Garanti belgeleri damga vergisine tabi midir?

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ [email protected]

Değerli DÜNYA okurları, vergi incelemelerinde gündeme gelen ve şu an yargı aşamasında olan bir konuyu sizlerle paylaşayım istiyorum.

Garanti belgesi düzenleme zorunluluğu nereden geliyor?

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 13. maddesinde, "İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir. Satıcı garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür. Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Tüketicinin malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan arızalar, iki ve üçüncü fıkra hükümleri kapsamı dışındadır. Bakanlık, hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları Enstitüsü'nün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir" hükmüne yer verilmiştir.

Neden tarhiyat yapılıyor?

Şirketlerin sattığı ürünler için düzenlediği garanti belgeleri ile malı tamir etmeyi ya da belli durumlarda değiştirmeyi tüketiciye taahhüt ettiği, bu sebeple garanti belgelerinin taahhütname niteliğinde olduğu, dolayısıyla 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun 1. maddesi ile kanuna ekli 1 sayılı tablonun "Akitlerle İlgili Kağıtlar" bölümü gereği maktu damga vergisine tabi olması gerektiğinden bahisle ikmalen vergi ziyaı cezalı damga vergisi tarhiyatları yapılmaktadır.

Garanti belgesi kanundaki anlamıyla taahhütname değildir

Taahhüt, bir gerçek kişiye veya tüzel kişiye karşı, sözleşmeli veya sözleşmesiz bir işin yapılmasının veya bir şeyin tesliminin yüklenilmesini ifade eder. Tek taraflı bildirim ile taahhütte bulunulabileceği gibi muhtelif akitlerde de karşılıklı taahhütler söz konusu olabilir. Bu bağlamda garanti belgesinin muhteviyatında da birden fazla taahhüt yer almaktadır. Taahhütnamede, muhteviyatında bir veya birden fazla taahhüdü barındırabilir. Ancak muhteviyatında taahhüt içeren her belge taahhütname değildir.

Garanti belgesi damga vergisi tabi değildir

Bir kağıdın damga vergisine tabi olabilmesi için temel şart, söz konusu kağıdın bir hususu ispat ve belli etmeye yaraması ve bu maksatla ibraz edilebilecek bir nitelik taşımasıdır. Garanti belgesi, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 13. maddesi gereği, satıcı, bayi veya acenteler tarafından, tüketiciye verilmek üzere düzenlenmesi zorunlu kılınan bir belgedir. Bu belgenin konusu garanti yükümlülüğüdür ve garanti yükümlülüğünün koşulları, sınırları kanun ile belirlenmiştir. Dolayısıyla garanti, yükümlülüğüne ilişkin bir hususun ispatı ve belli edilmesi için garanti belgesinin mevcudiyeti gerekmez. Bu nedenle garanti belgesi, Damga Vergisi Kanunu'na ekli 1 sayılı tabloda yer aldığı manada "taahhütname" niteliğinde değildir.

Bu nedenlerle, garanti belgesinin, taahhütname niteliğinde olduğu ve bu sebeple damga vergisine tabi olması gerektiği saiki ile ikmalen yapılan cezalı tarhiyatlar hukuka uygun değildir.

Nitekim vergi mahkemeleri de bu gerekçelerle yapılan tarhiyatları ortadan kaldırmaktadır.

Günün sözü:

"Vergi hukukunda özün önceliği esası vardır. Bu öz belirlenirken de olayların gerçek mahiyetine bakılır. Ancak tüm hukuki konularda olduğu gibi neyin "gerçek" olduğu kişiye göre değişmektedir."

Dağıtılan kâr beş senede alınmazsa devlete intikal ediyor

Kanun no: 2308

Şirketlerin müruru zamana uğrayan kupon tahvilat ve hisse senedi bedellerinin Hazine'ye intikali hakkında kanun

Kabul tarihi:

Resmi Gazete ile neşir ve ilanı: 26 Haziran 1933 - Sayı:2437

3.t.Düstur, c.14 - s.1597

MADDE 1- Anonim ve limitet şirketleriyle sermayesi eshama ayrılmış komandit şirketlerinin komanditerlere ait hisse senetlerinin ve tahvillerinin kanuni mazeret bulunmaksızın beş senelik müruruzamana uğrayan faiz, temettü ve ikramiye gibi menfaatleriyle bu şirketlerin hisse senetleri ve tahvillerinden bedele inkılap etmiş olanlarının on senelik müruruzamana uğrayan bedelleri devlete intikal eder.

Bu şirketler bahsolunan menfaat ve bedelleri müruruzaman müddetlerinin bitmesinden itibaren üç ay içinde mahalli "malsandığına" vermeye mecburdurlar.

Nizamnamelerinde müruruzaman müddeti tasrih edilip de Ticaret Kanunu mucibince hükümetçe tasdik edilmiş olan şirketler için tayin olunmuş müddetler müruruzamana esas tutulur.

MADDE 2- Birinci madde hükmüne riayet etmeyen şirketler vermeye mecbur oldukları parayı üç misli tazminatla birlikte ödemeye mahkum edilirler.

MADDE 3- Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.

MADDE 4- Bu kanunun hükümlerini icraya adliye ve Maliye vekilleri memurdur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar