G-20'nin ardından askıda kalan üç soru
Dünya GSMH'sinin yüzde 85'ini temsil eden 20 ülkenin liderlerini bir araya getiren G-20 Zirvesi kapitalizmin reformuna yönelik sürecin sonu değil, başı olarak kabul ediliyor. Zirvesinin başarılı geçmesi dünya genelinde umutların da yeşermesine neden oldu. Zirvenin, finans sistemindeki işleyiş bozukluklarını derinden değiştirmek için önemli bir adım olacağı da kesin. Finans sektörünün regülasyonu, ekonominin desteklenmesi ve fakir ülkelerin desteklenmesi gibi konularda birlik sağlayan liderlerin, hemen harekete geçmeleri gerekiyor. Finans sistemine yönelik reformların yanı sıra IMF, Dünya Bankası ve geleceğin Finansal İstikrar Konseyi gibi uluslararası organizasyonlara yönelik reformların önümüzdeki 18 ay içinde somutlaşması gerekiyor. Uzmanlara göre kısa vadede üç soru gündeme geliyor.
Bunlardan birincisi, OECD listesinde yer alan vergi cennetlerinin ne olacağı. Uzmanlara göre vergi cennetleri ile mücadeledeki en önemli unsur, büyük güçlerin bu konudaki yaklaşımları olacak.
İkinci soru küresel ekonomiye enjekte edilmesine karar verilen 1.1 trilyon doların nereden ve ne kadar zaman içinde bulunacağı? Öncelikle kaynakları üç katına çıkacak IMF'ye bu süreçte büyük bir rol düşeceği kesin. BM Kalkınma Programı yöneticisi Ad Melkert ise "Kimin hangi önlemlerden ne şekilde yararlanabileceği belli değil, fakat fakir ve zenginler arasındaki uçurumun azaltılması gerekiyor" diyor.
Üçüncü soru ise yeni bir krize yol açmamak için bankalara nasıl bir düzenleme getirileceği. Washington merkezli Petersen Enstitüsü araştırmacılarından Moris Goldstein, finans kurumlarını denetleyecek Finansan İstikrar Konseyi'nin çok iyi bir karar olduğunu söylüyor. Haziran ayı sonundan itibaren uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren 35 büyük finans grubu denetim altına girecek.
Peki, toplantıda hangi konularda ilerleme sağlandı, hangi konularda somut bir adım atılamadı? Uzmanlara göre, G-20'nin 20 başlığı vardı. Bu 20 başlıktan 10 tanesinde başarı sağlanırken, diğer 10 tanesi başarısız oldu.
İlerleme kaydedilen konular
1. 30'lu yılların korumacılık politikalarının uygulanmaması gerektiğine yönelik ortak bir karar sağlandı
2. IMF başta olmak üzere uluslararası organizasyonlara daha fazla rol ve önem verilmesi üzerinde anlaşma sağlandı.
3. Gelişmekte olan ülkelerin uluslar arası organizasyonlardaki söz haklarının ve ağırlıklarının yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgulandı.
4. Küresel ekonominin toparlanması ve krizle mücadele için 1 trilyon dolarlık paket üzerinde anlaşma sağlandı.
5. Finans sektörüne yönelik düzenlemelerin geliştirilmesi yönünde ortak bir karara varıldı.
6. Kontrol mekanizmalarına yönelik reform ihtiyacı vurgulandı.
7. Muhasebe ilkelerinin esnekleşmesine karar verildi.
8. Vergi cennetlerine yönelik kontrollerin artırılması için anlaşma sağlandı.
9. Önümüzdeki on sene için ekonomik büyümenin sürdürülebilirlik kavramı üzerine inşa edilmesi yönünde ortak irade sağlandı.
10. G-20 zirvesinde elde edilen en önemli gelişme ise ekonominin küreselleşmesi karşısında global yönetim politikasının belirlenmesi oldu. Sınırsız ve düzenlemelerden yoksun bir ekonominin üstesinden gelmek için uluslararası siyasi gücün varlığına duyulan ihtiyaç ortaya kondu. Dolayısıyla, ulus-devletler bundan sonra tek başlarına hareket edemeyecekler ve yatırımcıları etkilemek için sert bir rekabet içine girip kendi kendilerini yok edemeyecekler.
Somut adım atılamayan konular
1. Krizin temelinde yatan konular gündeme getirilmedi
2. Gelir paylaşımında yaşanan dengesizlikler, ve batı devletlerinde halkın aşırı borçlanması sorununa çözüm üretilemedi.
3. Her ne kadar vergi cennetlerinin hangi ülkeler olduğu gündeme getirilmiş olsa da, bu ülkeler vergi dampinginin sadece gizli yüzünü temsil ediyorlar. Bu alanda asıl söz sahibi olan büyük güçler gündeme getirilmedi.
4. Ülkeler arasında gereksiz ve yıkıcı rekabeti önleme için, farklı ülkelerdeki şirketler ve çalışanlar arasında bir vergi uyumuna gidilecek olması engellenemez gibi görünüyor.
5. Büyük makroekonomik dengesizlikler ciddi anlamda tartışılmadı. ABD'deki aşırı tüketim, Çinlilerin aşırı tasarrufları, batılı ülkelerde izlenen bütçe açıkları ve yapısal ticaret açıkları gündeme getirilmedi.
6. Doların küresel ekonomideki yeri derinlemesine tartışılmadı.
7. Döviz kuru politikaları da tartışma maddeleri arasında yer almadı.
8. Parasal dengesizliklerde ve makro ekonomik göstergelerde merkez bankalarının oynadığı rol de G-20 liderlerinin gündemine girmedi. Tüketicilerin aşırı borçlanmaları, batılı devletlerin yapısal borçlanmaları, büyük güçler arasında izlenen vergi dampingleri, para politikalarının önemi ve doların küresel ekonomideki yeri tartışılmadan, bundan sonra yaşanabilecek daha ciddi krizleri engellemek zor görünüyor.
9. Uzmanların dikkat çektiği bir diğer konu ise çevre unsurunun ekonomilerin büyümesinde ve 21. yüzyıl kapitalizminde temel öneme sahip olması gerektiği. Oysa çevre unsuru G-20'nin final bildirisinde sadece birkaç cümlede yer aldı.
10. Yaşadığımız kriz, emlak ve diğer hisselere yönelik türev ürünlerin bu derece aşırı boyutlara ulaşmış olması dikkate alındığında, 'spekülasyon' kavramının mevcut ekonomik modeldeki yerinin yeniden tartışılması gerekirdi. Keynes'in 1936 yılında söylemiş olduğu gibi, "Finans piyasalarının organizasyonu geliştikçe, spekülasyonların ön plana çıkma riski de büyüyecek."