“Gemide yeni delikler açmanın kimseye faydası yok”
Kredi hacmi yüksekti… Faizleri de “bazı kurumlar aracılığı ile” indirimliydi…
***
Vergiler denetimsizdi…
Yerinde kesilen vergiler için dahi “mükellef ve danışmanlar” çareler üretmişti(!)…
Çaresizlerin imdadına da aflar yetişmişti…
***
Verimliliğe de gerek yoktu…
Krediler, teşvikler ve kayıtdışılık, “verimli üretim ile verimsiz üretim arasındaki” koca boşluğu dolduruyordu…
***
Arz mı eksildi?
“Sıfır vergili, ucuz ithalat” çözüm oluyordu…
***
Ülke büyüyor, “herkes kazanıyor” görünüyordu…
Oysa:
Borçlar büyüyordu…
***
Ve…
Şirketlerin çoğunluğu kredi/teşvik/kayıtdışı ile yüzebilirken; ülkeyi ayakta tutan gerçek üreticiler “haksız rekabet nedeniyle” kan/kabiliyet kaybediyordu…
***
Kredi ile yüzdürülenler, günü kurtaran fiyat politikaları ile:
Teknolojiye/verimliliğe/geliştirmeye odaklı rasyonel üreticiye (mükellefe) zarar veriyordu…
Kredi ile yüzdürülenler, kaynak israfı nedeni ile:
Rasyonel üreticiye de, ülkeye de ek maliyet anlamına geliyordu…
VELHASIL
Bugün…
Kredi, kur, enflasyon gibi sorunların; kredileri/tasarrufu verimli/etkin kullanamamamızdan, eğitim gibi temel sorunları gideremememizden kaynaklandığı ortada…
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün AK Parti’nin doğum günü kutlamalarında dediği gibi:
“Hepimiz aynı gemideyiz. Gemide yeni delikler açmanın kimseye faydası yok”
***
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın:
“Bilim/teknoloji temelli ve daha verimli/rekabetçi bir yapı oluşturma meselesini çözmeliyiz.”
“Teşviklerde etki değerlendirmeleri yapmalıyız. Kaynakları hedef odaklı kullanmalıyız.”
“Nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi için mesleki eğitimle ilgili özel çalışma yapacağız.” şeklindeki cümleleri ve Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu toplantılarının sıklaştırılması ise umut veriyor “ekonomide yeni delikler açmama” adına…