenlenen ESİAD SÜR’19 Sürdürülebilir Tarım ve Teknoloji Konferansı da, sürdürülebilir tarım için bir yol haritası oluşturma hedefini taşıyor.

Konferansta konuşan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, çatı Türkiye markası ile tarımdaki katma değerin artırılabileceğini ve Türkiye’nin güçlü bir tarım ülkesi olarak rekabetini koruyabileceğini söylüyor.

Pakdemirli, tarımda başarı için algının hep birlikte yukarı çekilmesi gerektiğini belirtirken, “Tarımda düşündüğümüz kadar kötü değiliz. Önümüzdeki 20-25 yılda birlik olursak ve ev ödevlerimizi yaparsak bu işin altından kalkarız” diyor.

Pakdemirli’nin verdiği bilgilere göre, sosyal ve ekonomik anlamda sürdürülebilir bir tarım sektörü için izlenmesi gereken yol haritasının ana maddelerini şöyle sıralamak mümkün: İyi gıdaya ulaşmak için üretimi ve kaynakları koruyan bilgi teknolojilerine yatırım yapmak, teknoloji temelli tarım uygulamaların hayata geçirilmesi; kentsel gıda ağlarının yönetimi; birlik ve kooperatif yapısının gelişimi; parçalanmış arazi yapısının bir araya getirilmesi; yaşlanan tarım nüfusunun gençleştirilmesi için genç çiftçilerin ilgisini çekecek bir tarım sektörünün inşa edilmesi.

Tarım sektörü savunma sanayinden daha önemlidir

Pakdemirli, Bakanlık olarak önceliklerinin hem üreticileri desteklemek hem de tüketicinin kaliteli ürünlere ulaşma olduğunu söylerken, “Tarım sektörü savunma sanayinden daha önemlidir” diyor ve şöyle devam ediyor: “Gıda en temel ihtiyacımız, dolayısıyla doğru veriler üzerinden konuşmamız gerekiyor. Tarım arazilerimize hep birlikte sahip çıkmalıyız. Başarılı kooperatif modellerini ortaya çıkarmalıyız. Dünyada ilk 100 içinde kooperatifimiz yok. 2 milyon hektar alanımızı daha sulanabilir hale getirmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir modellerle bu işi en hızlı şekilde yapmak istiyoruz. Bunu da hep birlikte yapabiliriz.”

Yerli elektrikli traktör hazır

“Eğitim sistemimizde çocuklarımızı toprakla buluşturmak lazım” diyen Pakdemirli, sektörün sürdürülebilirliği için daha nitelikli insan yetiştirmemiz gerektiğine de vurgu yapıyor. Pakdemirli’nin altını çizdiği bir diğer önemli konu da yeni teknolojileri yakından izlenmesi gerektiği. Yerli elektrikli traktörle ilgili önemli gelişmeler kaydedildiğini söyleyen Bakan, “Yerli elektrikli traktör seri üretime hazır. 8 saat tek şarjla çalışacak. 7 ila 10 liralık bir şarjla 8 saat boyunca köylüye, üreticiye, çiftçiye hizmet verecek. Bunu İzmir üretmek istemez mi? Manisa, Gaziantep bu işe çok hevesli. İnanın dünyadaki çok büyük traktör firmaları dahil bunu yaptırdığımız firmaya gidiyorlar 'birlikte üretim yapalım.' diyorlar. Dünyada şu anda ticarileşmiş bir elektrikli traktör yok” yorumunu yapıyor.

İş dünyasına ve STK’lara önemli rol düşüyor

ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri’nin belirttiği gibi, bu süreçte sadece hükümete değil, iş dünyasına ve sivil toplum kuruluşlarına da çok önemli rol düşüyor. Sürdürülebilir tarıma yönelik farkındalığın artırılması ve örnek temsil edecek iyi uygulamaların teşvik edilmesinin önem taşıdığını ifade eden Sivri, “İyi tarım uygulamaları ülkeler için bir şart haline geldi. Ülkemiz tarım potansiyeli açısından çok şanslı. Son dönemde gıda ve tarım yatırımlarının ilk üç ana yatırım kaleminden biri oldu. Endüstri tarımdan ayrı düşünülemez. Tarım çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından stratejik bir konumda. Modern tarımsal üretim, teknoloji gelişimi, tarım liseleri, üniversitelerin ilgili bölümleri, tarım organize sanayi bölgeleri ve bunların hepsini bir araya getirebilecek yapılardan en önemlisi olan Agroparklar ile desteklenmeli” diyor.

Tarımda akıllı teknolojileri kullanacak gençlere ihtiyacımız var

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise, tarım sektöründe kaynak israfının önüne geçilmesinin öncelikli olduğunu ifade ediyor. Ülke olarak son dönemde tarım alanlarının yüzde 8’inin kaybedildiğini anlatan Kestelli’nin yorumları şöyle: “Gıdanın yüzde 30’u çöpe gidiyor. Sadece üretim, verim ve kalite artışına odaklanma yeterli değil. Tarımsal üretim en az çevresel zararı yaratacak şekilde yapılmalı. Tarım akıllı uygulamalarla, temiz, sürdürülebilir bir şekilde yapılmalı. Umutsuzluğa değil, farkındalığa ihtiyacımız var. Yapmamız gereken toplumu bilinçlendirmek. Tarım ekonomisinin büyümesinin yolu çiftçinin daha verimli üretmesini sağlamaktan geçiyor. Türkiye’nin uzun dönemli tarım planlamasına ihtiyacı var. Artan nüfus nedeniyle 2050’de yüzde 70 daha fazla gıda üretmek zorundayız. İngiltere gibi teknolojiyi kullanarak hektar başına 2 ton değil, 8 ton üretim sağlayabiliriz. Bir diğer önemli konu da bu akıllı teknolojileri kullanacak gençlere ihtiyacımız olduğu. Bugün çiftçilerin yaş ortalaması 55. Gençlerin büyük şehirlere göç etmesini önlemek için projeler geliştirmeliyiz.”

Philip Morris/Sabancı Genel Müdürü Filiz Yavuz Diren: Toprak Verimliliği Haritası çıkarttık

“Tarımda Sürdürülebilirlik” başlıklı oturumda konuşan Philip Morris/ Sabancı Genel Müdürü Filiz Yavuz Diren, faaliyet alanlarındaki değer zincirinin tüm aşamalarında sürdürülebilirliği ön planda tuttuklarını söylerken ve tarımda dijitalleşmenin önemine dikkat çekiyor. Diren şu bilgileri veriyor: “Dijital Tarım uygulamaları ve teknoloji ile bir yandan tarımda verimliliği, kaliteyi artırmayı, diğer yandan çiftçimizin hayatını kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. 2014 yılından bu yana, Sürdürülebilir Tütün Üretimi ve İyi Tarım Uygulamalarını desteklemek amacıyla 10 milyon liranın üzerinde yatırım gerçekleştirdik.

Türkiye’de ve dünyada oryantal tütün alanında sertifi kalı, ilk Araştırma ve Geliştirme Merkezi’ni kurduk. İzmir Torbalı’daki merkezimizde, makineli hasat, farklı kurutma teknikleri ve yeni oryantal tütün çeşitleri geliştirdik. Dijital tarım uygulamalarını desteklemek ve bu alana yatırım yapmak için Philip Morris/Sabancı olarak yerli çözüm ortaklarıyla ve akademisyenler ile başlattığımız ‘Toprak Verimliliği Haritası’ projesini hayata geçirdik. Oryantal tütün tedarikçilerimizle birlikte başlattığımız ‘Toprak Verimliliği Haritası’ ile tütün çiftçimize, toprak verimliliğini korumak ve tarımda kalite artışı sağlamak konularında destek oluyoruz. Ayrıca çiftçilerimizin eğitimi de çok önemli. Teknoloji konusunda özellikle kadın çiftçilerimize eğitim veriyoruz.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar