Gelecek 10 yılda, en çok KOBİ'ler etkilenecek

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Burada yazdıklarımın birikimi çok sayıda kaynaktan derlendi. Kaynakların bazılarını paylaşalım ki, dileyenler birincil kaynaklara erişerek söylenenleri kontrol edebilsin.

Temel kaynak Michael Porter ve James E. Heppelmann'ın Harvard Business'de yayınlanan iki uzun makalesi. Deloitte Danışmanlık Perakende Hizmetler İş Geliştirme ve Proje Yönetimi Sorumlu Direktörü Hakan Göl ile yapılan söyleşi de oldukça kapsamlı. Kayso Bilgi'nin 107'inci sayısında oluşturulan dosya da konunun ele alınış tarzıyla ilgili fikir verebilir. DÜNYA Gazetesi'nde bizim kaleme aldığımız Analitik 4.0'la ilgili 16 ve 23 Ağustos 2014 tarihlerindeki iki uzun yazı ve referanslarına ulaşırsanız farklı kaynaklardan birikimlerinizi zenginleştirebilirsiniz. Gelecek on yılda iş dünyasının nasıl olacağını tartışan kaynaklar bizim paylaştıklarımızla sınırlı değil. Tartışmalar ve analizler çığ gibi büyüyor. Gelecekle ilgili bilgi kalıbı üç aşağı beş yukarı şöyle belirleniyor: Gelecek on yılda üretimin iç örgütlenmesi, ticaretin mekansal örgütlenmesi, endüstri-devlet ilişkileri ve devletlerarası ilişkiler değişecek, bu değişmeden bütün yapılar etkilenecek ama KOBİ'ler en çok etkilenenler olacak.

Neden KOBİ'ler etkilenecek?

KOBİ'leri etkileyecek olan önemli kaynak “veri yapısının” değişmesi. Sanayi Devrimi'nden sonra üç yüzyıla yakın birzamandır iş dünyasında veriler “dahili işlemler” ve “değer zinciri” bağlantılarından sağlanıyordu. Siparişler, tedarikçilerle ilişkiler, satış etkinliklerinden sağlanan veriler, müşteri hizmetlerinde yapılan gözlem ve saptamalar derleniyor; anketler, araştırmalar ve diğer dış kaynaklardan gelen verilerle desteklenerek sentezleniyor ve karar değişkenleri belirleniyordu.

Veri sentezleri, talep koşulları ve müşteri profilleri, faktör koşulları ve maliyet yapıları, karşılıklı-bağımlılık ağlarının etkileri, rakip stratejilerine göre alınacak vaziyetler ağırlıklı olarak  dış kaynaklardan gelen verilere göre ayarlanıyordu.

Üreticiler, ürettiklerinin bileşenlerini, bağlamlarını ve yapılarını iyi biliyordu ama “ürün işlevleri” hakkında verileri sınırlıydı. “Veriyi tanımlama ve analiz etme sorumluluğu, fonksiyonlar içinde ademi- merkeziyetçi ve silo benzeri yapıda”  akıyordu. Fonksiyonlar arasıda veri paylaşımı sınırlı kalıyordu.

Veri yapısı değişiyor

Sensör ve transdüserlerdeki gelişme, ürünleri akıllandırdı. İnternet ve bulut olanaklarının genişlemesi de bağlantı olanakları yarattı. Bugün, her akıllı ürün kablolu ya da kablosuz iletişim ağlarıyla bağlantılı hale geliyor. Bu durum veri üretimini ağırlıklı olarak dış bağlantılı olmaktan çıkararak, ürünün kendisine odaklıyor. Her ürünün tüketici ve kullanıcı bağlamındaki işlevlerini tanılamamıza yardımcı olacak verileri eş zamanlı olarak akıyor ve dileyene ulaşabiliyor.

Geleneksel veri kaynakları da birbirini destekliyordu ama, akıllı ve bağlantılı ürünlerde veri kaynakları, doğrudan ve dolaylı ilişkili olduğu bütün kaynaklardan gelen verilerle desteklenebiliyor. Böylece çoklu bir yapıdan gelecekle ilgili veri okumaları yapılabiliyor; çeşitliliğin sağladığı dayanıklı yapılar oluşturulabiliyor. Veriler, yeraltı ve yerüstü kaynakları, fiziki sermaye stoku, insan kaynağı ve teknolojinin yanında beşinci kaynak olarak ağırlığını giderek artırıyor.

Bakım verilerini, stoklama verilerini, emtia fiyatlarını, lojistik bilgilerini analiz ederek “net bilgi” sağlama ve “etkin koordinasyon” yaparak “stratejik hedeflere odaklanma” imkanları  artıyor. Özetle aktarmaya çalıştığım bütün gelişmeler üretim ve bölüşüm ilişkilerini gelecek on yılda köklü biçimde değiştirecek potansiyelleri oluşturuyor.

KOBİ entelektüellerinin sorumluluğu

Özetlenmeye çalışılan gelişmelerden, ekonominin en küçük teknik birimleri olan ve tarihsel gelişme bağlamında da ara kesit olarak yerini koruyan ve değişmelerle ilk yüzleşen KOBİ'ler alabildiğine etkileniyor.

Hepimize düşen ortak sorumluluk çok açık: Yeni bir dünya kuruluyor, o dünyanın kuruluşunda cephedeki savaşçılar olan KOBİ'lere destek olmak gerekiyor. Klasik, bayatlamış, sorun çözmeye çok da katkısı olmayan konuları sürekli piyasaya sürerek KOBİ yönetimleri aldatılmamalı.Yeni şeyler söylememiz, o yeni şeylerin de hayatın öz gerçeğine uygunluğunu gözetmeliyiz.

Çok gerileri gitmeye gerek yok. Bizler 1980'li yıllarda  KOBİ konularını tartışmaya açarken, çok önemli pozisyondaki insanlar bile “Nedir bu KOBİ, BOBİ?” diye sorabiliyordu. Sonra KOBİ'ler hepimizin ortak sorunu haline geldi. Gelecek on yıla da yukarıda özetlenen “veri  bağlamı, yapısı ve işlevi” damgasını vuracak. Bugünkünden çok farklı KOBİ yapısı, işlevi ve  kültürü ortaya çıkacak.

Gelişmiş bilincin özünde “öngörme ve önlem alma disiplini” varsa, herkes KOBİ'leri veri yapısındaki değişmelerin nasıl etkileyeceklerini tartışmalı...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar