GAP'ın umudu işsizler!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

ANKARA'DAN / Taylan ERTEN Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) geçmişi 1970'li yıllara kadar uzanır. Keban Barajı (1974), Karakaya Barajı (1987), GAP tarihinin ilk temel taşları. Atatürk Barajı ise GAP'ın doğuşunu simgeler (1992). Güneydoğu Anadolu'nun "bütünleşik bölgesel kalkınma" projesi olarak GAP, 1989 yılında hazırlanan "master plana" göre 2005 yılında tamamlanmış olacaktı: Enerji ayağında ayağında 22 baraj, 19 hidroelektrik santralı. Bu, yılda toplam 27 milyar kilovatsaat elektrik, 1.7 milyon hektar sulama demekti. "Master plan" hedefleri tutmadı. 2002 yılında projenin tümüyle bitiş tarihi 2010'a uzatıldı. Toplam 32 milyar dolarlık yatırım planlanmıştı. 17 milyar dolarda kaldı. Şimdi de AKP Hükümeti'nin planı tutarsa GAP 8 milyar YTL, (yaklaşık 6.1 milyar dolar) ilave harcamayla 5 yıl sonra tamamlanacak. Bugün durum şu: Toplamda kabaca 17 milyar dolarlık harcama, yüzde 54 gerçekleşme. Nispi başarı enerjide: Hedeflere yüzde 70 oranında varıldı. Sulama ise tam bir fiyasko. 1.7 milyon hektar hedefe karşılık 230 bin hektar, yüzde 13 gerçekleşme. Sulanabilen alanlarda da "taban suyu" ve "tuzlanmadan" kaynaklanan ağır tahribat. Biraz daha "vurucu" yazalım: 1.7 milyon hektar yerine 230 bin hektar, GAP'ın sulama-tarım ayağında büyük fiyasko. Ama, sulanan alanların "sulanarak kurutulması" daha büyük bir fiyasko. Özellikle Harran Ovası bu tahribatın tehdidi altında. Altyapı yatırımlarında da GAP'ı bütünüyle olumsuz etkileyen büyük gecikmeler söz konusu. Hükümetin, bir kısmı belki kaçınılmaz ama çoğu siyasi ihmal, ekonomik krizler, kaynak sorunları, bürokratik ağırdan almalar gibi nedenlerle haddinden fazla geciken GAP'ı 5 yıl sonra da olsa bitirecek bir "siyasi niyeti" ortaya koyması olumlu. Fakat, bulduğu finansman modeli adetâ "Zihni Sinir" imzasını taşıyor! Sosyal güvenlik budanırken... Devletin anayasal sosyal güvenlik yükümlülüğünü yerli yabancı tüm akıl hocalarıyla birlikte bıktırıcı bir "koro halinde "Türkiye'yi batıran kara delik" olarak ilân edenler öyle bir "reform" yaptılar ki, evlere şenlik! Yasanın toplamından "sosyal güvensizlik" çıktı. Emeğin temel hakları budandı. "Kara deliğin" tüm sorumluluğu emekçi kesimlerin sırtına vuruldu. Şimdi, sıra işsizlerin "sosyal güvenliğine" geldi. Öyle bir geldi ki, 30 yıldır tamamlanamayan GAP'ın finansmanı İşsizlik Sigortası Fonu'nun (İSF) sırtından çıkacak. Bitmedi: Bugün gizlisi saklısı açığıyla çalışma çağındaki her 100 kişiden 20'sinin işsiz gezindiği bu ülkede "işsizler sınıfı" GAP'ın yanı sıra bir de gençlerin ve kadınların istihdamını teşvik edecek! Bu mantığı tartmanın imkânı yok. Ne o dillerden düşürülmeyen mali disipline, ne de yasayla sadece "işsizler" için kurulmuş fonun amacına uyuyor. İSF adı üstünde "işsizlik fonu". İş bulamayanın, işinden kovulanın "kısa süreli" desteği. Yasasında, "işsizler istihdama da katkıda bulunur" diye bir madde yok! "İstihdam" ise işçinin kıdem tazminatına, asgari ücretine, sağlık harcamalarına; yani asgari temel yaşam haklarına "kara delik" aşağılamasıyla göz dikenlerin çözmesi gereken bambaşka bir mesele. Öyle, işsizin fonuyla altından kalkılacak bir iş değil. Yıllardır "kıdem tazminatları yüksek, vergi-prim yükü ağır, sosyal güvenlik Türkiye'yi batırıyor. Bunlar olmasa bakın ne harikalar yaratırız"dan başka "türkü" bilmeyenler bakalım İSF'nin amaç dışı kullanılmasıyla yaratılacak gerçek "kara deliğe" ne diyecekler?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013