Gaz, vites, fren
Şirket yönetimi araba sürmeye çok benzer. Direksiyon liderliktir. Doğru yönü tayin eder. Gaz büyüme amaçlı stratejiler ve operasyonlardır. Fren ise, iç kontrol, bütçe ve iç denetim gibi kurumsal sistemlerdir. Sizi hedefe giden yolda, kontrollü şekilde ve güvenle ilerlemenizi sağlar.
Vites ise doğru yol koşullarında sizin gaz veya fren tepkinize göre kendisini ayarlayan organizasyondur. Bir otomobilin hedefe zamanında ve güvenli şekilde oluşmasını sağlamak amacıyla birlikte hareket ederler. Bir de kokpit ve göstergeler vardır ki, bunlar size yolculuk ve araçla ilgili veriler, hatta bilgiler sağlar. Bunlar şirketinizin bilgi sistemleri ve raporlama mekanizmalarıdır.
Bazı pedallar eksik ise hedefe ulaşamazsınız!
Ülkemiz şirketlerinde, özellikle de KOBİ ölçeğindeki şirketlerde, bu üçlüden sadece gaz pedalı etkindir. Diğerleri ya yoktur ya da kullanılmaz. Bunu milletçe tez canlı, atılımcı ve riski seven yapımıza bağlıyorum. Yani iş kültürümüz hızlı koşma üzerine kurulu. Bunda sorun yok, elbette gaz pedalı aracı ileri iten, yön veren en önemli mekanizma. Ancak sorun diğer pedalların eksik olmasında. Tıpkı otomobil yolculuğunda olduğu gibi yol koşulları pek çok risk barındırmaktadır.
Örneğin trafik, yaşanabilecek kazalar, radar noktaları, aracınızın bozulması, benzinin bitmesi, hatalı yöne sapmak ve benzeri riskler sürüş esnasında karşılaşılabilecek durumlardır. İş dünyasında şirket yönetmek de riskler arasında ilerlemek demektir. Makro ekonomik gelişmeler, rekabetin şiddetlenmesi, yıkıcı teknolojilerin ortaya çıkması, sektörün küçülmesi, jeopolitik riskler, yasal uyum riskleri ve benzeri konular şirket yönetmeyi zorlaştırır.
İki durumda da sadece gaz pedalı ile ilerlemek ve diğer pedallardan faydalanmamak hedefe ulaşmanızı engeller. Çoğu şirketin, vites ve fren konusunda istekli ancak gereğini yerine getirmede yetersiz kaldığı bir gerçek. Gaz pedalı ile sağlanan büyüme, hele ki içinde bulunulan enflasyonist dönemde çok tatlı geliyor, vites ve fren mekanizmalarını gereksizmiş gibi gösteriyor. Oysa uzun vadede sürdürülebilir büyüme diğer iki pedaldan geçiyor.
Bu iki mekanizmayı tesis etmek önemli
Hedeflere ulaşmak ve sürdürülebilir bir büyüme için esnek, dayanıklı ve doğru oluşturulmuş bir organizasyon yapınız, bu yapıyla uyumlu iç kontrol, iç denetim, bütçe ve stratejik yönetim sistemleriniz olmalı.
Şirket sahipleri ve tepe yöneticilerinden bana sosyal medya üzerinden ulaşan mesajlarda genel olarak bu tür kurumsallaşma adımlarını atmakta zorlanan şirketlerin iki sebeple zorlandıklarını görüyorum. Birincisi nasıl yapılacağını bilememe, ikincisi ise işin maliyeti. Aslında yeterince araştırma yapılabilirse, doğru kaynaklara ve uzmanlara ulaşmak mümkün. Maliyet tarafı içinse genelde önerdiğim model, kurumsallaşma maliyetlerini, kısa vadede satış gelirlerini ve tahsilatı artıracak stratejiler ile dengelemek.
Ancak kafa yormak, emek vermek gerekiyor. İşte bu noktada “Bertan hocam yapacağız ama zaman bulamıyoruz” diyenler de var. İş analizi yaptığımız çok şirkette, esasen patron ve tepe yönetimin bu tür konulara kafa yormak yerine, çok fazla operasyonun içinde kaldıklarını görüyoruz. Her zaman dediğim gibi, “işin içinde değil, tepesinde kalın”. Bu arada işin gaz tarafını, yani büyüme, strateji, inovasyon gibi konuları da çok iyi yönetiyoruz sanmayalım, bunlarda dahi gelişme sağlanacak çok alan var.
Ancak dediğim gibi esas eksik diğer ikisinde. Bir de göstergeler yani kokpit kısmı var ki, burası da maalesef çok zayıf olduğumuz bir konu. Yönetim raporlaması ya da iş zekası diyebileceğimiz bu alanda doğru adımları atan şirketler, rekabet avantajı sağlar ve diğer üç mekanizmanın sağlıklı çalışmasını destekler. Bu konuda ayrı bir paylaşım yapacağım.