Gelir dağılımında yerimizde sayıyoruz!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

TÜİK, 2012’nin gelir ve yaşam koşulları ya da daha bilinen şekliyle ifade edersek gelir dağılımı araştırmasının sonuçlarını açıkladı ve gördük ki, yerimizde sayıyoruz. Yıllar içinde bir arpa boyu bile yol alabilmiş değiliz. Ne gelir gruplarının toplam gelirden aldıkları payda düşük gelirliler lehine bir iyileşme olmuş, ne olumsuz koşullarda yaşamını sürdürenlerin ssayısında bir azalma sağlanabilmiş.

TÜİK, gelir dağılımı verilerini yüzde 20’lik gruplara göre açıkladı. Gruplar ne kadar büyürse, doğaldır ki gelir dağılımı adaletsizliğini görmek o kadar zorlaşır. Bu yüzden biz yine TÜİK kaynaklı olmak üzere yüzde 10’luk gruplar üzerinden değerlendirme yapmayı tercih ettik.

14 kat fark var

2007’den bu yana olan dönemi masaya yatırdığımızda karşımıza çıkan tablo, olumlu yönde de, olumsuz yönde de gelir dağılımında hemen hemen hiçbir değişikliğin olmadığını gösteriyor. Örneğin gelirden en az pay alan ilk yüzde 10’luk grubun payı son altı yılda yalnızca 2009’da yüzde 2.1 olmuş, diğer tüm yıllarda yüzde 2.2 düzeyinde gerçekleşmiş.

En zengin yüzde 10’luk grubun payı ise bu altı yılda yüzde 30.9 ile yüzde 32.2 arasında değişmiş.

En zengin ve en yoksul yüzde 10’luk grupların toplam gelirden aldıkları pay arasındaki fark bu altı yılda en yüksek düzeye kriz yılı olan 2009’da ulaşmış. Söz konusu yıl fark 15.6 katı bulmuş. En düşük kat ise 13.9 ile bir sonraki yılda, yani 2010’da görülmüş.

En zengin ve en yoksul yüzde 10’luk gruplar arasındaki fark, son yıl olan 2012’de 14.2 kat olarak gerçekleşmiş.

Sağdan baksanız aynı, soldan baksanız aynı! Türkiye, gelir dağılımı bozukluğunu iyileştiremiyor.

Yüzde 80, gelirin yarısını alabiliyor

Hanelerin yüzde 10’luk gruplar itibariyle toplam gelirden aldıkları paya bakıldığında ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. İlk yedi yüzde 10’luk grubun her biri, toplamdan yüzde 10’un altında pay alabiliyor. İlk yüzde 10’un aldığı pay yüzde 2.2 düzeyinde. Bu oran yavaş yavaş artıyor ve yedinci yüzde 10’da ancak yüzde 9.8’e çıkıyor.

İşte hanelerin ilk yüzde 70’i, gelirin ancak yüzde 41.6’sını alabiliyor. Bir sonraki grup eklendiğinde ve ilk yüzde 80’e çıkıldığında da gelirden alınabilen pay ancak toplamın yarısını biraz aşıyor. Hanelerin yüzde 80’inin gelirden aldığı pay yalnızca yüzde 53.4 düzeyinde. Cümleyi tersinden kurgularsak, hanelerin en zengin yüzde 20’si gelirden yüzde 46.6 oranında pay alıyor. Zaten en zenginin payı belli. En zengin yüzde 10’luk grubun aldığı pay neredeyse üçte bir düzeyinde; yüzde 31.1.

Yüzde 10’luk gruplandırmaya göre bile böyle bir tablo var. Gruplandırmanın daha küçük dilimler bazında, örneğin yüzde 5 olarak yapılması, hiç kuşku yok ki gelir dağılımı bozukluğunu çok daha belirgin biçimde gözler önüne serecek.

Siyasetçiler bu tabloyu iyi okumalı

TÜİK’in açıklamasına göre kurumsal olmayan nüfusun yüzde 40.6’sı konutunda sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar olduğunu beyan etmiş durumda.

Yüzde 46.6, oturduğu konutta izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşadığını belirtiyor.

Yüzde 61.3, hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) olduğunu beyan ediyor.

Ve en dikkat çekeni… Nüfusun yüzde 85.9’u evden uzakta bir haftalık tatili, yüzde 61.8’i beklenmedik harcamalarını, yüzde 78.8’i de yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını ekonomik nedenlerle karşılayamadığını belirtiyor.

TÜİK, maddi yoksunluk oranını da 2012 için yüzde 59.2 düzeyinde belirlemiş bulunuyor. Bu oran, 2011’de yüzde 60.4 düzeyindeydi.

 

63-001.jpg

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar