Gelir dağılımında son durum!
ANKARA'DAN / Taylan Erten [email protected] Şüphesiz aynı şey değil: İktisat dilinde servet farklı, gelir farklı kavramlar. Halkça söyleyelim: Servet, sahip olunan toplam iktisadi zenginlik: Mal, mülk; han hamam, arsa, arazi, tesis, villa, kat, yat, bilumum mücevherat filan. Gelir, belirli zaman dilimlerinde elde edilen kazanç; kâr, ücret, rant, faiz filan... Gelirin bir de "milli"si var ki, çeşitlere ayrılır; Gayri safi milli hasıla, gayri safi yurt içi hasıla, safi milli hasıla, milli gelir ve kişi başına milli gelir, diye uzar gider. Gerçi dört işlemin sadece üçüyle; toplama, çıkarma ve bölmeyle yapılır; ama, gene de karışık hesaplardır. Onu bundan çıkaracaksın, bunu ötekine ekleyeceksin, üretim yönünden bakacaksın, harcama yönünden gideceksin, milli geliri bulacaksın. Sonra hane başına, nüfus başına böleceksin ve kişi başına ne düşer, bileceksin. Bilince şu olur: Devletin, hükümetin adamları, devletin TÜİK'ine, kimi iktisat "ulemasının" ince hesaplarına bakıp, Türkiye'de ekonominin parladığını, zenginliğin arttığını, refahın yükseldiğini; gayrisi ve safisiyle milli hasılanın, milli gelirin; hele hele, kişi başına gelirin 5 bin dolarları geçtiğini, 7 bin dolarlara yürüdüğünü, 10 bin dolarlara doğru gittiğini filan söylerler. Devletin TÜİK'inde yoksulluğun, umarsızlığın, işsizliğin, "işliliğin" sefalet öyküleri de vardır; ama, bunların "çerez" değeri bile yoktur! Zenginin serveti... Amerikalı "Forbes" sağolsun: Her yıl küresel ve yöresel zenginler alemini şöyle bir "elekler", üstte kalanları da "milyarlarına" göre sıralar ve açıklar. Küreyi bırakalım, bize faydası yok!. Yöremize bakalım: Türkiye'de servet kategorisinde "dolar milyarderi" sayısı 2006'da 23 iken 2007'de 36'ya yükselmiş. Yukarıdan aşağıyla 4 milyar 300 milyondan başlıyor 1 milyara kadar iniyor. İlk 36'nın "milyarderlik" durumu böyle. Bir de dolar milyonerleri var: 37'den 106'ya kadar sıralanıyorlar. Yukarıdan aşağıya 950'den başlıyor 550'ye kadar iniyor. Bu kesimle birlikte Türkiye'nin "en zengin" 106 kişisinin toplam serveti 111.8 milyar dolar. 36 milyarderin servet toplamı 61.2 milyar dolar. İlk 100'de yer alanların servetindeki artış, geçen yıla göre yüzde 31. İlk 100'deki toplam servetin yüzde 60'ı da 17 ailenin elindeymiş. İsimleri geçelim. Çoğu zaten her gün gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda. Ve zaten, Türkiye'de kimsenin gözü kimsenin servetinde, kazancına, kârına dikilmiş değil. Sadece "zenginin malı züğürdün çenesini yorar", hepsi bu. Çenemizi yormaya devam edersek görünen şu: Bir tarafta bir yılda 13 vatandaşını dolar milyarderleri listesine sokan 36 milyarderli bir 2008 Türkiyesi. Diğer tarafta 12 milyon mu, 13 milyon mu farketmez; ama yoksulluk ve açlık sınırının altından asgari insani ve uygar yaşam çıtasının üstüne bir türlü çıkamayan yurttaş sınıflı bir 2008 Türkiyesi... Lafı uzatmayalım: Sağolsun, Forbes'in bir faydası da, 38 dolar milyarderiyle "parlayan" ortalama yüzde 7 büyümeli ekonomide GSMH'nin, GSYH'nin, SMH'nin, MG'nin, KBMG'nin nasıl adaletsiz, dengesiz, hoyrat, insaniyetsiz, vicdaniyetsiz dağıldığını, "dağıtıldığını", TÜİK'in göstergelerinden daha açık göstermesi oluyor. Züğürdün acısı... "Forbes" listesi dünkü haberdi. Dünün haberleri arasında bir haber daha vardı. Aynen şöyleydi: "İstanbullu Doğan ailesine acı haber önceki gece sabaha karşı geldi. Evde işsiz baba Cuma vardı, oğlu İbrahim'in şehit düştüğünü öğrenince bayıldı. Temizlikçi olan anne Suzan hanım ise gece vardiyasındaydı. Yakınları gidip aldı. Eve girerken kapıdaki askeri görünce 'İbrahimim geldi' diye sevindi. Ancak, yüzünü görmek için kepini kaldırdığı asker, oğlu değildi. O an her şeyi anladı, yığılıp kaldı." (Vatan, 26 Şubat, sayfa 1). İstanbul'lu Doğan ailesinin babası Cuma bey, gece vardiyasında dönen temizlik işçisi anne Suzan hanım, dünkü gazetelerde Forbes'in listesini okumuş olamazlar. Yürekleri, sivilliğinde muhtemelen babası gibi işsiz asker oğul İbrahim'in "sınır ötesinden" vurulma acısıyla kavrulurken ne gazetesi, ne milyarderi... Zaten, yoksullar mahallesi milyarderler dünyasına o kadar uzaktı ki, İbrahim "vatan için" şehit düşmeseydi gene okumazlardı!