Gdanks'ta organik tarım dersi

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Stefhan Hipp dördüncü kuşak çocuk maması üreten bir şirketin yöneticisi. Bizi davet ettiği Polonya  Gdanks'taki  çiftliğinde önce bize organik tarımın dünyadaki gelişimi üzerine ve özelliklerinin neler olduğuna ait bilgiler verdi. Sonra da kendi çiftliğinde organik tarım ve hayvancılık örneklerini göstererek, "gözün en iyi tanık" olduğunu bir kez daha algılamamıza imkan tanıdı.      

Çocuk maması ve kozmetik üreticisi Hipp firması tarafından Polonya'da organik tarım çiftliği ziyareti daveti aldığımızda Rüştü Bozkurt ile önce üç günlük bir gezi ve bir çiftlik görmek için Münih aktarmalı Gdanks'a gidilir mi diye düşündük. Ama organik tarımın ülkemiz içinde büyük önemi olduğunu bildiğimiz için, bu konuda bilgi edinmenin ve doğrudan üretim alanında gözlemin önemli olacağı düşüncesiyle yola düştük.

Gittiğimiz çiftlik Gdanks'tan 150 kilometre uzakta Rusya sınırında Elblag bölgesinde 8 yıl önce kamudan satın alınmış 420 bin dönüm üzerinde kurulmuş, içersinde doğal yaşam bozulmamış, ormanları, yaban hayvanları, göletleri bulunan bir araziydi. Yeni sahibi Hipp ailesi 1282 yılında inşa edilmiş, sonra 4-5 el değiştirmiş bir binayı 3 yıl önce eski özelliklerine göre restore ettirip misafirhane haline getirmişler. Bizi de orada misafir ettiler. Ve kahvaltılarda ve yemeklerde organik ürünlerden oluşan bir menü sundular.

Bizi davet eden Stefhan Hipp, ailenin dördüncü kuşağından ve şirketin yönetim kurulu üyesi. Büyük dedesi 8 kardeşinden çoğu yeterli beslenemeyip ölünce, kendi çocuğu olduğunda iyi beslenmesi için ballı bir karışım yapmış. Önce kendi çocuğuna sonra komşulara verdiği bu çocuk mamasını ticari olarak üreterek, mama sektörüne adım atmış. Bugün Hipp ailesi dördüncü kuşaktır bu üretimi sürdürüyorlar. Ağırlıklı olarak organik ürünlerden üretilmek üzere süt, meyve suyu, kavanoz ürünleri, çay ve ek besinler üretiyorlar.

Stefhan Hipp, organik tarım tutkunu bir kişi. Bize hem teorik olarak organik tarımı anlattı. Hem de akülü araçlarla gezdirdiği çiftliğinde organik tarımı nasıl yaptıklarını, organik hayvan yetiştiriciliğini "Göz en iyi tanıktır" sözüne uygun olarak gösterdi.

Önce anlattıklarından bazılarını buraya aktarayım:

-Topraklar çeşitli yollardan tahrip edilmektedir. Yoğun göç, ağır ve uygunsuz makinelerle fiziksel tahribat, yer altı sularının yanlış kullanımı, yanlış kimyasal kullanımı ve yanlış gübreleme toprağın organik bileşenlerini kaybetmesine ve doğal yapısını yitirmesine yol açar.

-Temel olarak sağlıklı toprak, sağlıklı bitki ve hayvan ve sağlıklı insan zinciri dikkate ealınarak sürdürülebilirlik esas alınmalıdır. Sağlıklı toprak yapısı sadece verimliliği korumakla kalmaz aynı zamanda verimliliği artırır.

-18. yüzyılda Albrecht Tear bitkilerin gıdalarının toprak içersinde organik bileşenleri olduğunu söyleşip "humus teorisini" kurmuştur. 20, yüzyılda Vırtanen  bunu ispatlamıştır.Tarihi süreçte Mısır ve Asteklerin,  bugünün teknikleri ve kimyasallarını kullanmadan 10-15 kat daha  verimli tarım yaptıklarını ortaya koymuştur. Böylece insanların beslenmesi içuin gen teorisine değil, İsviçreli doktor Hans Müller ve Alman Doktor H.P. Rusch'un geliştirdeği organik tarıma ihtiyaç vardır.

-Organik tarım bakteri, yosunlar, mantarlar, solucanlar ve çeşitli kurtçukmlearın sinenrjisiyle yapılan tarım demektir.Bu mikroorganizmalar ve küçük canlılar kum ve tuzlarla birlikte toprağın temel yapısını canlılığını oluşturur.Bu doğal hal kimyasal toprak işlemesinin aksine verimliliğinde yeni bir anlayışı oluşturmuştur. Sadece kimyasal kullanmamak bu doğal yapı için yeterli değildir. Aynı zamanda toprak içersindeki bu yapı, milyıonlarca mikro organizmanın yaşayacağı bir alan olarak, bitki çürümeleri ve mineral çözülmeleriyle beslenebilmelidir. Bu döngüde solucanlar çok önemli rol oynar. Hem yedikleri organik atıklarla en iyi gübreyioluştururlar. Hem de açtıkları deliklerle toprağın havalanmasına su depolamasına fırsat verirler. Bir metre kare 20 santim derinlikte sağlıklı toprakta 500 dolande solucan yaşamaktadır.

-Doğanın ruhunu toprağın doğal yapısını yok sayarak, insanlığı kıtlıkla korkutup, kimyasal tarım cve gen teknolojisine yöneltmek yerine daha tam bozulmadan dünyamızdaki tarım alanlarına sahip çıkılmalıdır. Bozulmuş alanlarda kimyasallardan arındırılarak 20-25 yılda yeniden kazanılmalıdır.

Stefhan Hipp, bu anlattıklarından sonra, alanda da kendi yaptığı organik tarım ve hayvancılığı bize gösterdi. Bu alanda Türkiye'nin de imkanlı bir ülke olduğunu söyledi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar