Gazete, blogu evlat edindi
ABD üniversiteleri arasında siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler dallarında markalaşmış Stanford, Yale, Georgetown, George Washington, Princeton v.b. hocalarının “Maymun Kafesi” (Monkey Cage) adlı blogu, Washington Post gazetesine taşındı. ABD’nin en doğusuyla arasında 8 bin 500 kilometre uzaklık olan Türkiye gibi bir ülkede, yukardaki cümlenin “ne önemi” var?
Önemi şurada: Washington Post’u geçen ay Amazon’unsahibi Jeff Bezos 250 milyon dolara satın aldı. Ve Jeff Bey, geçenlerde verdiği ilk mülakatta gazeteyi “deneylere ve yenilikçiliğe açacağını” söyledi. “Maymun Kafesi” bu yenilikçi adımın ilki her halde?
***
Washington Post’un, Allah selamet versin, örneği artık Türkiye’de bile kalmayan ilkel baskısı ve tamamen siyah-beyaz halleriyle albenisi sıfırdı. Ama içeriği, New York Times’dan da ciddi, daha ağırbaşlı ve hakiki bir araştırmacı gazetecilikle doluydu. Ama ah işte, o albeni yok mu! Şimdi tablet ekranlarında pırıl renklerle bezeli “haberimsi”ler, Washington Post’un kılı kırk yaran ve her cümlesi “ağır” içeriğinden çok çok daha cazip.
Bir kaç sayfa çevirdiniz mi gazete, tuvalet kağıdına dönüşmeye başlar, kırışır ve sayfalar iyice berbatlaşırdı. Jeff Bey, her halde bu sorunlara çare bulacaktır. Ama gazeteye yaptığı ilk aşı, ABD’de tanınan “Maymun Kafesi”ni gazeteye davet edip, içeriğe katması oldu.
Blogun tuhaf adı, Amerikalı özgürlükçü düşünür Henry Mencken’in şu ünlü sözünden geliyor: “Sirki, maymun kafesinden yönetme sanatına demokrasi denilir.”
Uluslararası ilişkiler ve siyaset biliminde uzman hocalar, bloga her gün 4-5 makale veya görüş ekliyor. Katkıcılar arasında üniversite dışı akademisyenler de var: Örneğin, Washington’daki önemli düşünce kuruluşarından Brookings’den yazanlar...
Güncel konulara getirdiği anlaşılır yorumlarıyla “Maymun Kafesi,” bilim ve teknoloji, tüketici elektroniği gibi konular dışında Amerikan kamuoyunda dikkat çeken bir akademik blog oldu.Ve işte şimdi, hayatını yenilikçilik üzerine kurmuş bir “mucit iş adamı” onu, satın aldığı gazetesine monte etti. Bu da bir başka yenilik.
***
Akademisyenlerin günlük dille yazmaya çalışması her zaman zor. Fiziki bilimler, tıp, temel bilimler ve hele bilişim-bilgisayar mühendisliği gibi dallarda çalışanlar kendi aralarında kolayca anlaşır da “vatandaşa” kolay anlatamaz. Elbette bu beceriksizliği aşan dünyaca tanınmış fizikçiler, uzay bilimciler, matematikçiler gördük. Carl Sagan, Richard Feynman, Brian Cox v.b., iletişimin “sanat” olarak icra edildiği anglosakson ülkelerindendi. Ama kişilikleri ve karizmaları “televizyona uygun” olduğu için konularını “eğlenöğrence” (infotainment) formatında anlatma fırsatına sahiptiler. İngilizce çalışan dünya üniversitelerindeki onbinlerce hocanın araştırmalarını ise “halkın gündelik diline” çevirmeye gazeteciler aracılık yapıyor: 63 üniversitenin hergün katkı verdiği “Gelecekçilik” (Futurity) adlı bilimsel haber sitesine ve Avustralya’da 19 üniversitenin aynı amaçla kurduğu “Conversation” sitesine bir bakın.