Geleceğe umutla bakmak
Hepimiz her gün farklı gelişmelere uyanıyor, umudumuzu kaybetmemek için kendimizi güçlü tutmaya çalışıyoruz. Ülke olarak zor bir yıl geçiriyoruz. Önce herkesi yasa boğan deprem felaketi, sonrasında belirsizlik ortamını tetikleyen seçimler ve ekonomik gelişmeler tüm kurumları ve insanları etkiledi. Ancak, her şeye rağmen hayat devam ediyor. Kurumlar da hedefleri doğrultusunda adımlar atmaya çalışıyor.
2018 yılından bu yana Azor Brand & People Solution tarafından gerçekleştirilen ve raporu Harvard Business Review Türkiye’de yayımlanan Türkiye İş Dünyası Konfor Alanı Araştırması 2022 sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Ankette konfor alanı, heyecan alanı ve kaygı alanı şeklinde üç ana değerlendirme görüyoruz. Peki bu ne anlama geliyor? Konfor alanı yaklaşımında üç temel faz bulunuyor. Bunlardan ilki, yaklaşıma da adını veren ve “insanın halihazırda aşina hissettiği bir ortamda, her şeyi kontrol edebildiği yanılgısına düştüğü ve kendini rahat hissettiği psikolojik evre” olarak tanımlayabileceğimiz konfor alanı. Burada stres göreceli olarak az diyebiliriz. Buna karşılık belirsizlik ortamının genelde insanları stres alanına çıkardığını söyleyebiliriz. Konfor alanı yaklaşımı stresi iki farklı fazda inceler. Olumlu stresin hâkim olduğu ve insanın harekete geçiş, adaptasyon, problem çözme süreçlerini kolaylaştıran bölge heyecan alanı olarak adlandırılır. Burada, insan potansiyelini daha rahat ortaya koyabilir. Ancak, stresin yükselmesi ve kaygı diyebileceğimiz seviyeye ulaşması durumunda tablo değişmeye başlar. Kaygı alanına çıkan kişi kararsızlıklar yaşayabilir. Harekete geçme ve adaptasyon süreçlerinde zorlanabilir. Potansiyelini ortaya koymakta güçlük çekebilir. Kısaca; belirsizlik, değişim ve dönüşüm süreçleri adaptasyon ihtiyacı doğurur. Sağlıklı bir uyumlanma da heyecan alanında gerçekleşir. Genel olarak baktığımızda beyaz yakalı çalışanların yarısının konfor alanında olduğunu, her yıl konfor alanındaki kişi sayısının azaldığını görebiliyoruz. Stres alanlarını incelediğimizde her dört çalışandan birinin kaygı alanında olduğu gözlemliyoruz. Yani son yıllarda kaygı alanındaki beyaz yakalı çalışanların oranında artış yaşandığını söyleyebiliriz. Veriler, bu fazdaki kişilerin potansiyellerini ortaya koymakta göreceli olarak zorlandıklarını, kurumlarına ve ekip arkadaşlarına bağlılıkları konusunda daha büyük problemler yaşayabildiklerini ortaya koyuyor. Buna karşılık, heyecan alanındaki beyaz yakalı oranının 2021 yılına göre %1 oranında düştüğünü görüyoruz. Genel tablo, bazılarımıza son yıllarda gözlerden kaçmayan konfor alanlarındaki daralma ve kaygı alanlarındaki genişleme trendinin durduğunu düşündürebilir. Ancak, segmente edilmiş konfor alanı haritaları ve detaylı veriler buz dağının görünmeyen kısmında önemli değişiklikler olduğunu gösteriyor.
Araştırma, unvan, faaliyet, cinsiyet bazında detaylanıyor. Cinsiyet bazında verilere bakıldığında kadınların erkeklere göre daha yüksek kaygı alanında olduğunu görüyoruz. Araştırmaya katılan beyaz yakalıların ana motivasyonlarına bakıldığında, finansal unsurlarda 2022 yılında bir önceki seneye göre küçük bir artış gözlemlenmiş olsa da başarılı hissetme unsurunun son beş yılın lideri olduğu görülüyor. Ana motivasyon tablosundaki maddeler konfor alanı fazları bazında incelendiğinde ise çerçeve daha net bir hal alıyor. Buna göre ana motivasyonlar başlığı altında, kaygı alanında bulunan çalışanların gündeminin ağırlıklı olarak maddi unsurlar olduğu görülürken, heyecan alanındaki çalışanların odağının başarılı hissetmek ve statü sahibi olmak olduğu gözlemleniyor. Tüm katılımcılar temel alındığında çalışılan kurumlardan genel memnuniyetin, bu kurumların çalışanlarının beklentilerini karşılama oranının ve ideal ortamı sağlama durumunun yüzde 63-67 bandında seyrettiği dikkat çekiyor. Araştırmamızdaki kitlenin yarısına karşılık gelerek çoğunluğu oluşturan konfor alanındakilerin yaklaşımı da doğal olarak bu banda yakın seyrediyor. Ancak, kaygı alanındakilere baktığımızda bu başlıklara verilen puanların yüzde 50’nin altında kaldığını görüyoruz. Heyecan alanındakilerin değerlendirmelerinin ise yüzde 83-90 bandında seyrederek ortalamanın çok üzerinde kaldığı görülebiliyor.
Sonuç olarak, Türkiye iş dünyasının konfor alanı haritası genel hatlarıyla 2021 yılına göre çok değişmemiş gibi gözükse de detaylı verilerde, insanı merkeze alan bir yaklaşımla çalışanların ihtiyacını anlamaya odaklanmak ve kararlılıkla gerekli adımları atmak, herkesin benzer problemleri yaşadığı günümüz konjonktüründe çok değerli bir kazan-kazan durumu oluşturabilir ve her şeyi olumlu yönde değiştirebilir.
2023 yılı araştırması başladı, sonuçlar Kasım ayında yayınlandığında sizlerle paylaşacağım.
Keyifli okumalar…