Geleceği görmek iyice zorlaştı!..
Geride bıraktığımız hafta genelinde riskten kaçınma eğiliminin etkili olmasını önleyecek hikaye arayışındaki finansal piyasalar dikkatlerini Federal Reserve - Açık Piyasa İşlem Komitesi’nden çıkabilecek açıklamalara yoğunlaştırmıştı. Satır aralarından çıkarılan bazı söylemleri abartmak pek yeterli olamadı, etkisi iki iş gününü dolduramadı. Belli ki herkes taze para ile yeni yatırımcı bekliyor, bu gerçekleşmeyince sabır taşı erkenden çatlıyor ve moraller kolayca bozulabiliyor. Veya pek dile getirilmese de söz konusu açıklamaları daha farklı değerlendirenler sonuç üzerinde belirleyici oluyor... Ya da Ortadoğu ve Karadeniz bölgesinde yaşanan gelişmeler, emtia fiyatları ve enfl asyona, finansal sorun ve dengesizliklere ilişkin endişeler daha baskın çıkıyor; kırılganlığı artıran diğer unsurların etkisi yapay bir şekilde azaltılamıyor...
Federal Reserve’nin söylemi parasal genişlemenin sonlandırılması, devamında bilançonun kontrollu bir şekilde daraltılması ve kısa vadeli faizlerin kademeli olarak yükseltilmesi konularında yeni bir şey söylemiyor. Sadece ABD ekonomisinin makro verilerine ilişkin tahminleri ile gelecekteki orta vadeli faiz oranlarına ilişkin beklentileri kısmen farklılaştırılmış gibi görünüyor; bu tahmin ve beklentilerin gerçekleşmesi için eylemin kalibre edileceği kesinlikle söylenmiyor, fakat piyasalar öyle olacağını varsaymak ihtiyacı duyuyor!.. Daha açık söylemek gerekirse söz konusu kurum ile finansal piyasalar arasındaki uyuşmazlık konularında herhangi bir mesafe katedilebildiğini, para otoritesinin geri adım sayılabilecek gelişmelere ilişkin sinyal verdiğini iddia etmek pek mümkün görünmüyor.
Finansal piyasalar petroldeki ekstra ve buna paralel olarak altında yaşanan sıçramayı Federal Reserve’nin söylemindeki farklarla ilişkilendirmek ve bu sayede risk alma isteğini canlı tutmak istiyor. Oysa söz konusu fiyat hareketlerinin genelde Ortadoğu ve özelde Irak’ta yaşanan gelişmeler ve sergilenen tepkilerle ilişkili olma olasılığı çok daha yüksek görünüyor. Ayrıca bu gelişmelerin ardından gelişmekte olan ekonomilere ilişkin beklentilerin sinsice olumsuzlaşmaya devam ettiğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Federal Reserve’nin tahmin ve beklentilerindeki değişiklikler bu faktörlerden etkilenmiş olabilir: Enfl asyonun daha seri bir şekilde yükselmesi, finansal sermayenin gelişmekte olanlardan gelişmişlere yönelmesi olasılıkları hesaba katılmış olabilir...
Küresel düzeydeki gelişmeler ile içerideki temenni niteliğindeki tahminler ve bunlara bağlı beklentiler ne yazık ki uyuşmuyor, birbirlerini destekler bir görüntü sergilemiyor. Zorlama iyimserlik hikayeleri dikiş tutmuyor, kısa vadeden öteye etkili olamıyor. Zaten fiyatlanmış durumda olan TCMB’nin fıiz düşürmesine kılıf uydurmak zorlaşır iken yan tesir riski büyüyor. Ne diyelim, yaz ayları finansal açıdan önceki tahminlerden daha sıcak ve daha yakıcı olabilir... İçeride ekonomik dengeler kırılganlaşır iken, finansal görünüm için tam aksi yönde olması pek mümkün olamayabilir...