Gelişmekte olan ekonomilerin durgunluk sınavı…
Son aylarda gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan olumsuzluklar, küresel koşulların hızla değiştiği anlamına geliyor olabilir. Federal Reserve'nin parasal genişlemeyi kademeli olarak sonlandırma tercihi bu durumun tek sorumlusu değildir, fakat gelişmelerin hızlanmasına katkı yapmıştır; gerçeği görebilmek için küresel kriz sonrasındaki parasal genişleme dalgalarına rağmen gelişmekte olanların neden iki yıldır büyüme ivmesini kaybederek durgunlaşma eğilimine girdiğini sorgulamak gerekiyor. Evet, likidite boldu, fakat rekabet koşulları olumsuzlaşıyordu, üstelik getiriler hızla gerilemiş ve varlık değerleri şişmişti… Böyle devam edebilmeleri mümkün değildi ve herhangi bir sebeple olumsuzluklar zinciri tetiklenecekti…
Yukarıda durumu öncelikle vurgulamamız, kısa vadeli spekülatif bakış açısını aşarak gelişmekte olanların orta vadesine ilişkin olarak nelerin olacağını ve nelerin olamayacağını irdelemek isteğinden kaynaklanıyor. Yaklaşık iki yıldır kademeli olarak durgunlaşan söz konusu ekonomiler, son aylarda paralarında yaşanan değer kaybı sayesinde bu durumdan kurtulamayacak; tam aksine durma ve gerileme dönemine girecek; sorunlar ve riskler açığa çıkacak, fiyatlarda genel düzeyi ile birlikte ciddi kırılmalar yaşanabilecek. Küresel düzeyde gelişmişler parasal genişlemenin dozunu artırsa bile, gelişmekte olanlar eskisi gibi hesapsız gidilen cazibe merkezleri olamayacak. Yerel paralardaki değer kayıpları muhtemelen kalıcı olacak, artan maliyet kökenli enflasyon baskıları ve azalan net sermaye girişleri, yatırım ve tüketim harcamalarını daraltacak. Olumsuz küresel rekabet koşulları nedeniyle dış satım artamaz iken iç talebin daralması ciddi sıkıntılar yaratacak; işsizlik artarken ekonomi küçülecek, en büyük kayıp hızlı ve borçla büyüyen hizmet sektörlerinde yaşanacak… Türkiye gibi önemli boyutta dış finansman açığı da olanlar bu durumdan daha fazla etkilenecek.
Bu aşamada sormak gerekiyor. Eğer öngörülerimiz böyle ise gelişmekte olan ekonomilerdeki riskinizi fırsat buldukça azaltmaya mı çalışırsınız, yoksa artırmaya mı? Son aylarda yaşananlar hangisinin gerçekleşiyor olma ihtimalini artırıyor? İçeride döviz borcu olanlar ne yapmalı? Sadece izlesinler, kur yükseldikçe gerilip, geriledikçe rehavete mi kapılsınlar? Yoksa her gerilemeyi fırsat olarak görüp risklerini mi azaltmaya çalışsınlar? Veya çok hacimli risk taşıyorlarsa koşullardaki değişimi görmezden gelip daha fazla risk alarak iş yapıyor gibi görünmeye devam mı etsinler?.. Profesyonel yabancılar hangi tutarlı tercihin yapılacağını varsayarak stratejisini belirler ve operasyona geçer?
Yukarıdaki sorulara verilebilecek yanıtlar bile durgunluğun derinleşeceğini haykırıyor. Peki siz ne yapıyorsunuz?..