Gelişen ekonomilerde korumacılık yükseliyor endişesi

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

 

 

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRIC ülkeleri Güney Afrika'da her yıl düzenlenen Durban zirvesinde, kendi kalkınma bankalarını kurmaya karar verdiler. Bu çokuluslu bankanın, IMF ve Dünya Bankası'na alternatif oluştırması öngörülüyor. 
Fransız sigorta şirketi Coface ise, yükselen ekonomilerde son dönemde izlenen gelişmeleri "artan korumacılık" olarak değerlendiriyor. 
Yükselen ekonomiler, BRIC ülkelerinin yanı sıra, Arjantin, Şili, Güney Kore, Türkiye, Mısır, Tayland, Tayvan, Endonezya, Malezya, Meksika, Peru, Kolombiya, Macaristan, Fas, Filipinler, Polonya, Çek Cumhuriyeti'ni kapsıyor. 
Coface bu ülkelere ek olarak, yeni yükselen ekonomileri de değerlendirmeye alıyor. "Sınır ekonomileri" adı verilen bu ülkelerin ortak özellikleri; düşük ama yükselen gelir düzeyi, yüksek büyüme oranı ve yüksek belirsizlik olarak sıralanabilir. Bu ekonomiler arasında, Arjantin, Bahreyn, Bangladeş, Bulgaristan, BAE, Estonya, Vietnam, Pakistan, Katar, Hırvatistan, Nijerya, Romanya gibi ülkeler yer alıyor. 
Coface'a göre, ticari korumacılık, hem yükselen ekonomilerde hem de sınır ekonomilerinde izlenen bir eğilim. 
Coface uzmanları, bu ekonomilerin, bir yandan daha bağımsız bir büyüme gösterirken, diğer yandan kendilerini dış etkilerden koruma eğiliminde olduklarını ifade ediyor ve yükselen korumacılığın iyi bir haber olmadığını vurguluyorlar. 
Ticareti destekleyen veya sınırlayan tüm önlemleri dikkate alan Coface göstergesine göre, Arjantin, Rusya ve Hindistan, en korumacı ülkelerin başında geliyor. Arjantin'de 180; Rusya'da 136, Hindistan'da ise 91 adet korumacı önlem uygulanıyor.   
Bir zamanlar spekülatif sermayaye karşı engeller koyan Brezilya, 44 korumacı önlemle sıralamanın sekizinci sırasında. 72 önlemle Çin altıncı; 68 önlemle Endonezya yedinci sırada yer alıyor. 
Korumacılığın en az olduğu ülkeler Meksika, Güney Afrika ve Türkiye
Coface, Türkiye, Meksika ve Güney Afrika'yı korumacılık önlemlerinin en az olduğu ülkeler olarak değerlendiriyor. Meksika ve Güney Afrika'da korumacılık önlemleri 21'i geçmezken, Türkiye'de bu sayı 40 civarında.
Bu arada gelişmiş ekonomiler korumacı önlemler açısından yükselen ekonomileri geride bırakıyorlar. Bu ülkelerde uygulanan önlem sayısı 90 ile 115 arasında değişiyor. 
Sorumlu olmadıkları krizin şoklarından korunmak
Yükselen ekonomilerde korumacılık politikasının nasıl yükselişe geçtiğine ve yol açtığı olumsuzluklara bakacak olursak:  
Yükselen ekonomilerdeki korumacılık politikaları özellikle 2008 finans krizinin ardından yükselişe 
geçti. Bu ülkelerin hedefi, ekonomilerini kendi sorumlu olmadıkları bir krizin şoklarından korumaktı. Oysa sermaye kontrolü ve ticari korumacılık şirketler üzerinde ciddi bir risk yaratabiliyor. Ticareti kısıtlayıcı önlemlere başvurmak, ihtalatçıların uzun vadeli ödemelerinde gecikmeye yol açabiliyor; ihracatçı şirketlerin korumacılık uygulayan ülkelerin pazarlarına girişi engelleniyor.  
Korumacı politikaların küresel boyuttaki etkilerinin ise, uluslararası üretim sürecini bölmesi açısından çok daha ciddi seviyelere ulaşabileceği ifade ediliyor. 
İki büyük risk: Siyasi istikrarsızlık ve kredi balonu
Bu arada Coface, bu ekonomilerin 2013 ve 2014 yıllarında korumacılık dışında yeni risklere maruz kalabileceğine dikkat çekiyor.
Bu risklerin başında siyasi istikrarsızlık geliyor. Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan Arap Baharı'nın ardından, bölgedeki gerilim ortamı henüz yatışmış değil. 
Coface'a göre Nijerya, Çin ve Kazakistan'daki ayaklanmalar, Tunus veya Mısır'da yaşananlara oranla daha yüksek veya eşit düzeyde. Endişe verici olan ise, bu ülkelerin dönüşüm ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verme kapasitesinin sınırlı olması. Arap dünyası da siyasi, ekonomik ve toplumsal belirsizlikle geçen iki senenin ardından, hala istikrarlı bir yapı kazanabilmiş değil. 
Coface'ın gündeme getirdiği bir diğer risk de, özellikle Asya bölgesinde yükselen kredi balonu. 2008-2009 krizinin ardından gelişen ekonomilerde uygulanmaya başlayan genişletici para politikalarının, banka kredilerinde sürekli bir büyümeye yol açtığına değinen Coface, bu sürecin sonunda kredi balonlarının oluştuğunu vurguluyor. Coface'a göre kredi balonu açısından en riskli bölge, Malezya, Tayland başta olmak üzere Kore, Çin ve Tayvan'ı kapsayan yükselen Asya. Kredi balonu riskine yakın konumdaki ülkeler ise Türkiye, Şili ve Venezuela olarak sıralanıyor.
 
korumacilik.jpg
 
Çin-Brezilya para takası anlaşması yaptı
Çin ve Brezilya gelecekteki muhtemel küresel mali krizlere önlem olarak, ulusal para birimleri üzerinden bir para takası anlaşması imzaladı. Anlaşma, Güney Afrika'da düzenlenen ve Brezilya, Rusya, Hindistan,Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS ülkeleri zirvesinde imzalandı.
Geçen yıl duyurulan anlaşma, iki ülke merkez bankalarının 30 milyar dolara denk gelen 190 milyar Yuan ya da 60 milyar Real tutarındaki miktarlara kadar para takası yapabilmesini öngörüyor. Yetkililer anlaşmanın küresel mali koşullardan bağımsız olarak, ikili ticaretin daha rahat yapılabilmesini sağlayacağını söylüyor. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, aynı zamanda Brezilya'nın en büyük ticaret ortağı. Brezilya Ekonomi Bakanı Guido Mantgea, "Küresel mali piyasalarda şok yaşanır, kredi bulunamazsa, en büyük ticari ortağımızdan kredi sağlayabileceğiz. Böylece ikili ticarette aksama olmayacak" dedi. 
Çin ve Brezilya arasındaki ticaret hacmi, 2003'teki 6,7 milyar dolarlık seviyesinden geçen yıl 75 milyar dolara yükseldi. Ticaret hacmindeki artışın büyük kısmı Çin'in Brezilya'nın demir ve soya ürünleri gibi hammadde ürünlerine yükselen talebinden kaynaklanıyor. Brezilya'da Çin'de imal edilen ürünler için önemli pazarlardan biri oldu. Çin son yıllarda ulusal para birimi Yuan'ın uluslararası alanda daha büyük bir rol oynaması ve ABD Doları'na alternatif bir küresel rezerv para birimi olması için uğraşıyor. Çin bu kapsamda başta önemli ticaret ortakları olmak üzere, pek çok ülkeyle para takası anlaşmaları imzaladı
 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar