Geleceğe dönüş

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Bazı açılardan içinde bulunduğumuz ortamı 2007-2008 dönemine benzettiğimizi daha önce ifade etmiştik. Maalesef rahatsız edici benzerlikler zaman geçtikçe çoğalıyor.

Aylar önce, emtia -özellikle gıda ve enerji- fiyatlarındaki artışın yaratabileceği sorunların altını çizmiştik. Uyarılarımızın arasında bu artışların 2008'e benzer sosyal sorunlara yol açabileceğini de vurgulamıştık.

İngiltere Hükümeti'nin yaptırdığı 35 ülkeden 400 bilim adamının iki yıllık emeğinin ürünü olan Gıda Üretiminin Geleceği Raporu şimdiye kadar bu alanda yapılan çalışmaların en kapsamlısı olarak öne çıkıyor. BBC'nin rapor ile ilgili yaptığı habere göre, radikal değişiklikler olmazsa, önümüzdeki on yıllarda aç insanlara milyonlarca kişinin daha katılacağı öngörülüyor.. Rapora göre artan nüfusu besleyebilmek için gıda üretiminin önümüzdeki 40 yılda ikiye katlanması gerekiyor. Bilim adamları bu 40 yıllık dönemde, sadece nüfus artışının değil, iklim değişikliği, su, toprak ve enerji açığının da gıda üretimi üzerinde baskı oluşturacağına dikkat çekiyor.

Tunus'ta Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin devrilmesi ile sonuçlanan gerginlik, benzer sorunların yaşandığı diğer Arap ülkeleri tarafından yakından izleniyor. Cezayir'de önceki gün polis, daha fazla özgürlük talebiyle yapılan 300 kişilik bir protesto gösterisine müdahale etti. Yemen'de de Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in istifasını isteyen bir grup gösteri yaptı. Arnavutluk'ta ise hükümet karşıtı protestolar gerçekleştirildi.

İrlanda'da koalisyon ortağı Yeşiller Partisi, Başbakan Brian Cowen'ın hükümetinden çekildi.  Yeşiller'in bu kararı ekonomik krizle mücadele eden hükümeti sona yaklaştırırken, daha önce 11 Mart'ta yapılacağı  açıklanan seçimlerin de öne alınma olasılığını arttırdı. Bankacılık sektöründe yaşanan sorunların ardından ağır bir ekonomik kriz yaşayan İrlanda, Avrupa Birliği ve IMF'yle  kredi anlaşması imzalamış ve bu çerçevede kemer sıkma programı uygulanmaya başlanmıştı.

Ayrıca Avrupa ve Amerika'da, göçmen karşıtı duyguların artık marjinal olmaktan çıkıp yaygınlaştığı ve hükümetlerin politikalarına daha içe kapanmacı politikalar şeklinde yansıdığını gözlemliyoruz.

Bütün bu olaylar ışığında, ekonomik temeller sağlam, piyasalar sakin gibi doğru fakat yüzde yüz bir güvence sağlamayan söylemlere tamamen güvenmemek gerektiğini düşünüyoruz. Tarihin daha önce bize göstermiş olduğu gibi piyasa güveni denilen olgunun çok kısa sürede inanılmaz bir şekilde değişiklik gösterebileceğini -Yunanistan ve Portekiz örneği- unutmamalıyız. Güven krizini tahmin etmek çok zor... Bunun yanında çeşitli gelişmelerin ve göstergelerin izlenebileceğini, ihtimallere karşı elden geldiğince önlem alınabilabileceğini de ekleyebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017