Geleceğe neler bırakıyoruz?
Eğer siz de benim gibi teknoloji meraklısı iseniz evinizde hiç atmaya kıyamadığınız teknoloji artıkları muhakkak vardır. Bendekileri sıralasam bu köşe yetmez. Ancak kısa listede hepinizin de aşina olduğu ürünler var. Mesela, 56Kbps modem, disket sürücüler ve disketler, zip backup, oyun portundan bağlanan direksiyonlar ilk aklıma gelenler. Birçoğunu şu anda kullanamıyorum ve bundan sonra kullanmak istersem online bit pazarlarında yan ekipmanları aramam gerekecek. Velhasıl evde vedalaşmaya kıyamadığım bu teknolojik hatıralarımın gelecekte bana ne fayda sağlayacaklarını ciddi olarak sorgulamaya başladım.
Şu aralar tekrar hortlamaya başlamış olan post-apokaliptik filmler ve bilgisayar oyunları da birbiri ardına gelince kafama başka bir şey takıldı: teknolojinin ani bir kıyımına neden olacak herhangi bir olaydan sonra (savaş, doğal afet vs) insanlık bu teknoloji çöplüğünü kullanabilir mi? Hatırlarsanız bir zamanlar Hollywood'un en gözde konusu kıyamet senaryolarıydı. Waterworld filmin filmini ayıracak olursak çoğu popüler post-apokaliptik filmleri beğenerek izlerim. 12 Maymun, Ben Efsaneyim, Zaman Makinası, 28 Gün/Hafta Sonra, Mad Max, Maymunlar Cehennemi, 2012 ve diğerleri. Büyük yıkım veya minik kıyamet sonrası hayatta kalan bir avuç insanın yaşam savaşını anlatan filmler. Eğer bu türün meraklısı iseniz ve animasyon seviyorsanız, Shane Acker imzalı Number 9 filmi en başarılı örneklerden biri.
Konumuza geri dönecek olursak, şu anda kullanmakta olduğumuz teknolojik cihazların, bu tarz filmlerdeki gibi kıyamet sonrasında tekrar kullanılma şansı ne kadardır? Anlatmaya çalıştığım şeye en başarılı örnek, Zaman Makinası (Time Machine) filminde geçiyor. Zaman yolcuğuna çıkan adamımız, gelecekte karşılaştığı kütüphane bilgisayarı ile çok daha uzak bir gelecekte tekrar karşılaşıyor. Neticede salt camdan oluşan bu bilgisayar, geleceğin çocuklarına öğretmenlik yapmaya başlıyordu.
Zaman Makinası filminde her nasılsa binlerce yıldır yaşamını sürdürebilen yapay zekalı bilgisayarın, ne yazık ki gerçek yaşamda yeri yok. Teknolojik ürünlerin çalışabilir bir şekilde gelecek nesillere kalması pek mümkün görünmüyor. İnsanoğlunun ani bir yok oluşu ile birlikte elektrikle çalışan cihazların hepsi birkaç hafta içerisinde susmuş olacak. Eğer "I am Legend" filmindeki gibi tek başınıza kaldıysanız ve muhakkak elektrik kaynağına ihtiyacınız varsa, Amerika'daki Big Dam yakınında olmak isteyeceksiniz. Çünkü bu baraj, insan kontrolüne ihtiyaç duymadan en az 2 yıl daha otomatik olarak çalışmaya devam edecek. Yeterli mekanik ve yağlama bilginiz varsa daha uzun yıllar çalışmasını sağlayabilirsiniz.
Ani bir çöküşü bir kenara bırakın, yazımın başında belirttiğim gibi daha beş - on yıl öncesinin teknolojisinin bu gün kullanmak, bilgisayarlarımıza bağlamak veya tanıtmak kimi zaman mümkün olmuyor. Yüzlerce yıl kullanacağımızı sandığımız optik disk teknolojilerini bile terk etmeye başladık. Oysa bir firma reklamlarında bilgilerinizin Mısır'lıların hiyeroglifleri gibi 1000 yıl sonra bile halen okunabilmesini istiyorsanız, optik diskler kullanın deniyordu. Eğer iyi durumda korunurlarsa, muhtemelen flash bellekler iyi birer seçenek. Beraberinde bunları okuyabilecek bir cihazı ve arabirimi eklemekte yarar var. Yani günümüz cihazlarının kısa sürede yaşadığı en büyük sorun uyumluluğun mümkün olmaması. Mesela evde özenle sakladığım RS-232 kapısından bağlanan fare artık ne işime yarayacak ki? Ya da 56 Kbps'lik US Robotics modemim, Sega Dreamcast'im, Micrsoosft SideWinder direksiyonum.
Gelecekte torunlarımızı kocaman bir teknoloji artığı bekliyor. Blogunuzu veya Twitter'ı boşverin, onlara iletmek istediğiniz bir mesajınız varsa kâğıda yazın.