Geleneksel işyerlerinde "enformasyon" önemsenmiyor mu?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Gelecek çeyrek yüzyılda "toplumun yaşam biçimlerini belirleyen olgulardan biri de bilgi işçilerinin örgütlenmesindeki yaygınlaşma olacak" desem, insanlar bulundukları yere ve pozisyonlarına göre farklı tepkiler verecektir…Tepkilerimiz ne olursa olsun, görünen köy kılavuz istemiyor…

Üretimde "emek-sermaye ekseninden ,bilgi-odaklı yaratıcı girişimci eksene kayış", geçmişte "kol işçiliğine" dayalı sendikal örgütlenmeyi, gelecekte "enformasyon işçiliğine" kaydıracak.

Enformasyon işçilerinin bugüne kadar örgütlenmemiş olmasının bazı nedenleri var: Birincisi kitle gücü oluşturacak yaygınlıkta ve yoğunlukta değiller ama, sayıları hızla artıyor. İkincisi, bu aşamada işyerlerinin "seçkinleri' arasında yer alıyorlar; kitle örgütlenmesi ile kendi geleceklerini güven altına alma ihtiyacı netleşmiş değil. Üçüncüsü de, önlerinde bir örgütlenme modeli yok ki, somut yararları görerek hareket edebilsinler. Dördüncüsü, üretimin iç örgütlenmesinde konumları netleşmiş değil: İmalatın önemli olduğu, ürün-odaklı dönemde şirketlerde mühendisler öne çıkıyordu. Mal ve hizmet akışlarının hızlandığı küreselleşme sürecinde pazarlama ve satış öne çıkınca, şirketlerde pazarlama ve satış elemanları üst yönetime tırmandı. Beşincisi, yakın gelecekte de, üretimin iç örgütlenmesindeki "dönüştürme ve işlem maliyetlerini kontrol etmede" bir numaralı yöneticiler "enformasyon yöneticileri" arasından çıkacak; bu nedenle entelektüel düzlemde olduğu gibi, uygulama alanında da tartışarak çerçeveleri doğru çizmek gerekiyor.

Sahip-yönetici algısı

Ülkemizde sahip-yönetici kuşağının egemen olması nedeniyle "enformasyon birimlerinin" yöneticileri ile konuştuğunuz zaman, "…bir dokun bin ah dinle" deyişini doğrulayan sayısız somut örneğe ulaşabilirsiniz. Bu haklı yakınmalardan birkaç noktayı paylaşalım:

1. Geleneksel işyeri yöneticilerinin önemli bir bölümü, gelecekte ekonomik gelişmenin "hangi kaynaklar" üzerinde inşa edileceğini ve modern toplumlarda "değer sisteminin" nasıl şekilleneceğini, gerektiği kadar, merak etmiyor ; bu gibi konular "zihinlerinin kapsama alanlarına" girmiyor.

2. Günümüzde geleneksel tarım sektörü dahil çalışanların yüksek düzeyde eğitimli olması gerektiğinin, giderek karmaşıklaşan üretim sistemleriyle başka bir yolla başa çıkılamayacağının farkına varanlar çok sınırlı.

3.  Üretim sisteminde, zihinsel emeği minimum düzeyde gerektiren işlerin hızla sistem dışına itildiğinin farkına varanların sayısı çok değil.

4. Bilgi Toplumu'nda "rekabet gücünün" yaratıcılık ve zihinsel etkenlere, enformasyona, bilgi ve anlamaya dayalı geliştiği gerçeği geleneksel yöneticilerimizin ilgi menzilinin dışında. Enformasyon teknolojilerine, oluşturulan yapılara ve o yapılar içine hayat katacak insanlara ödenecek bedellere "maliyet-merkezli" yaklaşılıyor. İşyeri yönetimlerini, "enformasyon-odaklı çözümler" ve "bilgiyle gelen kârlılık" odağından bakan anlayışa taşınması gerekiyor.

5. İşin en kötü yanı, enformasyon çalışanları işyerlerinde kendilerini yeterince kabul ettirebilmiş değil. Kendi aralarındaki mesleki örgütlenmeleri gerçekleştirerek, yaptıkları işin önemini, iş yeri yöneticilerine ve kamuoyuna ifade edebilmiş değil. Daha da önemlisi kitle desteğini arkalarına alacak adımlar atılamamış. Bütün bu olumsuzlukların hızla aşılması gerekmektedir; geleceğimizi derinden etkileyecek "enformasyon emekçilerinin" önce kendirlini geliştirme, sonra da işe daha yüksek değer katma için örgütlenmeleri gerek…

Sözleşmeler önemli

Ülkemizin çok değişik yörelerinde enformasyon yöneticileriyle yaptığımız görüşmeler ve ortak değerlendirmeler, örgütlenme eksikliğinin bu mesleği yürütenlerin kendilerini ifade etmesindeki en büyük engeli oluşturduğunu da gösteriyor.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "…ülkemizde hiçbir sermaye ve işgücü yatırımı yapmadan, sadece mevcutlarının toplam verimliliğini Almanya düzeyine çıkarsak, dünyanın 10'uncu büyük ekonomisi oluruz" diyor. Verimlilikte Almanya düzeyini yakalamanın kaynaklarından biri, işgücünün kalitesini eşdeğerli hale getirmedir… İkincisi teknolojiyi etkin kullanma ve geliştirmedir… Üçüncüsü de örgütlenme düzeyi… Canlıların gücünü bileşenleri değil, örgütlenme biçimleri belirliyor.

Enformasyon teknolojileri gerektiği kadar yaygınlaşır, amaç ve araç bütünlüğü sağlanabilirse kaynak kullanma verimliliği hızla yükselecektir…Teknoloji, Akdeniz dalgıcılığımızın boşluklarını aldıkça, ekonomide şişme yerine gerçek büyüme de hızlanacaktır. İşyerlerimizde "enformasyon teknolojilerini verimlilikleri arttırmanın araçları" olarak algılamalı, tam zamanında yatırımları yaparak zenginlik üretimini hızlandırılmalıdır… Diğer yatırımlarda olduğu gibi enformasyon teknolojilerine yatırımların da kısa ve uzun dönemli fayda/maliyet analizlerini yapıp geri dönüşleri iyi hesaplamalı, alımları mutlaka iyi tanımlanmış sözleşmelere dayandırılmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar