Gençler işsizlikten, patronlar vasıfsızlıktan yakınıyor. İşte çözüm öner
Ekonomik gündeminin en önemli sorunu nedir?
Yanıt, Türkiye’nin her yerinde aynı:
İşsizlik…
Doğusunda da, Batısı’nda da…
Araştırmalar öyle diyor.
Aslında kimsenin bir şey demesine gerek bile yok.
Apaçık ortada.
Son yıllarda pek çok ailenin en önemli derdi oğullarını
ya da kızlarını bir işe yerleştirememek.
***
Geçen hafta bu konuda önemli bir proje başlatıldı.
Adeta sessiz sedasız…
Yanlış anlaşılmasın…
Duyurulmasına duyuruldu.
Hatta projeyi Başbakan Erdoğan ile TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu kamuoyuna birlikte açıkladı.
Onların açıklamasından bir gün önce gazeteniz DÜNYA
manşetine taşıdı. Başlığımız, “Büyük istihdam projesine
start” idi.
Yine de gölgede kalmaktan kurtulamadı.
Siyasi gündemin ağırlığından sıyrılamadı.
***
Bir insanın daha iyi koşullarda yaşamasının koşulu
nedir?
Milli Piyango’nun size vurması…
Sayısal’ı tutturmanız…
İddaa’yı kazanmanız…
Size miras kalması…
Ama bunlar birer istisna.
İşin kader, kısmet, şans tarafını bir yana bırakalım.
Günümüzde daha iyi koşullarda yaşamanın temel
koşulu yeni iş ortamına uygun beceriler geliştirmek.
Belki sıkıcı ama gerçek bu.
Daha iyi yaşam, yeni yetenekler kazanmakla ilintili.
Kısacası değişmekle, gelişmekle…
***
Geçen hafta bir umut ışığı yakan proje de bunu
hedefliyor.
Adından belli; BECERİ 2010!
Temel, “Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri”
TOBB ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
tarafından organize ediliyor.
Hedef, 5 yılda 1 milyon kişinin istihdam edilmesi.
Bana sorarsanız, son dönemde ortaya atılan en iyi
istihdam projesi.
Hedefiyle başı göklerde ama ayakları yere basıyor.
Başbakan ile TOBB arasında ipleri geren “istihdam”
polemiğinin, somut bir adıma dönüşmesi de cabası.
Belki o gerilimin ortaya çıkardığı bir proje… Ama dostlar
alışverişte görsün kabilinden, “mış gibi” bir proje değil.
***
TOBB ve üniversitesinin attığı adım önemli.
Ama yetmez.
Başka umut ışıklarına, başka girişimlere de ihtiyaç var.
Konuyla ilgili kim ne yapıyor, ne söylüyor, ne öneriyor
diye bakarken, elime Kayseri Ticaret Odası’nın bir
yayını geçti:
Milletin Efendisi Girişimci…
Oda başkanı Hasan Ali Kilci’nin sunumuyla Mart
2007’de yayınlanmış.
İktisat kökenli gazeteci ağabeyimiz Faruk Türkoğlu
hazırlamış.
İşlenen konular sadece işsizlikle ilgili değil.
Ama bu konu da çeşitli cephelerden ele alınıyor
Devletin ekonomiden elini eteğini çektiği, büyük
şirketlerin otomasyona gittiği bir ortamda, girişimciler
dışında işsizlerinin umudunun kalmadığı vurgulanıyor.
Hem konunun ele alınışı derli toplu, hem de öneriler
dikkat çekici.
Özetle şöyle:
Gençler işsizlikten, patronlar vasıfsızlıktan yakınıyor.
Üniversite mezunları açısından bile durum böyle.
Her yıl yüksek öğretim kurumlarından, iş gücü
piyasasına girmeye hazır yaklaşık 200 bin genç mezun
oluyor.
Her yıl yurt dışında öğrenim gördüğü fakülteyi bitiren 5
bin gencin 4 bini kesin dönüş yapıp iş aramaya
başlıyor.
Ama nerede…
Gençler iş bulmakta zorlanıyor. İşsizlik denen o büyük
hapishane gençleri en verimli çağlarında bunaltıyor,
umutsuzluğa sürüklüyor.
Bu madalyonun bir yüzü…
***
Madalyonun öbür yüzünde, iş dünyası var.
İş dünyası cephesinde aynı sorun farklı bir tabloyu
yansıtıyor. O bakışı da özetleyelim:
“Şirketlere, aradığımız nitelikte eleman bulmak çok zor.
Ortada fakülte diplomasını her kapıyı açan bir anahtar
olarak gören, iş dünyası hakkında en ufak bir fikre sahip
olmayan on binlerce genç var. Kendilerini yetiştirmek
için fazladan bir çaba göstermemiş. Okurken, stajlara
önem vermeyen, kurslar izleyip sertifika almayan bu
gençleri sıfır kilometreden alıp yetiştirmek bizim için
fazla masraflı oluyor. Gençlerin önemli bir bölümü,
fakültede öğrendikleri ile yetiniyor. Onlara, öğrenimleri
sırasında kendi dallarındaki yeni gelişmeleri takip
etmeye yönelik bir merak duygusu aşılanmamış. İşleri
ile ilgili bir öğrenme ve uzmanlaşma hedefine sahip
olmayan gençler, şirketlerimize beklediğimiz katkıları
yapamaz. Biz, isteneni aynen yapacak gençlere değil,
eski sorunlara yeni çözümler bulacak ufku geniş ve
yaratıcı gençleri istihdam etmek istiyoruz.”
***
Tespit böyle. Çözüme gelince…
Hem genç nüfustaki işsizliği, hem de şirketlerin ihtiyaç
duyduğu vasıfta eleman temini için alınabilecek
önlemler şöyle sıralanıyor:
- Kentlerdeki üniversiteler, bulundukları bölgenin
ekonomik kalkınmasına somut katkılar yapacak
projeler geliştirmeli. Bu projelerde öğrencilere aktif
görevler verilmeli.
- Ticaret ve sanayi odaları ile işadamı dernekleri,
gençlere iş dünyasını tanıtmak için özel eğitim
programları ve kurslar örgütlemeli. Bu programlarda
girişimciler ve yöneticiler, gençlere küresel dönemin ve
bilgi ekonomisinin oyun kurallarını anlatmalı.
- Şirketlerde yılda ortalama 30 saatte kalan eğitim
süreleri, en az 80 saate kadar uzatılmalı. İş başında
eğitim için yeni yöntemler geliştirilmeli ve iş rotasyonu
ile gençlerin ufku genişletilmeli.
- Üniversiteler, odalar ve iş dünyası, kendi kendini
yetiştirmek isteyen gençlere yön ve yol gösterecek
çalışmalar yapmalı. İnternetin sunduğu uzaktan eğitim
imkanı, bu amaç için sonuna kadar kullanılmalı
- Şirketlerde ücret düzeyi ve terfi imkanları, kıdeme ve
yaşa göre değil, yeni bilgileri edinme isteği ve
performansa göre belirlenmeli.
- Çalışırken, lisansüstü yapmak isteyen gençlere, bazı
kolaylıklar sağlanmalı.
- Üniversitelerdeki eğitim sistemi, ezbere dayanmaktan
çıkarılmalı, öğrencilere analitik ve eleştirel düşünce ile
problem çözme becerileri kazandırmak üzere yeniden
örgütlenmeli.
- İşe alınmada istenen niteliklerdeki ayırımcılığa yol
açan koşullar asgari düzeyde tutulup, daha çok işteki
performans ve öğrenme azmine bakılmalı.
Katkı için kolları sıvayan, niyetlenen odalara, sivil toplum
örgütlerine, üniversitelere ve şirketlere duyurulur.
Yapılacak çok iş var, çok…