Gelir dağılımı gelir dağılımı dedik, yıllardır bir arpa boyu yol gidemedik
Son söyleneceği en başta, başlıkta söyledik. Türkiye gelir dağılımında yıllardır yerinde sayıyor. Hiçbir ilerleme yok.
TÜİK dün yüzde 20'lik gelir gruplarına göre 2016 yılının gelir dağılımı verilerini açıkladı. Biz biraz daha detaya inmeyi ve yüzde 5'lik gelir gruplarına göre olan duruma bakmayı tercih ettik.
Nüfusun en yoksul yüzde 5'lik grubu toplam gelirden ancak yüzde 0.9 pay alabiliyor. En zengin yüzde 5'lik grubun payı ise yüzde 21.4 düzeyinde.
Bir başka ifadeyle en yoksul yüzde 5'lik grup 1 lira harcarken, en zengin yüzde 5'lik grubun harcaması 23.8 lirayı buluyor. Yani kabaca 1'e 24'lük bir denge ya da dengesizlik söz konusu.
Ama sanılmasın ki bu yalnızca 2016'ya özgü bir durum. Bir arpa boyu yol alamadığımızı sayılarla ortaya koyabilmek için 2006'dan bu yana olan seriyi aktarıyoruz. Bu seri de gösteriyor ki en yoksul yüzde 5'lik grubun son on bir yıldaki payı ortalama yüzde 0.9, en zengin yüzde 5'lik grubun ortalama payı da yüzde 20.7 olmuş.
Yani öyle yıldan yıla, gelir dağılımın daha da bozulması ya da iyileşmesi yönünde, kayda değer bir değişiklik yok. On bir yıl önce neredeysek, üç beş yıl önce neredeysek, şimdi de aynı noktadayız. Her ne kadar TÜİK'in açıkladığı dünkü veriler 2016'daki durumu gösteriyorsa da, hiç kimse beklemiyor ki durum bu yıl değişecek. Çok çok muhtemeldir ki bir yıl sonra 2017'nin verileri açıklandığında da farklı bir tablo görmeyeceğiz.
Yüzde 5, neredeyse yüzde 50'ye eşit
Nüfusun en zengin yüzde 5'inin 2016 verilerine göre gelirden yüzde 21.4 oranında pay aldığını belirttik. Peki en yoksul kesimde yüzde 21.4 paya sahip olanların toplam nüfustaki oranı ne kadar dersiniz...
Yaklaşık yüzde 50, evet yüzde 50. Nüfusun yüzde 50'ye yakını, toplam gelirden en zengin yüzde 5'in aldığı kadar pay alabiliyor.
Aslında 50'nin payını tam olarak bilme şansımız yok; çünkü yüzde 45'in payı yüzde 20.1, yüzde 50'nin payı yüzde 23.6. Dolayısıyla en zengin yüzde 5'e denk gelen nüfus kabaca yüzde 47-48, biz bu oranı yuvarlayıp yüzde 50 diyoruz.
En zengin yüzde 5'in, nüfusun gelir düzeyine göre sıralı görece en yoksul yüzde 50'sininki kadar gelir sahibi olması aslında çok ama çok şaşılması gereken bir durum. Ne var ki bakıyoruz da bu durum yıllardır aynı ve biz şaşırmayı bile unutmuşuz.
Dörtte üç gelirin yarısına sahip
Gelir dağılımındaki çarpıklığa ilişkin bir örnek daha verelim.
Nüfusun dörtte üçü gelirin yaklaşık yarısına (yüzde 46.7) sahip durumda. Şimdi ara başlığımızı tersinden okuyalım. Demek ki nüfusun kalan dörtte biri de gelirin diğer yarısına sahip bulunuyor.
Bir başka ifadeyle 75 kişi 500 lirayı bölüşmek zorunda; 25 kişi ise yine aynı miktarı, 500 lirayı harcama olanağına sahip bulunuyor.
Dolayısıyla 75 kişinin her birine yaklaşık 7 lira, 25 kişinin her birine ise 20 lira düşüyor.
Dedik ya, gelirdeki bu çarpıklık bir yıl ya da birkaç yıl yaşansa, olağandışı bir dönemden söz edilebilir. Ama biz yıllardır bu döngü içindeyiz ve görülüyor ki bu durumu gayet normal buluyoruz.
Ya yasadışı kazançlar?
Ayrıca şu gerçeği de göz önünde bulundurmakta yarar var. Bu tür çalışmalar beyan edilen, gizlenmeyen, bilinen, yani yasal gelirler dikkate alınarak yapılan çalışmalar. İllegal kazancın, kara paranın bu tür çalışmalara konu olmadığını bilmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla bu tür kazançlar da hesaba katıldığında çok açık ki gelir uçurumu daha da büyüyecektir.
Neden son on bir yıl?
Başlangıç yılı olarak neden 2006'yı aldığımızı ve dolayısıyla neden son on bir yılın verilerini aktardığımızı da belirtmekte yarar var.
TÜİK verileri ancak 2006'ya kadar geri gidiyor. O yüzden başlangıç yılımız 2006. Yani 2006'nın özel bir yanı yok. Kaldı ki, daha önceki dönemlerde de tablonun aktardığımızdan çok farklı olduğunu sanmıyoruz.