Geleceğe değil, bugüne odaklanma zamanı

Fatoş KARAHASAN
Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler [email protected]

Her yıl perakende sektörünü aynı çatı altında toplayan Soysal Perakende Günleri, 18’inci yaşında da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde 6350 kişiyi biraraya getirmeyi başardı. İki gün süren etkinliğin yıldız konuşmacılarından ünlü fütürist Peter Hinssen, Perakende Günleri’nin Resmi Teknoloji Merkezi MediaMarkt’ın konuğu olarak İstanbul’a geldi.

Öğretim üyesi, yazar, konuşmacı ve girişimci olan Peter Hinssen’la son kitabı The Day after Tomorrow (Yarından Sonraki Gün) hakkında DÜNYA için özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Hinssen, şu anda “Şimdi”ye odaklanıyorum. Aslında, hayatımda yaptığım en iyi yatırım da bu oluyor” diyerek, şirketlerin öncelikle mevcut sorunları çözmeye kafa yorması gerektiğini hatırlattı.

Perakende işletmecilik anlayışı yeniden şekilleniyor

Peter Hinssen’in konuşmasından önce sahneye çıkan MediaMarkt Türkiye İcra Kurulu Başkanı ve Kategori Mağazacılığı Başkanı Yenal Gökyıldırım perakende işletmecilik anlayışının değiştiğine dikkat çekti. Perakendenin geleceğini Endüstri 4.0 uygulamalarının belirleyeceğini söyleyen Gökyıldırım, MediaMarkt’ın mağazalarını ürün deneme ve keşfetme noktaları haline getirmek için “Büyük Veri, Yapay Zeka, Artırılmış Gerçeklik gibi alanlara yaptıkları yatırımları anlattı.

E-Ticarette Titanlar Savaşı: Walmart Amazon’a karşı

Kitabınızda Walmart’ın son dönemdeki ataklarına geniş yer verdiniz. Walmart’ta ne değişti?

Ben sürekli olarak başarılı ve dev teknoloji şirketler hakkında konuşmaktan bıktım. Anka kuşu gibi kendisini yeniden yaratan ve küllerinden doğan şirketlere ihtiyaç var. Bu yıl uzun süre Walmart’ı analiz ettim.. 20. Yüzyılda perakendenin en iddialı, en mücadeleci şirketiydi Walmart . Dünyanın bir numarasıydı ve her zaman perakandede inovasyon yapan şirket olarak bilinirdi.
Seçtiği, noktalar, konseptler, hatta kulandığı teknoloji açısından rakiplerinden çok ilerdeydi. Ancak, sadece teknolojiye odaklanan bir şirket olan Amazon tarafından allak bullak edildi.

Walmart Amazon’la rekabet edebilmek için ne yapıyor?

Öncelikle teknolojiye odaklandı. Texas’ta bir yapay zeka laboratuvarı, Boston’da bir robot laboratuvarı kurdu. Hem teknolojiye, hem de insan kaynağına, yeteneklere yatırım yapıyor. En zor olanı da, kafa yapısını değiştiriyor.

Walmart, geçmişte kral olmaya alışmıştı. Durup düşündüler. “Atak olan, kuralları belirleyen bizdik, şimdi biz saldırı altındayız” dediler. Bu temel bir dönüşümün başlangıç noktası oldu. Hızla büyümeye başladılar. Örneğin, son dönemde e-ticarette müşteri memnuniyeti açısından Amazon’dan daha yüksek skorlar elde ediyorlar.

Uzun bir süre e-ticarete yeterince önem vermediler...

Evet, ancak değişmeye karar verdikleri andan itibaren temel bir yapısal değişim gerçekleştirdiler. Sahip oldukları pek çok mağazayı, e ticaret için depo veya lojistik merkezi olarak kullanmaya başladılar.

Amazon, Whole Foods’u satın aldığında, Walmart yönetimi bunu neden yaptıklarını pek anlamamıştı. Sonra, onlar da sahip oldukları pek çok mağazanın depo ve dağıtım merkezi olarak kullanılmasının daha doğru olacağına karar verdiler.

Değişim nasıl başladı?

Amazon, Whole Foods’u alarak, şehirlerdeki üst gelir grubu, zor beğenen, mobil teknolojilere çok yatkın bir tüketici grubuna ulaştı.

Walmart sahip olduğu müşteri tabanın bunun tam zıttı olduğunu kavradı. Onun müşterisi, ağırlıklı olarak düşük gelir grubuydu. Büyük mağazalarda, düşük karla çalışıyorlardı. Bu gerçek onları şoke etti. ”Stratejimizi yeniden düşünmek istiyorsak, hem yeni nesle çekici gelmeliyiz hem de var olan müşteri tabanımızı elimizde tutmalıyız. Bunu nasıl yapacağız?” diye sorgulamaya başladılar.

Ne yaptılar bu karardan sonra?

Deneyimlemeye başladılar. Büyük robotlarla tüketicilere işi 10 saniyede teslim eden bir altyapı yarattılar. Geleneksel mağazacılık anlayışıyla, teknolojiyi birleştirdiler. Mevcut mağazalarda, insanların, mağazanın en dibine kadar gitmeleri ve e-ticaret teslim fişlerini göstermeleri gerekiyordu. Uzun kuyruklar oluşuyordu.

Şimdi robotlar var. Walmart mağazasına girdiğinizde, cep telefonunuzdaki uygulamayı tarayıcıya gösteriyorsunuz. Paketiniz 10 saniye içinde elinizde oluyor. Portakal renkli robotlar hizmet ediyor. Önce bir kaç pilot uygulama yaptılar. Son olarak binlerce sipariş verdiler. Her mağazaya bir robot koymayı düşünüyorlar.

Çok hızlı ve büyük bir dönüşüm...

Burada, Walmart’ın deneme ve çıkan sonuçları büyük ölçekli olarak uygulama kapasitesini görüyorsunuz.

Walmart biraz geç de olsa, ne yapması gerektiğini anladı. Şimdi de “kavgaya hazırız” mesajı veriyor. Bu Anka kuşu gibi yeniden doğma becerisini ortaya koyuyor.

Küçük şirketler bunu nasıl yapabilecek?

Amazon’un da Walmart’ın da sınırsız kaynağı var. Bu bir Titanlar Savaşı. Amazon’la rekabet edebilecek tek şirket Walmart.

İnsan doğası, yavaş hareket etmeye yatkındır. Örneğin Ikea, da büyük bir değişim içinde. Şirketin kurucusu olan bir önceki CEO e-ticarete inanmıyordu. Çok da inatçıydı.. Şimdi büyük bir dönüşüm içindeler. Ancak, çok geç kalmış olabilirler.

Şimdi kimin üç saat bir mağazada geçirecek vakti var ki? Ikea, da pek çok mağazasını dağıtım ve e-ticaret depolarına dönüştürüyor.

Şirketler rekabet edebilmek için ne yapmalılar?

Şirketlerin geleceğe bakış biçimlerinden hoşlanmıyorum. Pek çok şirket geleceğin bugünün aynısı olacağını ümit ediyor.

Geçmişe mi saplanıyorlar?

Evet, geçmiş onları aşağı çekiyor. Geçmişin pisliği diyorum buna. Pek çok kişi kendini güvensiz hissediyor. Rahatsız oluyor. İki tür insan var. Ne yaptığını bilen ve ne yaptığını bilmeyen. Ne yaptığını bilmeyen insanlara destek vermek gerek. Ben Start-up dünyasından geliyorum. O dünyadakiler daha önce yapılmamış bir şeyi yapmaktan, denemekten, yanılmaktan ve sonucun ne olacağını bilmemekten rahatsız olmuyorlar. Ancak, pek çok kişi, özellikle perakende dünyası, “İşte bu yedi maddelik formülü uygulayın, sonra her şey iyi olacak” türü konuşmalar duymak istiyor.

Çözüm ne?

Birisinin başarılı bir adım atmasını bekleyip, sonra onu kopyalamak… artık bu formül işe yaramıyor. Denemelisiniz, başarısız olmaktan korkmamalısınız. Perakende sektörü, uzun bir süre düşünüp, bir formül bulup, bunu yıllarca kullanmaya çok alışmış.

Bu yaklaşım artık işe yaramıyor. Sürekli olarak denemek, yanılmak ve öğrenmek gerek. Bilmemek ve bundan rahatsız olmamak çok önemli. Bir radarınız olmalı. Farklı pazarlara gitmelisiniz, değişen müşteri davranışlarına bakmalısınız.

Bu da ne tür insanlara ihtiyacınız olduğu sorusunu akla getiriyor. 20. Yüzyılın sonunda aynı işin iyisini yapacak, ölçeği büyütecek insanlara ihtiyacınız vardı. Şimdi mümkün olduğunca çeşitlilik yaratmanız ve açık görüşlü olmanız gerekiyor.

Hangi ülkeler bunları başarıyla uyguluyor?

ABD büyük şirketlere sahip. Dev teknoloji şirketlerinin merkezi. Ölçek çok büyük . Çin, örneğin Shenzhen. 30 yıl önce sıfırdan inşa edildi. Şimdi muazzam bir merkez. 1.4 milyar Çinli ve yeni İpek Yolu’yla Çin’in de müthiş bir ölçeği var.

Hindistan da çok ilginç 1.3 milyar nüfus. Yeni oyuncular geliyor. Amazon çok büyük. Hindistan’da en büyük rakibi Flipkart kısa bir süre önce Walmart tarfından satın alındı. 16 milyar dolara. Amazon Whole Foods’a 13 milyar dolar ödedi. Alibaba, Amazon ve Walmart Hindistan’da kıyasıya bir rekabet içindeler.

Avrupa ne durumda?

Avrupa’da İskandinavya, Birleşik Krallık, Almanya gibi çok başarılı ülkeler var. Ancak, Avrupa çok parçalanmış durumda ve ölçek küçük.

Dünyada ülkeler yarışıyor, Hindistan, ABD, Çin gibi. Avrupa’daysa şehirler yarışıyor.Avrupa’da Berlin, Londra, gibi şehirler var. Ancak ölçek olmadan, rekabet etmek mümkün değil

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar