Gelir, kredi ve talep
Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ekonomilerde açıklanan son veriler ekonomik daralmanın hızlandığına, durgunluktan bunalıma doğru ilerlendiğine işaret ediyor. Avrupa ve Asya-Pasifik bölgesindeki son durum analiz edildiğinde, sorunların ağırlaşarak etki alanını genişletmesi kaçınılmaz olacak gibi görünüyor. Gelir, kredi ve talep cephesindeki gelişmeler olumlu düşünmeye izin vermiyor. İngiltere, Fransa ve Hollanda'nın ardından Japonya'nın da bunalıma doğru sürüklendiği tescillendi: 2008'de Japonya ekonomisi yüzde 3,3 son çeyrek dönemde ise yüzde 12,7 oranında daralmış... Gelişmiş pazarlardaki daralma onlara destek veren gelişmekte olan ekonomileri daha çok sarsıyor.
Öncelikle gelir ve talep üzerindeki eğilimleri irdeleyerek geleceği öngörmeye çalışalım. Faaliyet ve faaliyet dışı gelirler toplamından oluşan toplam gelirde çok büyük bir deprem yaşandı ve bu eğilim dalga dalga etkili olmaya devam ediyor. Küreselleşme eğilimleri faaliyet gelirlerini zamana yaygın bir şekilde eritir iken, toplam gelirler faaliyet dışı gelirler sayesinde yapay olarak artırılmış, aşırı bir genişleme sergileyen krediler bu süreçte etkili olmuş, talepte olumsuz gelir dağılımı ve rekabet koşullarına rağmen büyüyebilmişti. Bugün için faaliyet dışı gelir yaratan pozisyonlar zarar üretmeye başladı; toplam gelirlerde dramatik düşüş olur iken talep daraldı ve önemli boyutta kredinin geri dönüşü imkansızlaşmaya başladı. Koşullar gelir azalmasını ve devamında yaratacağı eğilimleri engellenemez hale getirince, özelleştirme ve küreselleşmenin yerini kamulaştırma ile korumacılık doldurmaya başladı, dengesizlik ve sorunlar büyümeye devam etti.
Toplam gelirler ve kredilerdeki daralma küresel talebi de yüksek şiddette sarstı. Ekonomiden başlayan istikrarsızlığın sosyal ve siyasi dengeleri etkileyerek herşeyi değişmeye zorlaması gündeme geldi. Para ve maliye politikaları olabildiğince gevşetildi, kontrol kaybedildi. Gelirler ve kredilerdeki daralma zorunlu ihtiyaç maddesi dışındaki mal ve hizmetlere yönelik talebi daha önce görülmemiş şiddette geriletti. Sonuçta sınai ürünlere ilgi azaldı, küresel ticaret hacmi ve sermaye hareketleri daraldı, güven bunalımı derinleşti. Daha önce hesapsızca alınmış borçların geri ödemesinde yaşanan sıkıntılar ve buna ilişkin beklentiler sarsıntının büyük olmasında etkili oldu.
Sanayi ürünlerine yönelik talep daralması hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomileri eşanlı olarak vurdu. Sanayileşmiş Batı ülkelerinde ve bu ülkelerden kaynak kullanıp gerçekleştirdiği üretimin önemli bir kısmını yine onlara satarak kalkınmaya çalışan gelişmekte olan ekonomilerin çaresizliği şimdilik ikinci planda kaldı! Özetle söylemek gerekir ise sürdürülebilir olmadığı bilinen eğilimlerin son aşamasına gelindi. İşin tuhafı gelirler, kredi ve talep cephesinde yaşanan daralma gelir, dağılımı ve rekabet koşullarını iyice olumsuzlaştırarak hiçbir şey değişmeden çözümü mümkün olamayacak bir kısır döngü yarattı. Sermaye gücü temil eden değişken olmaktan uzaklaşmaya başladı ve korumacı eğilimlerin hortlaması kaçınılmazlaştı. Masalcıların vasiyetlerini hazırlama zamanı geldi!..