Gelir dağılımı

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Son 1 ay içinde Ingiltere Merkez Bankası varlık alımlarını 50 milyar pound, Japonya Merkez Bankası 10 trilyon yen arttırdığını açıklarken FOMC toplantısından da gerekirse yeni bir paket açılabileceği sinyali çıktı. Bu işlemlerden farklı (en azından banka bilançoları üzerinde) bir operasyon olsa da piyasayı rahatlatan ECB'nin 2. LTRO ihalesi de 29 şubatta gerçekleşecek. Dolayısı ile faizlerin 0% ile 1% arasında bulunduğu, merkez bankası bilançolarının 3 trilyon dolarları geçtiği bir ortamda "İşte beklediğimiz boğa arenaya girdi" demek çok doğru olmayacaktır. Ancak gerek parasal genişleme operasyonları gerekse ABD secimleri nedeni ile hisse piyasalarında aşağı yönlü hareketin sınırlı olduğunu söylemek giderek daha doğru bir arguman olarak görünüyor. Hemen olmasa da artık yolun sonuna geldiğini düşündüğüm ABD bonolarından çıkacak olan para orta vadede hisse senedi piyasalarında büyük bir ralliye neden olacaktır.Ancak kendimizi endekslerin yükselerek yarattığı  sahte cennete kaptırmadan önce bir veriye dikkat çekmek istiyorum. OECD geçtiğimiz hafta OECD ülkelerinde gelir dağılımının giderek bozulduğuna dair bir rapor açıkladı. http://www.oecd.org/dataoecd/40/12/49499779.pdf linkinden çalışmanın detayları görülebilir. Türkiye gelir dağılımı kötü ölmasına rağmen son dönemde düzelme yaşanan ender ülkelerden birisi olarak öne çıkıyor. Benim öne çıkartmak istediğim ülke ise bizim aksimize dağılımın hızla bozulduğu Amerika Birleşik Devletleri. Gördüğünüz grafik ST Louis FED'in yayınladığı ve kabaca iş gücünün gelirden aldığı payı gösteren bir veri setinden oluşturulmuş. Sütunlar resesyon dönemlerini gösteriyor. Dikkat ederseniz 1940-1990 ve hatta 2000 yılına kadar alınan pay dengeli bir seyir izlemiş. Son 10 yıl içinde ise muazzam diyebileceğimiz bir düşüş var. Şayet reel sektör- finans sektörü karları gibi bir karşılaştırma da yaparsak finans sektörünün açık ara öne çıkmaya başladığını görüyoruz. Hisse senedi tutanlar, enflasyona karşı koruması olanlar, ücretlerinde pazarlık gücüne sahip kesimler açısından gelişmiş ülke merkez bankalarının politikaları çok hasar yaratmıyor olabilir. Ancak emekliler, sabit bir gelirle yaşayan kesimler açısından işler 2008den bu yana düzelmiş değil. Dahası ABD gibi bir ülke bile orta sınıfın tüketimden çekilmesini kaldıramaz. Bu sorunu gören Başkan Obama zengin kesimlerin daha yüksek vergilendirilmesini şart koşarken birşeylerin yanlış gittiğini gören kesimler de Wall Street'i İşgal Et hareketini başlatmış durumda. Ancak ne  sürekli duyduğunuz  finansal jargon ne de popülist politikalar bu sorunu kısa sürede çözemez. Gelişmiş ülkelerde, başta AB olmak üzere, yapısal reformlar yaşanmadığı sürece içinde bulunduğumuz kriz sadece şekil değiştirecek ancak yine devam edecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019