Geleneksel olmayan yaklaşımlarda yolun sonuna yaklaştık!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

 

 

Gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının söylemleri ve eylemlerine ilişkin beklentiler piyasalardaki fiyat oynaklığı da eğilimleri farklılaştırıyor. Geçtiğimiz hafta genelinde doların diğer paralara karşı değer kaybettiğini, sermaye ve emtia piyasalarının yükseliş yönünde hareketlendiklerini gördük. Özellikle son üç ayın en yükseğine tırmanan euro/dolar paritesinin diğer piyasalardaki eğilimlerde tetikleyici rolünün bir kez daha tekrarladığına tanık olduk, risk alma isteğinin kısmen arttığını gözlemledik. Küresel ekonomi daha kırılgan hale gelirken risk alma isteğinin parasal genişleme beklentilerine bağlı olarak kımıldanması ilginç bir görüntü oluşturuyor. Sürdürülebilir olmayan eğilimler geleneksel olmayan politikaları zorunlu kılıyor ve sanki ortaya çıkacak yan tesirler yapay bir şekilde kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Diğerlerinin manipule edilmesinde euro/dolar paritesindeki eğilimlerin merkez bankalarınca farklılaştırılması etkili olmaya devam ediyor. Sorunlar ağırlaşsa ve kırılganlık artsa da gün kurtarılmış oluyor.
Geriye dönüp baktığımızda dolar başta euro olmak üzere değer kaybettiğinde kısa vadeli ve spekülatif karakterli risk alma isteği ile beraber sermaye hareketleri artmış, sermaye ve emtia piyasaları yükselmiş, rekabet koşulları bozulmuş ve sorunlar ağırlaşmış; kısacası balonlaşma süreci yaşanmış, enflasyonist baskılar artış eğiliminde olmuş. Dolar güçlendiğinde ise riskten kaçınma eğilimi artmış ve doların değerlenmesine destek vermiş; sermaye hareketleri daralmış borç-alacak zincirinde kırılmalar yaşanmış ve güvensizlik derinleşmiş; deflasyonist baskılar bilançoların uykularını kaçırıp itibarını sarsmış… Yukarıda ifade ettiğimiz iki dönem hep birbirini takip etmiş; sürdürülebilir olmayan bu turnikeye mahkumiyet geleneksel politika tercihlerinin çöpe atılmasına ve yeni deneysel yaklaşımlara sebep olmuş. Dolar değer kaybeder iken emtia piyasalarındaki yükselişi ve enflasyon baskısındaki artışı sınırlamaya çalışmanın, tersi durumda ise sermaye piyasalarındaki gerilemeyi ve deflasyonist eğilimlerin güçlenmesini kontrol altına almanın her yolu denenmiş!..
Enflasyon veya deflasyon baskıları kırmayı alarm verecek düzeylere yaklaştığında euro/dolar paritesinde eğilim değişikliğine sebep olacak eylem ve söylem değişikliği kurumsal yapının önceliği olmuş.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız dönüşümlü olarak devreye giren eğilimlerde kötüye gidişi yavaşlatabilir, zamanla yan tesirleri bir süre için kontrol edebilirsiniz; fakat devamlılığı sağlayamaz ve yan tesirlerin kontrolden çıkmasını önleyemezsiniz. Tersi doğru olsa idi sürdürülebilir olmayan eğilimerden veya geleneksel olmayan deneysel politikalardan bahsedilmez idi… Veya rekabet koşulları daha da bozulmaz, gelişmiş ekonomilerden sonra gelişmekte olanların da durgunlukla tanışması gündeme gelemezdi… Yaşananlar kalıcı çözüme yönelik değildir ve sorunlar ağırlaşmaktadır, akıl insanlığın geleceğ iiçin olması gereken yönde kullanılmamaktadır. Euro/dolar paritesinde bundan sonra ihtiyaç duyulacak eğilim değişiklikleri için daha dramatik gelişmeler gerekebileceğini de unutmamak lazımdır… Küresel ölçekte sermaye piyasalarının ve bilançoların enflasyon veya deflasyon baskılarına tahammülü olmadığını, faizlerde yükseliş veya beklentisinin çok yıkıcı olabileceğini, para politikasının sadece miktarsal artışla yetinmek zorunda kaldığını ve hareket yetenğinin önemli ölçüde daraldığını dikkate almak durumundayız. Asıl önemlisi küresel sorunlara herkes kendisi açısından bakıyor, uzlaşmacı olmuyor ve tükenme yolunda birbirleri ile yarışıyor…
Bu aşamada sormak gerekiyor dolar değer kaybetmeye devam eder ve euro paritesi 1.30'ların üstünü zorlar ise emtia piyasalarında yaşanacak artışın sermaye piyasalarındakinin gerisinde kalması mümkün mü? Altın, petrol ve kuraklık nedeniyle ön plana çıkan hububatlar daha önce görülmemiş düzeylere çıkmaya çalışır mı? ABD başkanlık seçimi dolarındeğerini ve devamında yaşanaacakları nasıl etkiler? Enflasyon baskısı daha ciddi ekonomik daralmaların sebebi olabliri ve güven bunalımı iyice derinleşebilir mi? Türkiye'nin dış ticaret hacmi değişmez iken cari açığı yeni rokarlara yelken açabilir mi? 2013 yılı dört yıl önceki kredi krizinden daha yıkıcı olabilri mi? Euro/dolar paritesinin kriz sonrasında ve hep sözel veya eylemli müdahalelerle 1.20'den çevrilmesi tesadüf mü? Kısa vadede günü kurtarmak, enflasyon ve deflasyon baskılarında tehlikeli durumlardan kaçınmak için euro/dolar paritesinin giderek daralan bir bant içinde tutulması gerekir mi? Döviz piyasalarındaki dalgalanmalar ile sorunlu banka ve ekonomi sayısının artması arasında güçlü bir ilişki var mı? Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı sarsan sosyal ve siyasi dalgalanmalar, döviz piyasalarındaki sarmalın dolaylı bir sonucu sayılabilir mi?..
Soruları çoğaltmak mümkün ama gerek yok. Geleneksel olmayan politikalar da yan tesirleri azaltmak ve sorunların ağırlaşma hızını düşürmek açısından dövizdeki dalgalanmaların etkisi azalacak gibi görünüyor. Asıl önemlisi ortaya çıkacka boşluğun nasıl doldurulacağı bilinmiyor. Farkındalığın sistemli bir şekilde azaltılması kesinlikle yeterli olamayacak… Taşıma su ile bu değirmen daha fazla dönemeyecek…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar