Genç nüfustaki işsizlik sorunu (1)
Delikanlının işsizi daha bir “deli”
Delikanlı, güzel Türkçe’mizin ne de güzel bir sözcüğüdür. Ne de güzel anlatır o çağı. Adı üstünde deli kanlı; kanı, deli. Her an patlamaya hazır. Her an duyguları tavan yapıp, sonra da taban yapan, bir hırçın yaratık. Peki ekonomik literatürde genç nüfus olarak tanımlanan 16-24 yaş aralığındaki bu gençlerden daha parlayıcı bir şey var mıdır? Evet vardır: Bu gençlerin işsiz olanları. Bu yaş aralığında yer alıp, ne okula giden, ne eğitimde olan, ne de bir işte çalışan bir kesim.
İşsiz delikanlıların olduğu evlerde mutluluk endeksi yüksek bir rakam göstermez. Bir kere işsiz delikanlı, daha bir deli kanlıdır; mutsuzdur. Çünkü düşleri sönmeye başlamıştır. Anne ve baba için de ne zor bir durumdur. Evde işsiz güçsüz oturan ya da oturmayan, oflayan puflayan, çabuk sinirlenen, her şeye saldırmaya hazır bir sinir küpü. Üstelik çok sevdikleri bir varlık, onca umutla yetiştirmişler. Ama ret cevabı aldığı her iş başvurusuna üzülüp, gözlerinin önünde mum gibi eriyor. Evde işsiz bir çocuk, zor bir durumdur.
İşsiz, mutsuz, umudunu yitirmiş gençler büyük toplumsal patlamaların da ana kaynağı.
Dünyada genç nüfus işsizliği
İşsiz genç nüfus, gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere kadar tüm dünyanın sorunu. Örneğin, gelişmiş ülkelerde 26 milyon işsiz genç var. Bu rakam 2007 yılından bu tarafa yüzde 30 artış göstermiş.
Öte yandan Dünya Bankası verilerine göre gelişmekte olan ülkelerde ise 262 milyon genç işsiz. Genç nüfus işsizlik oranları şöyle bir dağılım gösteriyor:
Güney Asya: %31.1;
Doğu Asya ve Pasifik:%18.4;
Sub-Saharan Afrika: %21.6;
Ortadoğu ve Kuzey Afrika: %40,6;
OECD ülkeleri: %15.2;
Latin Amerika %23.2;
Avrupa ve Merkezi Asya: %24.4.
Dünyanın bazı kesimlerinde durum daha vahim. Örneğin, Güney Afrika’da genç nüfusun %55’i işsizmiş.
Ülkemizdeki genç nüfusun işsizlik oranları da çok iç açıcı sayılmaz. Türkiye İstatistik Kurumu Ocak 2013 verilerine göre, genç nüfustaki işsizlik oranı Türkiye genelinde %20.7. Öte yandan kentlerde yaşayan gençler arasında bu rakam %22.5 ve kırsal kesim için ise %17. (Unutmamamız gereken bir şey de bunların resmi rakam olması!)
İşsizlik nedenleri
Gençler arasında yaşanan bu yüksek oranlardaki işsizliğin iki önemli nedeninden söz edilebilir. Birincisi, dünyada yaşanan ekonomik durgunluk.
Yaşanan finansal krizden sonra girilen ekonomik durgunluk ile şirketler eleman kısıntısına girdi. İşten çıkarmalarda da topun ağzındaki ilk grup, gençler oluyor. Ekonomi de yeterince büyümeyince yeni iş alanları açılamıyor.
Genç nüfustaki işsizlik sorununda ikinci neden, ülkelerdeki nüfus artışı. Ekonominin büyüme hızı ile nüfusun büyüme hızı arasındaki makas açılınca, gençlere düşen pay, işsizlik oluyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde üretim artışı en fazla yatak odalarında yaşanıyor. Eğer ekonomi yeterince büyümezse, “en az üç çocuk” söylemi topluma üçten fazla sorun getiriyor.
İki taraf da arıyor ama
Geçtiğimiz aylarda bir grup yeni girişimci ile birlikteydim. Onlara verdiğim anketteki bir soru şöyle idi: “İşinizde karşılaştığınız en önemli sorun nedir?” Büyük bir çoğunluk, “Aradığımız elemanı bulamamak”diye cevaplamıştı bu soruyu. Artık oturmuş, kendini kanıtlamış firmalarda da bu soruya benzer cevaplar verildiğine tanık oluyorum. Demek bir tarafta iş arayanlar var, bir tarafta ise eleman arayanlar. Ama bu işsizliğe rağmen eleman bulunamıyor. Çünkü işsiz eleman çok, ancak yetişmiş eleman yok. Ülkemizde tanık olduğumuz bu durum, dünyadaki bir çok ülke için de geçerli.
Eğitim kurumları yaşama hazırlayamıyor
Genç, hayata okul sisteminde hazırlanıyor. Ama görülüyor ki, büyük bir çoğunlukla eğitim kurumları bu hazırlama işlemini tam yapamıyor. Eğitim kurumlarında kazandırılan veya kazandırılıyor süsü verilen şeyler ekonominin istedikleri ile çakışmıyor. O zaman eğitim kurumlarının ocaklarında gençlikler boş yere harcanıyor. Bu da işsizlik sorununun başka bir boyutu.
Sonuç
İşsizlik, önemli bir sorun. Ama genç nüfusta görülen işsizlik, toplum için daha da kalıcı zararlar oluşturuyor. Gençlik, her toplum için “gelecek” demek. Bu soruna çözüm bulmak, geleceklerini kurtarmak için toplumlar büyük çaba harcıyor, değişik reçeteler deniyorlar. Bazıları başarılı oluyor, bazıları olamıyor. Bu önemli konuda gelecek hafta da yazmaya devam edeceğim.