Geçmişe ait hesapları deşmekten, bugünü ve yarını konuşamıyoruz

Küresel kriz nedeniyle her ülke bugününü ve yarınını nasıl daha iyi duruma getireceğinin çabasında.

Küresel kriz nedeniyle her ülkede hükümetler tüm dikkatlerini ve mesailerini ekonomiye yöneltmiş durumda. Kamuoylarının gündeminde sadece ekonomi var.

Ya bizdeki durum?

Biz ne ile uğraşıyoruz? Uzun süredir geçmişle birilerinin hesaplaşması haline gelen "Ergenekon" soruşturmaları, dalga dalga gündemin tepesine oturuyor. Bir dalga unutulurken yeni bir dalga geliyor. Dalgaların sonu da görünmüyor.

Daha önce ara seçim öncesi tartışmalar ve seçim çalışmaları ekonomiyi ikinci plana itmişti.

Seçim sonu ekonomi ön plana çıkacak derken, G-20 toplantıları ve başkan Obama ziyareti gündeme hakim oldu.

Ermenistan ile ilişkiler, Kıbrıs sorunu bu arada gene ortaya çıktı.

Doğu'daki terör sanki sona ermiş gibi rehavete kavuşulduğu, terör ile mücadele eden güvenlik güçlerinden hesap sorulmaya başlandığı bir dönemde terör gene başlar gibi oldu.

Derken, DTP yöneticileri ile soruşturmalar, gözaltına almalar ortalığı karıştırdı.

İşte bu ortamda halk "ekonomi ne zaman düzelecek?" diye soruyor. İş çevreleri acaba krizden ne zaman çıkacağız? Hükümet ne tedbir alacak?" diye soruyor.

Hükümetin önceki gün yaptığı açıklamalar piyasalarda moral etkisi bile yaratmadı.

Krizden çıkmak için halkın moralinin düzelmesi, güven ortamının oluşması, buna bağlı olarak talebin uyanması, talepteki uyanmaya dayalı olarak üretimin kıpırdanması gerekiyor.

Geliniz görünüz ki gelişmeler sadece içeride morali bozmuyor, Türkiye ile ilgilenen yabancıların da olumsuz etkilenmelerine yol açıyor.

Bu darmadağınlıktan bizi kim çıkaracak? Ortalıktaki bu karmaşıklığı kim çözecek? Bizi kim toparlayacak? Bu karmaşa içinde ekonominin bugünkü çizgisini bile koruması bir mucizedir.