Gayrimenkul satış kazancı istisnasından yararlananlara tarhiyat
Değerli DÜNYA okurları, son yıllarda vergi incelemelerinde yararlanılan istisnalarla ilgili sorunlar yaşanıyor. İstisna şartlarının gerçekleşmediği ya da daha önce bir başka yazımda ifade ettiğim gibi peçeleme iddiaları ile istisnadan yararlanan şirketlerin deyim yerinde ise burnundan getiriliyor. Bu konunun güncel bir örneğini, mevcut gayrimenkullerini satıp, kazançlarının %75 i için istisna hükmünden yararlanmış olan şirketler yaşıyor.
Tarama yapılıyor
Önce sistemden ne kadar bahse konu istisnadan yararlanan şirket varsa listesi alınmış. Anladığımız kadarıyla, zamanaşımı içinde kalan yıllarda (2008-2012) gayrimenkul satış kazançları istisnasından yararlanmış şirketlerin listesi inceleme elemanlarına bölüştürülmüş. İnceleme elemanları tek tek bu şirketlerle görüşüp rapor tanzim ediyorlar.
En genel iddia: "Ana sözleşmende gayrimenkul alım satım ifadesi var."
Gayrimenkul ticareti ve kiralaması yapan şirketlerin bu amaçla ellerinde bulundurdukları kıymetler için istisnadan yararlanabilmeleri mümkün değil. İnceleme sırasında şirketlerin ana sözleşmesine bakıyorlar, ana sözleşmede faaliyet konusu bölümünde gayrimenkul alım, satım ve kiralamasına ilişkin ifadeler varsa, istisnadan yararlanamayacağınız ileri sürülüyor. Mevcut ana sözleşmelerin hemen hemen tamamındaki ifadeler (eğer olaya bu gözle bakılırsa) istisna kullanımı için engel olarak görülüyor.
Ana sözleşmeler
Değerli DÜNYA okurları, eski TTK'ya göre, ana sözleşmede yer almayan hususlarda şirket faaliyette bulunamaz, işlem yapamazdı. Bu nedenle de pratikte sorun yaşamamak için ana sözleşmeler "çerçi dükkânı" gibi hemen her şeyin sıralandığı komik metinlerdi. Bazı ufak ticaret şirketlerinin ana sözleşmelerinde, gözlerimle uzaya uydu gönderme, roket vb. gibi ne olur ne olmaz kabilinden konulmuş fantezi ifadeler dahi gördüm. Şimdi gerçek duruma bakılmadan, sadece ana sözleşmesinde gayrimenkul alıp, satabilir, kiralayabilir ifadeleri var diye tarhiyat yapmak yasaya aykırı.
VUK 3. 134
Değerli DÜNYA okurları, vergi incelemelerinde "gerçek durumun" tespitinin yapılmaya çalışılması yasa gereğidir. Oysa yukarıdaki ve benzeri durumlarda gerçek durum yerine farazi sonuçlara varılmaktadır. Vakti zamanında ofis veya fabrika binası (veya başka herhangi bir nedenle kullanmak için) alınmış gayrimenkulün, daha sonra bir iktisadi saikle satılıyor olması halinde, bu şirkete "sen gayrimenkul ticareti yapıyorsun, bu gayrimenkulü de onun için elinde bulunduruyordun, zaten ana sözleşmenin faaliyet konusu kısmı da bunu doğruluyor" demek, eski Cumhurbaşkanımızın deyimiyle "abesle iştigal" dir.
Bu istisna süs için mi kondu
Değerli DÜNYA okurları, kanun koyucunun yaptığı bir düzenlemenin pratikte uygulanamaz hale gelmesi kanun koyucunun değil, uygulayıcıların sorun yaratma becerisidir. Hiçbir kanun maddesi süs olsun diye düzenlenmez. Eski TTK'ya göre ana sözleşmenizde faaliyet konusu içinde yer almıyorsa gayrimenkul edinemeyeceksiniz, ister istemez faaliyet konusu içinde işletme ihtiyaçları için gayrimenkul edinimini de zikredeceksiniz, fiiliyatta da sadece işletme ihtiyaçları için (ofis, depo, fabrika vb) gayrimenkul almış, işlevi bitince vaya başka bir (yasaya uygun) iktisadi nedenle elden çıkarmış olacaksınız ve sizin istisnadan yararlanamayacağınız ileri sürülecek.
Kanun koyucu ile mücadele ediliyor
Aslında bence, bu tür durumlarda yürütme yasama ile mücadele ediyor, yasamanın iradesine karşı çıkıyor, kendi bildiğini okuyor görüntüsü çıkmaktadır.