Geleceğin ekonomik devi: Birleşik Sokak Satıcıları Cumhuriyeti

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

 

Ne Çin, ne ABD, ne de başka bir ülke. Geleceğin ekonomi devi, Birleşik Sokak Satıcıları Cumhuriyeti; ya da D Sistemi. Yılda 10 trilyon dolarlık gelir yaratan D Sistemi, 2020 yılında küresel istihdamın üçte ikisini oluşturacak.

Herhalde, "Ekonominin en önemli oyuncuları kimlerdir?" sorusuna, kimse "Sokak satıcıları" cevabını vermez. Gazeteci ve "Stealth of Nations: Kayıtdışı Ekonominin Küresel Yükselişi" kitabının yazarı Robert Neuwirth hariç.

Neuwirth, küçük, kayıt altına alınmayan işlerin triyonlarca dolarlık ticaret hacmi yarattığını ve dünya genelindeki istihdamın yarısını temsil ettiğini söylüyor. Hatta bu kişilerin girişimcilik ve yaratıcılık için vazgeçilmez kaynaklar olduğunu da savunuyor.

Resmi veriler de Neuwirth'in görüşlerini destekler nitelikte. OECD rakamlarına göre 2009 yılında gölge ekonomi yaklaşık 1.8 milyar kişiye istihdam sağladı. Bu rakam dünya genelinde toplam çalışan sayısının yarısını temsil ediyor. OECD'nin öngörülerine göre bu oran 2020 yılında üçte ikiye ulaşacak.

Neuwirth, vergilendirilmeyen, kayıt altına alınmayan ekonomileri "D Sistemi" olarak tanımlıyor. D harfi, Fransızca "débrouillard" gelimesinden geliyor. Bu kelime,"becerikli, işini bilir" anlamına geliyor. Débrouillard kelimesi, sokak ekonomisini tanımlamak amacıyla sömürgecilik sonrası dönemde Afrika'da kullanılmış.

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi

Neuwirth, "D Sistemi" tanımını, yeraltı, yasadışı ekonomi veya karaborsa anlamında kullanmıyor. Onun bahsettiği, "hükümetin radarından kaçan; yani kayıt altına alınmamış, vergilendirilmemiş, fakat şuç unsuru olmayan tüm ekonomik faaliyetler." Yani bunlara silah ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi  faaliyetler dahil değil.

"Sokak satıcıları kendilerini suçlu olarak görmüyorlar" diyen Neuwirth, "Onlar ailelerine destek verdiklerini, insanlara iş fırsatı sunduklarını, yakınlarını okula gönderdiklerini düşünüyorlar. Hem de, ne hükümetten ne de yardım ağlarından destek almadan" yorumunu yapıyor.

Neuwirth'e göre, D Sistemi'nin ortak bir GSYIH'sı olsaydı, bu yılda yaklaşık 10 trilyon dolara ulaşırdı. Eğer D Sistemi bir ülke olsaydı, ABD'den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olurdu.

Kısıtlanmamış girişimcilik

D Sistemi'nin özellikle gelişmekte olan ülkelerde son yirmi yıldır hızla büyüdüğünü söyleyen Neuwirth, bunun nedenini "kısıtlanmamış girişimcilik" olarak açıklıyor: "Gelişmekte olan ülkelerdeki yasalara saygılı şirketler, çok fazla bürokrasi ve yolsuzlukla uğraşıyorlar. D Sistemi şirketlerinde ise bu durum söz konusu değil. Bu ekonominin bir diğer özelliği de, kitlelerin ulaşabildiği, uygun fiyatlı ürün ve hizmetleri sunması. Dolayısıyla yüksek fiyatlar, büyük kar marjları yok. İnsanlar tükettikçe, D Sistemi de büyüyor; çünkü insanlar beslenmek zorunda, giyinmek zorunda. Dolayısıyla bu ekonomi, küresel iniş çıkışlardan etkilenmiyor."

Sokak satıcıların tedarikçisi Çin

Sokak satıcılarının tezgahlarında yer alan ürünlerin çok büyük bir bölümü, tahmin edileceği üzere Çin'den geliyor. Neuwirth'e göre Çin, ABD'den çok daha kapitalist. Herhangi biri, lisansı olmamasına rağmen herhangi bir ürün talep ettiğinde, bir Çinli fabrika bunu üretebiliyor. Çin ile çalışmanın çok kolay olduğunu söyleyen Neuwirth, "Çin büyükelçiliğine gittiğinizde, bir kaç saat içinde turist vizesi alabiliyorsunuz. ABD için aynı şeyi söyleyemeyiz" diyor.

Neuwirth sadece sokakta satılan bir ürün örneği de veriyor. Nijerya merkezli UAC Foods, Nijerya Borsası'nda işlem gören ve Batı Afrika'da faaliyet gösteren yasal bir şirket. Otelleri ve restoranları olan şirket, sadece sokakta satılmak üzere Gala markası ile sosisli sandviç üretiyor. Normal mağazalarda satılmayan Gala, sadece yol üzerindeki kiosklarda satışa sunuluyor. Şirket, bu ürünün mağazalarda talep görmeyeceğini, ama sokakta yürürken atıştırmak isteyen kişiler tarafından tercih edildiğini düşünüyor.

21. Yüzyılın Ortaçağ şehirleri

Neuwirth, sokak ekonomisi ya da gölge ekonomisi olarak da tanımlayabileceğimiz D Sistemi'nden "Gölge şehirler: Bir Milyar Gecekondu, Yeni Bir Kentleşme" isimli bir diğer kitabında da bahsediyor. Neuwirth, Rio, Nairobi, İstanbul ve Mumbai şehirlerinde sayıları oldukça fazla olan gecekonduları, bir yandan 21. yüzyılın ortaçağ şehirleri olarak tanımlarken, diğer yandan geleceğin şehirleri olarak görüyor.

Bugün gelişmekte olan ekonomilerin gecekondularında 1 milyar insan yaşıyor. Bu insanların sayısı 2050 yılında 3 milyara ulaşacak. Yani dünya nüfusunun üçte birine. Dolayısıyla bugün, yılda 10 trilyon dolarlık gelir yaratan D Sistemi'nin, 2020 yılında küresel istihdamın üçte ikisini oluşturacak olması şaşırtıcı değil.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar