G20'nin dünya ticaretine ilişkin mesajları
Geçtiğimiz hafta ülkenin gündeminde, G20 toplantısına katılan Cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı Trump ile görüşmesi geniş yer aldı. Hafta boyu yorumlarda veya analizlerde adeta bu iki lider arasında Rusya’dan satın alınan bu ay içerisinde Türkiye’ye gelecek olan S400 füzelerinin sonuçları tartışıldı.
Oysa G20 zirvesinin dünya gündemine oturan kısmı çok farklı oldu.
Aslında hepimiz biliyoruz ki G20 toplantıları, dünyanın en büyük 20 ekonomisinin devlet ve hükümet başkanlarının dünyayı ilgilendiren konuları görüşmek üzere gerçekleştirdikleri platformdur.
Bu platform, daha resmiyetten uzak ve özellikle de ikili görüşmelere ve gündem oluşturmaya uygun bir yapıdır. Önceki yıl Türkiye’de, geçen yıl Arjantin’de, bu yıl Japonya’da ve gelecek yıl da Suudi Arabistan’da yapılacak olan toplantılar serisidir.
Bu toplantıların öncesinde de Maliye Bakanları ile Merkez Bankası Başkanlarının ve Ticaret Bakanlarının toplantıları yapılır. Zirve öncesi gündem konuları ve çerçevesi bu toplantılarda şekillenir.
Nitekim Japonya’da da benzeri oldu. Yaklaşık 2-3 hafta önce Maliye Bakanları ile Merkez Bankası Başkanlarının toplantısı Fukuoka’da, bir hafta sonra da Ticaret Bakanları toplantısı Tsukuba’da gerçekleştirildi. Bu toplantılarda öne çıkan konular doğal olarak Zirve’ye de taşındı.
Peki G20 Zirvesi dünya ticaretine ilişkin olarak nasıl bir mesaj verdi?...
Soru çok önemli!... Çünkü son iki yıldan beri Çin ile ABD arasında devam eden Ticaret Savaşları söz konusu. ABD’nin başlattığı bu savaş ile ülkeler karşılıklı olarak birbirlerinin mallarına gümrük vergilerini koymaya devam ediyorlar. Arada bir de barışmış gibi fotoğrafları dünyaya yansıtıyorlar.
Gelelim işin ticaret ve ekonomi bölümüne…
G20 sonunda yayımlanan sonuç bildirgesi 43 maddeden ibaret. Söylenenleri şöyle özetlemek mümkün.
• Küresel ekonomik büyümenin düşüş seyrine dikkat çekildi.
• Bunda ticari ve jeopolitik gerilimlerin riskinin etkili olduğu ifade edildi..
• Sonuç bildirgesinde ticaret savaşları ifadesine yer verilmedi. Yani negatif ve savunmacı bir ifade kullanılmadı. Bu çok önemli bir husustu.
• Aynı şekilde bildiride korumacılık ifadesi de yer almadı. Yani bu ifadeye yer verilmemekte olumlu ve ılımlı hava mesajı verilmek istendi.
• Bu iki ifade yerine serbest ve adil küresel ticaret ifadeleri kullanıldı.
• Dünyadaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak e-ticaret, akıllı zeka, nesnelerin interneti alanındaki gelişmelere uygun olarak daha fazla çalışmak gerektiğinin altı çizildi.
• Bu arada özgür, adil, ayrımcı olmayan, şeffaf, öngörülebilir, istikrarlı bir ticaret ve yatırım ortamı oluşturmanın önemine vurgu yapıldı.
• Pazarları açık tutmanın gereği dile getirildi. Yani kapanmak yerine ticarette açık pazar anlayışını devam ettirmek gerektiği belirtildi.
• Erdemli bir büyüme ve bireyin potansiyelini kullanan bir toplum oluşturma konusunun önemine değinildi.
• 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Vizyonu’na sahip çıkılacağı ifade edildi.
• Bu arada özellikle Dünya Ticaret Örgütü DTÖ’nün gerekli reformlarını destekleme konusundaki anlayış birliğine vurgu yapıldı.
Nitekim Zirve’nin kapanış oturumunda konuşan DTÖ Genel Müdürü Roberto Azevedo:
- Dış ticaretin önemli bir büyüme, iş yaratma ve kalkınmaya yönelik rolü olduğunu ve bunun dengeli ve güçlü bir ticaret ve yatırım ortamı oluşturduğunu ifade etti.
- Liderlerin WTO'nun önemini yeniden vurguladı.
- WTO'nun fonksiyonlarını daha güçlü kılabilmek için zorunlu reformların önemini belirtti.
- Özellikle WTO'da müzakere ve karar sisteminin tüm üye ülkeler tarafından kabul edilebilir kurallar çerçevesinde benimsenmesinin kritik önemini ifade etti.
- Liderleri, WTO'nun önümüzdeki 12. Bakanlar Konferansı'na kadar yapıcı ve sonuç alıcı çalışmalar yapmaya çağırdı.
- Çalışmaları karşılaştırmak ve WTO üyelerinin her şeyi başarabileceğini ortaya koymak adına ortak çaba sarf edilmesini istedi.
Sözün özü; G20 Zirvesi, dünya ticaretini geliştirmenin gereğini ortaya koyması ve bunun için işlem adımlarını ve eylem konularını belirlemiş olması bakımında büyük önem ve bir o kadar da umut taşıyor.