Genç futbolsever rahatsız

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

"Bu ülkede binlerce Real Madrid'li, Barcelona'lı, Arsenal'li, Chelsea'li, Milan'lı ve Manchester United'lı var" desem inanır mısınız, yoksa gülüp geçer misiniz? Nasıl ki Anadolu kentlerinde gençler yaşadığı şehrin takımından başka dört büyüklerden birinin de destekçisi olma gibi bir ikinci taraftar hüviyetini taşıyorlarsa, başta büyük şehirler ve üç büyükler olmak üzere pek çok yerdeki taraftarlar da Avrupa'dan bir kulübe aidiyet duygusu ile bağlanmış durumdalar. İncelemek isteyenler için http://www.fcbarcelonaturkiye.com,http://www.acmilanturkiye.org,http://www.manutdtr.com, http://chelseatr.azbuz.com gibi adreslere göz atmak faydalı olabilir. Elbette ki taşıdıkları siyasi kimlikten dolayı Livorno, St. Pauli ya da Lazio gibi takımlara bilinçli olarak yönelen taraftar modeli de ülkemizde mevcut ancak bizim bu yazıda değindiğimiz tamamen sportif duygularla yurtdışından bir takıma bağlanmış gençlerin durumu. UEFA organizasyonları kapsamında ülkemize gelen yabancı takımları karşılamaktan tutun da yurtdışından forma / taraftar ürünleri sipariş etmek, o ülkenin taraftar gruplarıyla temas halinde olmak ve mümkün olan her platformda Milan'ı, Barcelona'yı, Manchester United'ı desteklemek bu yeni taraftar profilini tanımlayan veriler olarak sayılabilir. Saydığımız takımların büyüklüğü onlara dünya çapında ün ve taraftar kazandırmış olabilir ancak Japonya, Güney Kore, Çin, Güney Afrika, Avustralya gibi ülkelerdeki hayran kitlesi ile Türk futbolseverini bu noktada ayıran temel bir fark var. O fark, bizim takımlarımızın yukarıda saydığımız ekiplerle aynı organizasyon (UEFA) çerçevesinde rekabet ediyor oluşudur. Anlayacağınız Çin liginden Guangzhou ya da Avustralya'dan South Melbourne taraftarlarının dünyanın en göz önündeki takımlarına öykünmesi ve hayranlık beslemesi normal karşılanabilir. Fakat arada ne denli büyük bir güç farkı olursa olsun aynı potada rekabet ettiğimiz Avrupa Devleri'nin ülkemiz kulüplerinden rol ve taraftar çalması sosyal bir olgu kabul edilip incelenmelidir.

Bahsettiğimiz durumu sosyal bir olgu olarak kabul ettiğinizde ise yıllardır ülke içinde "En çok kim şampiyon oldu?" sorusu ve rekabeti etrafında canlı tutulmaya çalışılan ilginin artık idareimaslahatta yetersiz kaldığı görülecektir. Domestik rekabetin "temiz eller", "kutsal ittifak" ya da "kara gömlekli hakem" söylemleriyle altı iyice oyulmuş ve mevcut boşluğu dolduracak uygun bir harç bulunamamıştır. Oysa yeni nesil futbolseverler gayet iyi bilmektedirler ki, üç büyüklerin dörtte biri kadar bütçelerle her yıl UEFA Kupası (yeni Avrupa Ligi) ya da Şampiyonlar Ligi'nde ses getiren takımlar mevcuttur ve bu durum tamamen yönetimlerin vizyonu ve becerisiyle doğru orantılıdır. Üç adet yüz yaşını devirmiş kulübün hatırı sayılır bütçelerle elde edebildiği başarı Galatasaray'ın aldığı UEFA Kupası ve Süper Kupa ile sınırlı kalıyorsa üstelik o Galatasaray yaklaşık 10 yıldır aynı başarının yanından dahi geçemiyorsa Chelsea'li, Barcelona'lı, Manchester United'lı Türk gençlerini kim suçlayabilir? Bugün hala Türkiye Ligi şampiyonluğuna dair "üç yıl üst üste" ya da "üç yetmez beş olsun" diyerek bedavadan söz verenler var. Oysa aynı kişilerin ağzından uluslararası arenada başarıya yönelik sözleri duyamıyoruz duysak da inanmıyoruz. Çünkü bugüne kadar bizi inandıracak hiçbir şey yapamadılar. O yüzden ben genç futbolseverlerin duyduğu rahatsızlıkla Avrupa devlerini desteklemeye başlamalarını anlayabiliyorum. Darısı Türk futbolunu yönetenlerin başına…

Kelepir star

Premier Lig'e veda eden Newcastle United, Nijeryalı golcüsü Obafemi Martins için 12 milyon Euro bonservis bedeli belirdiğini açıkladı. Transfer döneminde fiyatların 100 milyon Euro barajına yaklaşmasıyla birlikte Martins için biçilen değer de kimi kulüplere mantıklı görünüyor. Jonas Gutierrez, Steven Taylor ve Habib Beye gibi takım için önemli isimlerin de Newcastle'dan ayrılacağı düşünülüyor. Maddi sıkıntı yaşayan Newcastle'ın, yüksek ücret alan oyuncularını göndererek, oyuncu satışıyla da gelir elde etmeye çalıştığı belirtiliyor.  

Arsenal'in Nijeryalı oyuncuyla ilgilendiği ve Newcastle'a 9 milyon Euro gibi bir teklif yaptığı iddia ediliyor. Togolu golcü Emmanuel Adebayor'u Manchester City'e satan Arsenal'in, Martins transferinde bir adım önde olduğu iddia ediliyor. Stoke City ve Hull City'nin de Nijeryalı oyuncu için transfer çalışmaları yaptığı öne sürülüyor. The Daily Mail'in haberine göre ise, Bundesliga şampiyonu Wolfsburg da Premier Lig'den düşen Newcastle United'ın forvet oyuncusu Obafemi Martins ile ilgileniyor. Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edeceği için güçlü bir kadro kurmak isteyen Alman ekibi, Nilmar transferinin gerçekleşmemesi üzerine rotasını Nijeryalı golcüye çevirdi.

Ronaldo yoksa Macheda var

Transfer döneminde başarılı futbolcusu Cristiano Ronaldo'yu Real Madrid'e satarak büyük yankı uyandıran Manchester United bu transferle boşalan "süperstar kadrosu" için kendi bünyesinden bir aday belirledi: Federico Macheda. Her ne kadar genç futbolcunun sahip olduğu yetenekler Ronaldo ile birebir örtüşmese de futbol otoriteleri Macheda'nın çok parlak bir geleceğe sahip olduğu konusunda fikir birliğine varmış durumda. İngiliz basınında çıkan son haberlere göre Manchester United'ın genç oyuncusu Federico Macheda, yeni ve daha iyi şartlara sahip olan bir sözleşmeye imza atacak. Geçtiğimiz sezon oyuna sonradan girdiği maçlarda göz dolduran genç İtalyan futbolcu, Seoul'e karşı bu sezonun ilk golünü de kaydetti. News of the World gazetesinin haberine göre Macheda'ya yeni sözleşme önermeye hazırlanan United, İtalyan golcüye haftalık 24 bin avro verecek. Aynı zamanda Ferguson'un Macheda'yı ilk 11'de oynatacağı dört forvetten biri olarak gördüğü de söyleniyor.      

Macheda'nın United'da kalmasının önemli olduğuna inanlardan biri olan Wayne Rooney, "O büyük bir yetenek, kendine güveni çok fazla ve Manchester United için büyük bir oyuncu olabilir. Daima öğrenen bir yapısı var" diyerek İtalyan golcüye destek verdi. 

"Tour de France" galibi: Alberto Contador

96. Uluslararası Fransa Bisiklet Turu Astana takımından İspanyol Alberto Contador'un şampiyonluğuyla sona erdi. Contador bu başarıya toplamda 85 saat 48 dakika 35 saniyelik derecesiyle ulaştı ve en yakın rakibinin 4 dakika 11 saniye önünde ipi göğüslemeyi başardı. Monaco'dan 4 Temmuz'da başlayan ve 21 etaptan oluşan 3 bin 460 kilometrelik Fransa Bisiklet Turu, 164 kilometre uzunluğundaki Montereau-Fault-Yonne ile Paris-Champs-Elyzee etabıyla tamamlandı.

Paris'in ünlü Champs-Elyzee meydanında tamamlanan son etabı İngiliz Mark Cavendish kazandı. Son etabı Cavendish'in ardından ikinci sırada bitiren İspanyol Contador, turu da şampiyon olarak tamamlayan isim oldu. İspanyol bisikletçi kariyerindeki ikinci Fransa Bisiklet Turu zaferine ulaştı. Lüksemburglu bisikletçi Andy Schleck, genel sıralamada Contador'un 4 dakika 11 saniye gerisinde ikinci oldu. Daha önce Fransa'da 7 kez şampiyonluğa ulaşan ABD'li Lance Armstrong ise 3,5 yıl aradan sonra katıldığı turu 3. sırada bitirmeyi başardı. Astana takımı, Contador'un şampiyonluğunun ardından tarihinde 9. Fransa Bisiklet Turu şampiyonluğunu elde etti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016