Gazap Üzümleri: Tarımın sosyoekonomisini anlamak
Günümüzde çok popüler olan gıda konusunu, oynanan büyük oyunu ve küresel eliti iyi anlayabilmek için okunması gereken önemli bir eser, Gazap Üzümleri... Kitabın başlarında Hristiyanlık inancı üzerinden dine karşı söylemlerin yer aldığı çekincesini belirterek daha çok sosyal olaylara odaklanılması önerilir.
Gazap Üzümleri, bir John Steinbeck romanı. İlk kez 1939 yılında yayınlandı. Sanayileşmeyle birlikte Amerikalı küçük toprak sahiplerinin, tüccarlar ve bankalarca kandırılmasını, topraklarından atılmasını ve meyve-sebze bahçelerinde çalıştırılmak üzere binlerce işçinin Kaliforniya’ya göç etmesini konu alır.
Açlık konusu o kadar iyi betimlenmiştir ki kitabı her okuyan bunu derinden hisseder. Özellikle de tarım-sanayi ilişkisinin sosyoekonomisini iyi anlamak için okunması gereken bir kitap.
Vahşi kapitalizmi anlaması açısından her genç mutlaka sabırla okumalı. Toprakların köylülerden zorla alındığı, ancak bir kısmının işlenmediği, işlemeye kalkanların ise cezalandırıldığı yıllar… Bugünlerde Hollanda’da yaşanan durumu da anımsatıyor adeta…
Arz esnekliği düşük olan gıda ürünlerinin üretimini, dolayısıyla arzını kontrol ederek fiyatları yapay olarak yükselten ve aşırı karlar elde eden bir avuç gözü dönmüş insan. Açlıktan ve yoksulluktan eriyen büyük toplum kesimlerini görmezden gelme pahasına…
Şeytani piyasa oyunları
Arz-talep dengesinin, kapitali elinde tutan azınlığın lehine, yüksek fiyat oluşturmak için acımasızca kullanıldığı ve belki de insanlığın tarihte ilk defa şahit olduğu, şeytani piyasa oyunları…
1900’lerin ilk yarısını, dünya ekonomik buhranını, kapitalizmin doğuşunu, daha insani bir düzenin yıkılıp yerine sermayenin kutsandığı bir sistemin ikame edildiği bir dönem.
Bugün hepimizin çılgınca alkışladığı dijitalleşme ve teknolojik gelişmenin, yakın gelecekte nasıl etkiler bırakacağının ipuçlarını, o dönemin sanayi ve tarımında makineleşmesi ve bunun sonucunda göç ve yoksullukta görmek mümkün.
Acımasız bir sömürü düzeni olan kapitalizm bugün hâlâ birçok insan tarafından kutsanıyor, arkasındaki kan emicilerin algı çalışmaları ile herkese refah sağlayan bir ekonomik sistem olarak pazarlanıyor. John Perkins’in Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabında çok sayıda örneğini okuduğumuz, ülkeleri sefalete sürükleyen sinsi planların, o dönemdeki ilk başarılı uygulamalarını görebiliyorsunuz.
Zorlu göç hikayelerini gözler önüne seren bir çalışma
Tarımda makineleşme ile yoksullaşan üreticilerin, bankalarca nasıl borçlandırılıp arazilerine el konduğunu, işleyecek toprağı kalmayan insanların zorlu göç hikayelerini gözler önüne seren bir çalışma. Özgürlükler ülkesinde insanların nasıl köleleştiğini, bugünün benzer dijital kölelik uygulamaları ile karşılaştırarak anlamaya çalışmak ve artık büyük resmi görebilmek gerekiyor.
Bu sistemde, zenginliğiniz kadar özgürsünüz. Güçlünün zayıfı acımasızca ezdiği bir sistem. Özgürlükler ülkesinde, paranın gücüne sahip olanlar efendi, diğerleri ise birer köleden ibaret…
Tarımın sosyal ve ekonomik yapısının nasıl bozulduğunu ve ardından şehirlerdeki gecekondulaşma ve sanayide çalışan robotlaşmış, hissiz insan manzaralarıyla o yılları tekrar tekrar ibretle okumalı, dinlemeli, izlemeli ve düşünmeli her insan… Okuyamayan bugünün gençleri için seslendirilmiş sürümü ve John Ford’un yönetmeliğinde çekilmiş bir siyah/beyaz filmi de mevcut Gazap Üzümleri’nin.
Küresel sömürü düzeni
Özellikle ülkemizde artan gıda fiyatlarında, oligopol yapıdaki piyasanın aktörlerinin nasıl acımasızca birleşerek fiyat artışlarını körüklediklerini, fakiri daha fakir, zengini ise daha zengin hale getirdiklerini anlamak için Steinbeck’e kulak vermeli.
Yine o dönemde, büyük toprak sahiplerinin ucuz iş gücünü kullanarak bir deri bir kemik kalan insanlar üzerinden nasıl servetlerine servet kattıklarını anlamak için okumalı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, galip devletlerin Bretton Woods’da tüm dünyaya dayattıkları yeni küresel sistemi iyi anlamalı. Vietnam Savaşı ile ABD’nin para arzındaki kontrolsüz artış sonrası, ABD’nin altın standardını terk etmesi ve kendilerinin kurduğu Bretton Woods sisteminin çökmesi… Günümüzde dünyanın en borçlu, en fazla dış ticaret açığı veren ve en fazla tüketen ülke konumunu sürdürebilmesi, ABD’nin karşılıksız para basabilme imtiyazı sayesindedir.
Bugünün önemli küresel sorunları olarak öne çıkarılan, iklim değişimi, karbon emisyonu, yapay et vb. konularda, küresel elitlerin niyetleri iyi anlaşılmalı.
En fazla kişi başına karbondioksit tüketimi olan ülke ABD. En fazla kişi başına et tüketen ülke yine ABD. Hindistan’dan 27 kat, Türkiye’den ise dört kat daha yüksek bir et tüketimi söz konusu. Şimdi ise küresel ısınmanın suçlusu olarak ilan ettikleri büyükbaş hayvan sayısını azaltmak ve hiç bir ticari kaygı (!) olmadan yapay eti ikame etmek çabasındalar.
Tarım, öncelikle stratejik, sonra sosyal ve daha sonra ekonomik boyutu olan hayati bir alan. Gıda güvenliği ve gıda güvencesi, ülkelerin en büyük stratejik gücü. Bu konularda, dışardan gelen dayatmalara karşı ihtiyatlı olmalı. Daha etkili ve milli tarım politikaları için siyaset üstü bir ortak akıl geliştirilmeli.