Gelişen ekonomilerdeki kördüğüm!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Günü kurtarmak adına iyimser eğilimlere olan bağımlılığın olağandışı seviyelere yükseldiği ve bu ihtiyacı karşılamanın zorlaşmakta olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu durum gerçeklerden hızla uzaklaşılmasına sebep oluyor ve güven bunalımının etki alanı kaçınılmaz olarak genişliyor. Dünya Ticaret Örgütü ve Uluslararası Para Fonu gibi kurumların alarm düzeyine çıkardıkları uyarılar yanıt bulamıyor; çoğunlukla görmezden geliniyor. Kredi derecelendirme kurumları, gelişen ekonomilere yönelik uyarılarını sertleştirmek zorunda kalıyor. Merkez Bankalarının etkisizleşmeye başlaması, piyasaları sallıyor ve ekonomideki eğilimlerden kopuk hareket edebilme şanslarını sınırlıyor! 

Durum böyle olunca, çoğunluğun kafası karışıyor ve neler olduğunu anlamaya çalışıyor! Etkili ve yetkili kesimlerin oluşturduğu koro, ciddi bir şey yok sakin ol diyor; fakat bazı kesimler yirmi yıldır devam eden sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politika tercihlerinde, yolun sonuna gelindiğini ve geri dönüş şansının olmadığını söylüyor. Piyasalardaki eğilimlerin yönüne göre bazen ilk grup, bazen de ikincisi daha haklı imiş gibi görünüyor! Fakat parasal yönlendirmelerden bağımsız olarak, küresel ekonomi durgunlaşıyor ve rekabet koşulları olumsuzlaşmaya devam ediyor. 

Gelişen ekonomilerin tümü benzer sıkıntılar yaşadığı için, bu açmazdan çıkış kolay olmayacak gibi görünüyor! Kur savaşlarından kaçının, öncelikle enflasyon ve yapısal reformlar yanı sıra iç talebin güçlenmesine odaklanın yönündeki telkinlerin kalıcı çözüm için kesinlikle yeterli olmayacağını hesaba katmak gerekiyor. Göz boyayarak günü kurtarmak amacında olan finansal piyasalar ve onları destekleyenler, bu söylemlerin arkasına saklanmaya devam ediyor. 

Son on beş yılda, gelişen ekonomilerin pek çoğunda sağlıksız ve sürdürülebilir olmayan eğilimler yaşandı; tüketim ve yatırım eğilimleri, kendi olanakları ile mümkün olamayacak şekilde yükseldi. Bireysel ve kurumsal borçluluk oranları anormallik sınırlarını fazlası ile zorladı. Olumsuzlaşan rekabet koşulları faaliyet gelirlerini eritirken, menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlık değerleri balonlaştı. Başka bir deyişle kendi dinamikleri ile mümkün olamayacak eğilimler, biri diğerini sabote edecek şekilde gelişti! 

Şimdi gelişenlerden, olamayacağı bilinen mucizeleri yaratmaları bekleniyor! Para ve maliye politikalarını olabildiğince sıkı tutacaklar; yapısal reformlar yolu ile verimlilik artışı peşinde koşacaklar, tüketim ve yatırım eğilimini yeni rekorlara taşıyacaklar. Olumsuz rekabet koşullarına rağmen faaliyet gelirlerini arttıracak, borçlarını düzenli ödeyecek ve varlık balonlarının patlamasına izin vermeyecekler! 

Sormak gerekiyor! Yukarıda kısaca saydığımız eğilimlerin eşanlı olarak gerçekleşmesi mümkün olsa idi, bu reçeteyi yazanlar gelişenlerin küresel ekonominin lokomotifi olamayacağı kanaati ile 2011 sonrasında risklerini azaltmaya başlar mıydı? Uluslararası kurumlar, bu tasarımların çalışmadığı ve başarı şansının mümkün olmadığı anlamına gelen örtülü uyarılarla bezenmiş raporlar hazırlamak konusunda seferber olur muydu? Veya gelişmişler, başarı şansının yüksek olduğunu öngörseler tercihli ticaret ve yatırım anlaşması şeklindeki korumacılık peşinde koşar mıydı? 

Son yirmi yılda köprülerin altından çok sular aktı! Söz konusu dönemin öncesinde başta ABD olmak üzere gelişmişler hapşırsa, gelişenler havale geçirmeye başlardı! Şimdi ise her şey tümü ile değişmiş gibi görünüyor: gelişenlerdeki çözümsüz sorunlar gelişenlerin karabasanı oluyor ve huzur bulmalarına izin vermiyor! Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ve kimse bir diğerine güvenmediği için dinlemiyor! Evdeki hesaplar tutmayınca senaryoyu yolda yazmak zorunda kalanlar ve bunlarla suç ortaklığı yapanlar, kendi hatalarının bedelini tümü ile diğerlerine ödetmenin yollarını bulamıyor! 

Herkes ne ekti ise onu biçecek! Fırtına ekenlerin hasadı sağlık ve huzur olamayacak! 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar