'Geleceğin en büyük krizi gıdada yaşanacak'
Hızla artan dünya nüfusunu sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir şekilde beslemek birçok uzmana göre önümüzdeki 50 yılın en önemli problemlerinden biri. 2024’te 8 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusundaki artış oranıyla gıda kaynaklarının üretim trendleri karşılaştırıldığında ortaya çıkan tablo, adaletli bir global beslenme planı oluşturmanın giderek daha da imkansız hale geldiğini işaret ediyor. Silahlanma, petrol, enerji savaşları, para birimlerinin güç gösterisi gibi unsurlar birçok akademisyen ve uzmana göre açlığın çıplak gerçeği karşısında yakın zamanda kifayetsiz kalacak. Hani şu ünlü kızılderili atasözünde belirtildiği gibi; “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak."
İşte 17 Ekim 2018’de İstanbul’da bilim insanları, gıda sanayicileri, kamu yöneticileri ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri atasözünde belirtilen “son”un gelmemesi için neler yapılması gerektiğini konuşmak ve bir bildirge oluşturmak üzere İstanbul’da bir araya geliyorlar. Tarım ve Orman Bakanlığı, Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ve Sürdürülebilirlik Akademisi’nin Reis Gıda’nın ana sponsorluğunda gerçekleştireceği konferansta, “gıdanın geleceğini şekillendirmek” teması işlenecek. Aynı zamanda bir “Dünya Gıda Günü” buluşması olarak da organize edilen konferansta katılımcılar, “Dünya nüfusunu sürdürülebilir, güvenli ve sağlıklı bir şekilde beslemek dünya gıda endüstrisinin karşı karşıya olduğu kritik konuların başında geliyor. Günümüzde teknolojinin toplumdaki artan rolüne uyum sağlamanın yanı sıra, tüketicinin daha besleyici, kişiselleştirilmiş ve izlenebilir gıda talebine cevap verme ihtiyacı da giderek artıyor. Acil önlem alınmalı” mesajını verecekler.
İklim değişikliğiyle şavaşmak boynumuzun borcu
Gelecekte dünyadaki en büyük krizin gıdada yaşanacağını ve tarım üretimine hakim ülkelerin dünya lideri haline geleceğini belirten Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis’le sürdürülebilir gıda anlayışını ve bunu yaşatmanın önündeki engelleri konuştuk. İşin birçok boyutu olduğunu söylemekle başlıyor Reis sözlerine. “Bunun içinde küresel iklim değişikliği de var, yerli tohum, gençlerin kırsalda yaşamaya ve tarım yapmaya özendirilmesi de” diye devam ediyor. Türkiye’yi de içine alan tehlike çanlarını anlatırken de şu tespitlerde bulunuyor: “Dünya bir şeyler yapmaya çalışıyor ama sonuç beklentilerin çok altında. Eğer böyle devam ederse yüzyılın sonuna kadar buzullar eriyecek. Herkesin önlem almak için bir şeyler yapması lazım. Topraklar çoraklaşıyor, tatlı suların yüzde 79’unun kirlilik oranı arttı, Karadeniz'deki canlı türü azaldı, 55 olan balık çeşiti 20’lere indi. Hamsi yiyemiyoruz, hasret kaldık.”
Sürdürülebilir gıda için sürdürülebilir tarımdan söz etmek gerektiğinin altını çizen Reis, bunun da küresel iklim şartlarına bağlı olduğunu vurguluyor. Diyor ki, “Küresel iklim değişimi tarım ürünlerini tahdit ediyor. Geçtiğimiz 40 yıl içinde dünyada ekili arazilerin üçte biri erozyon nedeniyle terk edildi. Tarımda sürdürülebilirliği sağlamak için iklim değişikliğiyle mücadele etmek gerekiyor. Çünkü bu insan eliyle yapılan bir şey. Atıklar, sera gazları, kentleşme, çevrenin hoyratça kirletilmesi küresel iklim değişikliğine neden oluyor. Karadeniz'e kıyı ülkelerde 130 yılın kuraklığı yaşandı ve buğday fiyatlar çok arttı. ABD’de de aynı şey oldu. Soya fasülyesi fiyatları %40’ın üzerinde arttı. Bunlar iklimin getirdiği sonuçlar. Böyle giderse dünyada açlık artacak. Birleşmiş Milletler’in hedefi 25 yılda açlığı bitirmekti son 3 yılda dünyada aç sayısı artıyor. Demek ki acil önlem almak gerekiyor ve bu işadamları, ülke yönetimleri, sivil toplum kuruluşları, vatandaşlar olmak üzere hepimizin boynumuzun borcu.”
Gıda kaynakları adil dağıtılmıyor
Dünyada 2.1 milyon insanın yeterli beslenmediğini, 815 milyon kişinin de gece aç yattığını hatırlatıyor Mehmet Reis. “Şu anda sorun üretim değil. Buğday ve pirinç üretimi dünyada artıyor. Sorun herkese eşit dağılmamasında. Avrupa’nın israf ettiği gıda ürünleriyle 200 milyon insanın beslenebileceği belirtiliyor. 600 milyon obez var. Türkiye de Avrupa’nın en obez ülkesi olarak açıklandı. Öte yandan son rakamlara göre 22 milyon insan yerinde beslenemediği için göç etti dünyada. Bu gemi bu mantıkla daha ne kadar gidebilir” diyen Reis’in temelde ele aldığı bu soruya konferansta yanıt aranmaya çalışılacak.
Genç kızlar çiftçilerle evlenmeli
Sürdürülebilir tarımın önündeki en büyük engellerden biri olarak kırsaldaki genç nüfusun azalmasını da gösteriyor Mehmet Reis. Türkiye’nin en eski bakliyat üreticilerinden biri olan işadamına göre gençlerin tarımdan uzaklaşması sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın sorunu. Paylaştığı istatistiklere göre 2000’de dünya nüfusunun yüzde 60’ı kırsalda yaşarken 2010’da oran yüzde 50’nin altına indi. 2050’de ise yüzde 30’lara gerileyeceği tahmin ediliyor.
“Bu durum gıda güvenliğini tehlikeye atıyor” diyen Mehmet Reis, Türkiye için de çarpıcı istatistikler veriyor. Çiftçi Kayıt Sistemi’nin başladığı 2002 ile 2017 arasındaki 5 yılda çiftçi sayısı 456 bin kişi azalmış. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Müdürlüğü’nün verilerine göre 2017’de tarım alanları bir önceki yıla göre 336 bin hektar azalarak 23.3 milyon hektara düşmüş. Diyor ki Reis, “Bu alan 1990’da ise 27.8 milyon hektardı. Hayvancılıkta da durum farklı değil. Mera alanları ülke çapında 1970’lerde 21.7 milyon hektarken 2017’de neredeyse yarı yarıya azalarak 11 milyon hektarlara geriledi. Gençleri köylere ve tarımsal üretime yeniden çekmek gerekiyor. Üniversitelerde genç kızlarımıza çiftçilerle evlenin, rahat edin diyorum. Bakanlık, ziraat mühendislerine bölgesel sorumluluklar vererek çiftçi sayısı ve tarımsal üretimin artmasına göre prim sistemi uygulamalı.”
Mehmet Reis’ten Türkiye için sürdürülebilir gıda önerileri
✓ Çiftçiyi yönlendirmek gerekiyor
✓ Toprakları ve su kaynaklarını korumak gerek
✓ Balıkçılıkta planlama gerekiyor
✓ Sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenme kampanyaları gerekiyor
✓ Hayvancılığı iyileştirmek gerekiyor.