Gençler ve kadınlar!
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
ve uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani…”
“Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi” toplantısındayız. Memleketim Kastamonu’nun doğal, kültürel ve tarihsel mirasına sahip çıkarak ilin sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunmak, yerel değerlere ait bilinirliği artırarak Türkiye’de ve dünyada tanıtmak üzere 2017 yılında kurulmuş bu inisiyatif.
Toplantıda inisiyatifin kurucularından Dr. Atıf Uğurlu, Nazım’ın şiirinde geçen o çınar ağacının Kastamonu’da olabileceğini dile getirdi. Nazım Hikmet, henüz 19 yaşında, arkadaşı Vala Nurettin ile 3 Ocak 1921 tarihinde İnebolu’ya ayak basmış. Amacı milli mücadeleye katılabilmek.
O günlerde muazzam güvenlik tedbirleri vardır İnebolu’da. Yola çıkabilmeleri için Ankara’nın izni gerekir. Onbeş gün geçirir burada. İnebolu’da Karadeniz’e nazır Beldeğirmeni olarak adlandırılan yerde, bugün de var olan o çınar ağacının altında, bir köy kahvesinde, kendisi gibi izin bekleyenlerle birlikte sohbet edip, memleket meselelerini tartışırlar. İşte o çınar ağacı bu çınar ağacıdır.
Gerekli izin alınıp yola çıkınca İnebolu için de bir şiir yazacaktır Nazım.
“İki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu. Öyle yükselmişiz ki, sahilde İnebolu İnce sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı. …”
İnebolu’dan sonra benim de doğup büyüdüğüm ve o coğrafyadaki dağlara ismini veren Kastamonu’nun şirin ilçesi Küre gelir.
Beldeğirmeni’ndeki o çınar ağacı Nazım’ın vasiyetinde yer alan çınar ağacı mıdır bilinmez. Lakin, dönemin ünlü düşünürleri milli mücadeleye katılabilmek için İnebolu’dan Ankara’ya yol sürmüşlerdir.
Sadece onlar mı? İstanbul’dan kaçırılanlarla birlikte Rusların gönderdiği silah ve cephaneler de bugün “İstiklal Yolu” olarak adlandırılan yoldan, Ankara’ya hatta Polatlı’ya cephe hattına kadar kağnılarla taşınmıştır.
Geçen sene gösterime giren “Umudun Yolu” belgeselinde konu ne güzel işlenmişti. Otomobiliyle Ankara Hükümeti ile görüşmeye giden Fransız Generali cephane taşıyan kağnıları görüp yanındaki Türk askerine, kamyonu kağnı ile mi yeneceksiniz diye sormuş, cevap 30 Ağustos’ta verilmişti.
İlk kadın mitingi
Sadece kadınlar tarafından düzenlenen ilk miting; milli direnişe katkıda bulunmak, ülkemizin yabancı güçler tarafından işgal edilmesini protesto etmek amacıyla, 10 Aralık 1919 Çarşamba günü Kastamonu Kız Öğretmen Okulu’nun bahçesinde, 3 bin kadının katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Miting ile de yetinilmemiş, işgalin son bulması adına dönemin dünya liderlerinin eşlerine telgraflar çekilmiştir.
Miting ile aynı tarihli Kastamonu Açıkgöz Gazetesi’nde Tertip Komite Başkanı Zekiye Hanım’ın konuşması ve çekilen telgrafların metinleri de yayınlanmıştır.
İnisiyatifin başkanı Zeynep Esen Hanım bu konuda çok heyecanlı. Bu mitingin unutulmaması, hafızalarda yer edinmesi, yıldönümlerinde kutlanması için her alanda var gücüyle çaba gösteriyor.
Seçim sonucunu gençler ve kadınlar belirleyecek!
Bu seçimde 5 milyondan fazla genç ilk defa oy kullanacaklar. Onlar ne siyasilerin konuşmalarından ne de televizyonlarda yayınlanan tartışma programlarından etkileniyorlar. Ellerinde, satın alırken pek de cimri davranmadıkları, telefonları var. Cep telefonlarına laf edilmesini sevmiyorlar. Orada, herhangi bir engelle karşılaşmadıkları bir dünyada yaşıyorlar. İletişim kuruyorlar. Kararlarını sosyal medyadan edindikleri bilgilere göre verecekler.
Toplam seçmenlerin biraz fazlasını kadınlar oluşturuyor. Hayat müşterek olsa da geleneksel kültürümüzde onlar mutfaktan sorumlular. Çarşı pazardaki fiyatlardan, mutfaktaki enflasyondan haberdarlar ve etkileniyorlar. İttifakların kadına, onların hak ve hürriyetlerine bakışı da tercihlerini etkileyecek.
Seçim sonucunu gençler ve kadınlar belirleyecek…