Geleceğin tarihini yazma girişimleri hızlandı!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel ekonomi, olağan dışı bir süreçten geçiyor. Çeyrek asırdır hüküm süren sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalar seti tekliyor; söz konusu dönem boyunca ağırlaşmış sorunların ve buna bağlı olarak sinsice büyümesine izin verilmiş çıkar çatışmalarının nasıl aşılacağı kestirilemiyor. Çok yönlü beklentilerin olumsuzlaşması ve küresel piyasalar cephesinde yıkıcı olabilecek türden fiyat oynaklıklarının yaşanması engellenemiyor.
Geride bıraktığımız hafta içinde ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı konusundaki gerginliğin büyümesi gündeme ipotek koymuş ve tüm beklentiler üzerinde etkili olmuştu. Bu haftanın ilk yarısında ise her şeyin anormal bir hızla değiştiğine, jeopolitik gerginliğin yoğunlaştığı coğrafyada Rusya ile ABD arasındaki uzlaşmazlığın tüm beklentileri olumsuzlaştırma nöbetini devraldığına tanık oluyoruz; Çin Yönetiminden gelen ticaret savaşındaki gerilimi azaltma amaçlı söylemler ise, olumsuz eğilimlerin hızla yayılarak gelişmelerin kontrolden çıkmasını önlemek amacı ile kullanılıyor. Rusya, Türkiye ve İran’a yönelik eşanlı spekülatif ataklar belirsizlik ve kırılganlık yönündeki algıları beslemeye devam ediyor. Kafalar karıştırılıyor ve güvensizliğin etki alanı genişliyor.

Küresel borç 237 trilyon doları aştı

Kısaca yukarıda özetlemeye çalıştığımız gelişmeler yaşanırken, küresel borç toplamının 237 trilyon dolar düzeyini aştığı yönünde bir rakam açıklanıyor! Birileri büyüyen çıkar çatışması nedeniyle keskinleşen kutuplaşmanın taraflarına, sistemik kırılganlığın çok yükseldiğini ve gerginliklerin büyümesine dayanamayabileceğini hatırlatmaya çalışıyor! Sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikaların büyük katkısı ile ortaya çıkan bu eğilimin, en çok hangi kesimi güçlendirdiği ve hangi kesimi kırılganlaştırdığını görmek dayak yemeyi alışkanlık haline getirenlerin işine gelmiyor! Küresel borç rakamındaki yükseliş en çok Rusya ve Çin ikilisine yararken, olası daralmaların en büyük faturayı ABD ve müttefiklerine çıkaracağı bilinmiyor mu? Eğer durum böyle olmasa idi, son on yıl genelinde yaşanan eğilimlerin çok daha farklı olması gerekmez miydi?

Küresel ölçekte güç dengeleri değişiyor ve her şeyi farklılaştırıyor; bu eğilimi terse çevirmek isteyenler ise ne yapacağını bilemediği için saldırganlaşıyor. Oyun kurmanın zor ve bozmanın daha kolay olduğunu bildiği için, karşı tarafı sindirip korkutarak hata yaptırmaya çalışıyor; karşı tarafın direnmesi ve ciddi hatalar yapmaması durumunda, çok büyük maliyetlere katlanmak zorunda kalacağı ve çok yıpranacağını biliyor. Bu açıdan bakıldığında, Ocak ayı sonunda balonlaşmış piyasaların teklemesi sonrasındaki saldırganlıkları sürpriz saymamak gerekiyor. Türkiye’yi bölgesel ittifaktan uzaklaştırmak belki biraz zaman kazandırabilir, fakat sonucu değiştirmesi pek olası görünmüyor.

Rusya, sözsahibi olma isteğinden vazgeçmeyecek

Rusya, muhtemelen Suriye konusunda direnmeye devam edecek; Orta Doğu ve Doğu Akdeniz konusunda söz sahibi olma isteğinden vazgeçmeyecek. Bu durum Çin ile arasındaki stratejik ilişkiyi gücendirebilir ve birbirlerini tamamlayıcı özellikleri, olası temel eğilimler üzerinde belirleyici olabilir. Çin ise, kulağa hoş gelen söylemler ve dik duruş ile tribünlere oynamayı sürdürebilir; cazibe merkezi özelliği güçlenirken, çok uluslu şirketlerin önemli bir kısmını ve arayış içindeki pek çok ülkeyi yanına çekebilir. Bu süreçte ABD’nin giderek yalnızlaşması ve ağırlaşmış sorunlar nedeniyle, kendi içinde bazı çözülmeler yaşaması kaçınılmaz hale gelebilir.
1945 sonrasında şekillenen ve bir önceki dönemin sorunlarını çözen Dünya düzeni, ömrünü tamamlamaya koşuyor. Mevcut sorunların çözümü yeni bir anlayış ve buna uygun düzen gerektiriyor. Gelecek konusunda çıkarlarını korumak ve belirleyici olmak isteyenler ise, artık daha fazla kaçınamayacakları bir mücadeleye koşuyor. Pek çok eğilimin son on yıl genelinde olduğu gibi devam edebilmesine bağımlı olanlar, çok büyük hayal kırıklıkları yaşamak zorunda kalabilirler! Kendilerinin yaratmadığı gündemlere veya eğilimlere tepki vererek günü kurtarmaya çalışanlar açısından, yolun sonu çok uzak olmayabilir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar