Geleceğin Fazıl Say’larını desteklemek için el ele verdiler
Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) tarafından 2009 yılında hayata geçirilen Harika Yetenekler Projesi, müzik başta olmak üzere sanatın farklı alanlarında üstün yetenekli olan, fakat maddi nedenlerden dolayı yurtdışında eğitim alamayan gençlere destek olarak, bu gençlerin gelecek yıllarda dünyada Türkiye’yi temsil edebilecek kültür ve sanat elçileri haline gelmelerine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Proje kapsamında destek verilen öğrenciler yurt dışındaki çeşitli üniversitelerden kazandıkları burslar ve ÇEV’in desteğiyle eğitimlerine devam ediyorlar.
ÇEV, yetenekli gençlerin bu yolda ilerleyebilmesi için uzun vadeli eğitimlerini garanti altına almanın çok önemli olduğu düşüncesiyle, QNB Finansbank ile işbirliği gerçekleştirdi.
30. kuruluş yıl dönümünü kutlayan QNB Finansbank, Türkiye'nin geleceğine yönelik sosyal ve kültürel yatırımlarının bir parçası olarak, Çağdaş Eğitim Vakfı ile birlikte yetenekli müzisyenlerin dünyanın en iyi müzik okullarındaki eğitimlerine destek verecek.
Genç yeteneklerin yer aldığı ilk konser Ekim ayında gerçekleşti. İkinci konser ise 15 Ocak 2018 tarihinde gerçekleşecek. Piyanist Fazıl Say'ın danışmanlığında, keman sanatçısı Prof. Dr. Cihat Aşkın’ın sanat yönetmenliğinde, şef İbrahim Yazıcı’nın yönetimindeki senfoni orkestrasına genç yetenekler eşlik edecek. Orkestrada 10 yaşında da, 26 yaşında da genç yetenekler yer alacak.
Projenin detaylarını QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Berrin Yoleri’den dinledik:
Berrin Yoleri: Hedefimiz yetenekli gençlerimizin dünya markası olma yolunda önlerini açmak
“Türkiye’de 30 milyona yakın genç nüfus var. Ülkemizin kalkınması açısından potansiyel yeteneklerin değerlendirilmesi çok önemli. Biz de kültür ve sanat alanında yetişen gençlerin desteklenmesini hedefl edik. Başarılı sanatçıları işin içine kattık, onlara ‘Kutup Yıldızı’ dedik. Proje kapsamında destek verilen öğrencilerin seçimi Harika Yetenekler Projesi’nin Sanat Kurulu’nu oluşturan Cihat Aşkın (yaylı sazlar), Fazıl Say (piyano), Bülent Evcil (üfl emeli sazlar) ve İbrahim Yazıcı tarafından, ülkemizde faaliyet gösteren konservatuarların da, görüşleri alınarak yapılıyor. Yaklaşık 8-9 yaşlarında projeye dahil ettiğimiz çocuklar, şimdi 19 yaşlarına geldiler. Yüzde 70-80 oranında burslarla dünyanın en iyi okullarında okuyorlar. Eğitim masrafl arının gerikalan kısmını, yaşam giderlerini, sigortalarını, uluslararası yarışma bedellerini, yol giderlerini biz karşılıyoruz. Elde ettikleri başarılar, dünya birincilikleri ile bu desteği hak ettiklerini ispatladılar. Bu noktadan sonra genç yeteneklerin dünyada markalaşma süreci başladı. ÇEV’in de daha güçlü bir desteğe ihtiyacı vardı. İşte bu güç QNB Finansbank’tan geldi. Yaptığımız işbirliğinin amacı, çocukların dünya markası olma yolunda önlerini açmak. Geleceğin Fazıl Say’larının, İdil Biret’lerinin yetişmesi için onlara destek olmak. Şu anda 30 çocuk ile beraberiz. Bu çocuklar Van’dan, Samsun’dan, Mersin’den çıkıp, dünyanın farklı ülkelerinde konser veriyorlar. Çok fazla talep alıyoruz. Bu gençler diğer gençlere rol model oluşturuyor. Her seni yeni çocukları bu konserler ile tanıtmak istiyoruz. Mezunlarımızla da ilişkilerimiz devam ediyor. Berkley College of Music’te, Manhattan School of Music’te öğremenlik yapan, Oscar orkestrasında çalan, Grammy jürisinde yer alan mezunlarımız var. Genç yeteneklerimiz için workshoplar’ düzenliyoruz. Önümüzdeki sene bir kültür sanat merkezi açmayı planlıyoruz. Eski mezunlarımız da buraya gelip kendi deneyimlerini paylaşacaklar. Toplum olarak bu çocuklara destek vermemiz çok önemli.”
Ömer Aras: Daha iyi bir ülke için gençlere yatırım yapılması gerekiyor
“30. yılımızı geleceğe, dolayısıyla gençlere yatırım yaparak kutlamak istedik. Üç yıl kadar önce sosyal sorumluluk projelerimizin farklı konularda dağıldığını gördük. Banka içine genel bir anket yaptık. Sonuçta çocuklara ve gençlere odaklanmamız gerektiğine yönelik bir mutabakat sağlandı. ‘Minik Eller Büyük Hayaller’ isimi altında çocukların yetişmesi için farklı projelere destek verdik. Farklı projelerle toplamda 320 bin çocuğa ulaştık. Çocukların her birinin farklı yetenekleri var. Müzik, matematik, spor gibi farklı alanlarda kabiliyeti olan çocukların, bu alanlarda desteklenmesi gerekiyor. Projelerimizi şekillendiren önemli kriterler var. Öncelikle çok fazla sayıda çocuğa ulaşmak istiyoruz. Öte yandan bankada 13 bin kiş çalışıyor. Arzu edenlerin projelerde gönüllü yer almasını sağlıyoruz. Bir diğer önemli kriter ise kuvvetli iş ortakları ile çalışmak. Örneğin çocuklara kodlama öğretirken Microsoft’la işbirliği yaptık. Genç yetenekler projesi çok önemli; çünkü her bir genç Türkiye’nin kültür elçisi olmaya aday. ÇEV ile geçen sene işbirliği yaptık. Hepimiz ekonomik, sosyal, kültürel açıdan daha iyi, daha rekabetçi bir ülke istiyoruz. Bunun için de yatırımın gençlere yapılması lazım.”
Üst yönetimde önemli işleri kadınlara teslim ettik, gerisini erkekler yapıyor
QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, bankanın toplumsal sorumluluk ve sürdürülebilirliğe verdiği önemi şöyle dile getiriyor:
“2006 yılında Dünya Bankası yan kuruluşu IFC bize yüzde 10 hisse ile ortak olduğunda, kurumun prensipleri bankanın iş yapış modellerine yansıdı. Örneğin, 18 yaş altında eleman çalıştıran firmalara, su havzasında yapılacak inşaatlara kredi vermiyoruz. Faaliyetimizi sosyal sorumluluk bilinci ile hayata geçiriyoruz. Sektör bazında tüm bankaların bu konuda fikir birliği yapması lazım. Sonuçta, köprüden baraja, tesisten, baraja bir çok alanda finansman kaynağı sağlıyoruz. Dolayısıyla iyi bir kontrol mekanizması uygulanabilir. Biz de bankaların en duyarlısı olma gayreti içindeyiz. Sürdürülebilirlik kavramı bankalarda ön plana çıkmaya başladı. Hem organizasyonel olarak kendi hayatımızı sürdürmek, hem de yaşamın sürdürülebilir olması adına neler yapabiliriz adına bilinçlenme güçleniyor. Aslında herşey tüketiciden kaynaklanıyor. Müşteriler bunu talep ettikçe, bu bilinçlenme daha da güçlenecek. Banka çalışanlarımızın yüzde 55’inden fazlası kadın. Bankaların önemli işleri vardır. Kredi vermek, risk yönetmek, yurtdışı bankalarla olan ilişkilerimiz ve hukuk bunların başında gelir. Bizim bu birimlerimizin başında kadınlar var. Üst yönetimde önemli işleri kadınlara teslim ettik, gerisini de erkekler yapıyor. Örneğin Türkiye’de ilk kez İstanbul dışında bir çağrı merkezi açtık Erzurum’a. Erzurum bir üniversite şehri, bir doğu bölgesi şehri ve telekom altyapısı oldukça kuvvetli bir şehir. Erzurum’un en büyük işvereni olduk. Çağrı merkezinde çalışanların çoğunluğu kadın. İstanbul’da çalışan Erzurumlu yöneticilerimiz Erzurum’a dönmek istediler, yani tersine göç yarattık. Bunun yanı sıra, Koç ve Özyeğin Üniversiteleri’nde okuyacak öğrencilere burs veriyoruz. Tek şartımız kız öğrenciler olması.”