Futbolun üretildiği yer olarak stadlar
Geçen hafta Galatasaray'ın Seyrantepe'deki Türk Telekom Arena Statdı'na ilişkin tüm basında önemli haberler çıktı. Stad hakkında önemli bilgilere ulaştık bu vesileyle. Turkishtime Dergisi'de "Bir Stadın Ekonomisi" başlıklı bir magazin haber yaptı. Bir stadın ekonomiye ne gibi etkiler sağladığını irdelemeye çalıştı.
Biz de bu hafta stadların sosyal ve ekonomik tarihsel gelişimleri ve bu gelişimin futbola olan etkileri üzerinde durmaya çalışacağız. Ama öncelikle izninizle tarihsel ve sosyolojik gelişimi kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.
3F'nin en önemlisi futbol
Portekiz Coimbra Üniversitesi'nde ekonomi profesörüyken 1928'te Maliye Bakanlığı'na atanan ve daha sonra da kırk yıl boyunca ülkeyi dikta rejimiyle yöneten Antonio Salazar, iktidarda kaldığı 40 yıl boyunca 3F formülü ile yani futbol, fiesta ve fado (eğlence ve şenlik) ile ülkesini yönettiğini açıklamıştı.
Futbolun kitleleri yönlendirmedeki en etkin araçlardan birisi olduğunu sadece Salazar görmemişti. İspanyol diktatör Franco'da futbolun kitleleri yönlendirmede üstün gücüne inanan politikacılardan birisiydi.
1939'da Demokratik cumhuriyetin yıkılmasıyla sonuçlanan ve üç yıl süren İspanya İç Savaşı 'nda milliyetçi güçlere önderlik eden İspanyol General Francisco Franco, iç savaşın ardından tam 36 yıl boyunca, hastalanıp 1975 yılında ölünceye kadar ülkeyi diktatörlükle yönetmişti.
Daha büyük stad, daha büyük "uyku tulumu"
Franco, Salazar'a göre bir adım daha öndeydi, çünkü Franco'ya göre bütün stadyumlar birer "uyku tulumuydu" ve bu "uyku tulumları" ne kadar büyük olursa, içine o kadar çok insan atmak mümkün olabilecekti. O nedenle derhal büyük stadlar yapılmasını emretti ve 27 Ekim 1944'te, Banco Mercantil e Industrial'e talimat vererek, 80 bin kişilik Santiago Bernabeu <http://www.stadiumguide.com/bernabeu.htm> Stadı'nın inşaatını başlattı. 75.145 kişilik yapılan bu stad tam üç yıl sonra bitirildi ve Real Madrid, Belenenses takımıyla açılış maçını oynadı. Franco'ya bu yetmiş beş bin kişilik uyku tulumu daha sonra yetmemiş olacak ki, stadın kapasitesi 1954 yılında 125.000 kişiye çıkartıldı.
Kısacası futbolu kitle yönlendirim araçlarından birisi olarak gören anlayış için stadlar birer "uyku tulumu" olarak kırklı ellili yılarda uzun süre hizmet verdi. Futbol siyasetin emrinde kitlelerin apolitik konumda kalmalarını sağlamaya ne yazık ki uzunca bir süre devam etti.
Futbolun ve stadların alın yazısı değişiyor!
Futbolun ve dolayısıyla stadların alın yazısı daha sonra değişmeye başlayacaktı. Nitekim, 1954'te UEFA'nın kurulmasıyla futbolun çehresi ve konsepti değişmeye başladı. Futbol artık siyasetin güdümünde bir kitle yönlendirim aracı olmaktan daha çok, insanların keyif aldığı ve zamanla bir show business'e dönüşecek ve etrafında yüz milyarlarca dolar gelir yaratacak bir ekonomi, bir endüstriye çevrilecekti. Sonuçta da öyle oldu. Gerçekten de 1990'lı yılların başından itibaren digital yayın platformlarının giderek yaygınlaşıp gelişmesi, futbolun eş zamanlı ve canlı olarak dünyanın her tarafına ulaşmasına olanak sağladı. Bu platformlar sayesinde izleyen sayısı arttı. İzleyen sayısı arttıkça, futbolun pazarlama ve satış gücü de kendiliğinden ortaya çıkmaya başladı. Bu süreçte futbol artık diğer ürünleri pazarlayan bir ürün konumuna geldi ve çok ciddi parasal katmadeğerler yarattı.
Futbolun 1990'lı yılların başından itibaren endüstriyel bir karaktere bürünmesi ve milyarlarca dolarlık bir ekonomiye dönüşmesi, tüm gözlerin zaman içinde futbolun üretim yerleri olarak stadların üzerine çevrilmesine neden oldu. İşte futbolun endüstriyel dönüşüm süreci içinde stadlar 365 gün yaşayan ve futbol dışı etkinlikler dahil olmak üzere önemli parasal gelir yaratan yapılara dönüştü. Artık, futbol taraftarınında bir "tüketici taraftara" dönüşmesi, kulüplerin stadların koltuk başına katmadeğerini artıracak yeni bir konfor yapılanmasına gitmelerine neden oldu. İşte bu şekilde futbolun parasal gelirleri içinde önemli bir yer tutacak olan maç günü gelirleri kalemi de, toplam gelirler içindeki payını hızlıca artırmaya başladı. Her ne kadar bu pay artsa da, koltuk kapasitesinin sabit olması kulüpleri bu konularda daha da yaratıcı olmaya zorladı. Futbol kulüpleri bu anlamda stadları daha çok işlevli ve parasal getiriyi artıracak şekilde tasarımlamaya başladılar ve bunun en ileri örneklerini yazımızın ilerleyen kısımlarında da görebileceğiniz üzere kulupler bu süreçte milyar dolara ulaşan stad maliyetlerine katlanmaktan kaçınmadılar.
Avrupa'da stad mülkiyetinin büyük bir kısmı mahalli idare ve kamuda!
UEFA'nın yapmış olduğu araştırmaya göre Avrupa'daki 608 stadın yaklaşık %65'i o stadın bulunduğu lokasyondaki mahalli otoritenin ya da kamu kuruluşlarının mülkiyetinde yer alıyor. Kalan %35'lik kısımda ise Avrupalı profesyonel futbol kulüplerinin sahip olduğu stadları görüyoruz.
Ülkemizde de bilindiği üzere yasal gerekçelerden dolayı kulüplerin kendi mülkiyetlerinde stad bulunamıyor. Tüm stadların mülkiyeti Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü mülkiyetinde bulunuyor. Kulüpler sadece 49'ar yıllığına bu stadların kullanım haklarını alıyorlar ve yıllık kira ödemesi yapıyorlar.
Avrupa'nın en geniş kapasiteli stadları
Aşağıdaki tablo ile size Avrupa'nın en geniş koltuk kapasitesine sahip stadlarını vermiş olacağız.
Aslında kapasite olarak dünyanın en geniş kapasitesine sahip stat Brezilya'da Rio de Janeiro'daki 220 bin kişilik Maracana Stadı. Ancak 1950'de yapılan bu stadın bugünkü haliyle modern statların çok gerisinde kalması, onu elit stadlar sınıfından çok uzaklaştırmış. Brezilya'nın 1950 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hak kazanmasının ardından turnuva için yeni bir stadyum yapılmasına karar verilmesi üzerine temeli 2 Ağustos 1948'de atılıp 16 Haziran 1950'de tamamlanan Maracana Stadı aslında bugün "yaşayan ölü" stadlardan birisi…
220 bin kişilik Maracana Stadı
Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere Avrupa'nın en yüksek kapasitesine sahip 25 elit stadının başında Barcelona'nın 98.800 kişilik Camp Nou stadı geliyor. Camp Nou'yu 85.700 kişilik koltuk kapasitesiyle Milan ve Inter'in ortaklaşa kullandıkları San Siro izliyor. Üçüncü sırada yer alan elit stat ise 83.200 kişilik koltuk kapasitesiyle Ukrayna Kiev'de bulunan ve zaman zaman Dinamo Kiev'in maçlarını oynadığı, eski adı V.I. Lenin Stadı olan Olimpiyskiy Stadion, yani Olimpiyat Stadı. <http://www.stadiumguide.com/olimpiyskiy.htm>
Avrupa'da en yüksek kapasiteye sahip elit stadlar Koltuk kapasitesi
1 Camp Nou 98.800
2 San Siro 85.700
3 Olimpiyskiy Stadion 83.200
4 Westfalenstadion 82.700
5 Croke Park Stadium 82.500
6 Stadio Olimpico 82.000
7 Atatürk Olimpiyat Stadı 80.600
8 Luzhniki 80.600
9 Estadio Santiago Bernabeu 80.000
10 S.M. Kirov 80.000
11 Stade de France 80.000
12 Boris Paichadze National Stadium 78.000
13 Twickenham 75.000
14 Millennium Stadium 74.500
15 Olympiastadion Berlin 74.200
16 Stadio San Paolo 72.800
17 Old Trafford 72.500
18 OAKA Spyros Louis 72.000
19 Hrazdan Stadion 70.000
20 Allianz Arena 69.900
21 Delle Alpi 69.000
22 Puskas Ferenc Stadion 69.000
23 Murrayfield 67.500
24 Estadio da Luz 65.000
25 Veltins Arena 62.000
Yukarıdaki tabloda yer alan en yüksek kapasiteye sahip 25 stadın en düşük kapasitelisi olanı 62.600 kişilik koltuk sayısıyla Veltins Arena. Bu stad Almanya'nın Gelsenkirchen şehrinde bulunan ve FC Schalke 04'ün Bundesliga maçlarını yaptığı stadyumdur.
Bu stadyum üzerinde biraz durmak gerekiyor. Zira Galatasaray'ın Türk Telekom Arena Stadı'nın da esin kaynağını oluşturan bu stad Avrupa'nın en çağdaş stadlarından birisidir.
Veltins-Arena
2001 yılında açılan ve yaklaşık 192 milyon euroya mal olmuş bulunan Avrupa 'nın en çağdaş stadyumlarından birisi olan Veltins Arena, ilk açıldığı dönemde Arena AufSchalke olarak adlandırıldıysa da 2005 yılı içinde stadyumun isim hakları Alman bira markası Veltins'e satılarak bu ismi aldı. Toplam kapasitesi lig maçlarında 61.481 iken, uluslararası maçlarda yalnızca koltuklu seyirciye izin verildiği için 53.994'e düşüyor.
Hareketli, özel bir çatı sistemine sahip stadyumda hava koşullarına göre üst tarafı tamamen kapatılabiliyor. 30 dakikada açılıp kapanabilen, 560 ton ağırlığında yarı saydam teflon kaplı fiberglas dokuma kayar bir çatıya sahiptir. Bu şekilde futbol mücadelesi dışında pek çok organizasyona ev sahipliği yapabiliyor. Ayrıca saha zemini 4 saat içinde kızak sistemiyle dışarıya çıkarılabiliyor. Bu şekilde saha zeminin tamamının güneş ışığı ve rüzgardan faydalanması sağlanırken, içeride düzenlenecek konser gibi organizasyonlarda zeminin zarar görmesi önleniyor.
Avrupa liglerinde seyirci durumu
Avrupa'da modern stadlarda son on yılda ilginç bir gelişim yaşanmaya başladı. Otuzlu kırklı yıllardan kalma anlayış ve algıyla artık çok büyük stadlar inşa edilmiyor. Bunun belli başlı nedenleri bulunuyor.
Bunlardan ilki, bu stadları her zaman doldurmak mümkün olmuyor. Dolmayan stadlarda bir yandan ambians sorunu gündeme gelirken, bu stadların bakım ve onarım giderleri çok yüksek meblağlara ulaşıyor.
İkincisi, stadlar artık sadece futbol oyunu için tasarlanıyor. Atletizm stadları futbol stadlarından ayrılıyor. Futbol seyircisi sahaya daha yakın olmak istiyor.
Bu nedenlerden dolayı artık günümüzde stadlar daha kompakt ve ortalama 40 ile 50 bin koltuk kapasiteli olarak inşa ediliyor. UEFA'nın elit stadları arasına girebilmek için minimum 52 bin kişilik stat şartı bulunuyor.
Bu bağlamda günümüzde stadlar daha çok koltuk kapasitesinden ziyade, koltuk başına daha fazla katma değer yaratabilecek konfor konsepti ile tasarımlanıyor ve inşa ediliyor. Bu, günümüz endüstriyel futbolu için geçer bir uygulama olarak kendisini uygulamada somutluyor.
Avrupalı liglerde ortalama seyirci sayısı aşağıdaki tablodan görülebilir. Buna göre en fazla ortalama seyirciye sahip lig olarak Alman Bundesliga'yı görüyoruz. Bundesliga'da ortalama seyirci sayısı 42.565 iken, en yakın izleyicisi konumundaki İngiliz Premier Lig'de ortalama seyircisi sayısı 35.630 civarında. İlk beş sırayı Beş büyük lig kendi aralarında paylaşıyor. Ancak tablodan da görülebileceği üzere Türkiye Süper Ligi de 14.058 ortalama seyirci sayısıyla sekizinci sırada kendisine yer bulmuş durumda.
2008/09 Sezonu itibariyle Avrupa liglerinde ortalama seyirci sayıları
Ortalama
Ülke seyirci sayısı
1 Almanya 42.565
2 İngiltere 35.630
3 İspanya 28.726
4 italya 25.045
5 Fransa 21.049
6 Hollanda 19.789
7 İskoçya 15.545
8 Türkiye 14.058
9 Rusya 13.334
10 Belçika 11.039
Stadların ekonomileri ciddi bir etki yaratıyor!
Son 2010 Dünya Kupası ve daha önceki yıllarda düzenlenen büyük futbol organizasyonlarına bakıldığında bu turnuvaların oynanacağı stadların yapımı gerçekten etrafına çok önemli pozitif dışsallıklar yaratıyor. Yani bir yandan bu statların inşası çok önemli bir bütçe harcaması gerektirirken, diğer yandan başta istihdam olmak üzere, kentleşme ve alt yapı, ulaşım projeleri gibi çoğu önemli konuda gelişimler ve yatırımlara neden oluyor.
Sadece 2010 Dünya Kupası nedeniyle stat inşaatına harcanan para 3.5 milyar dolara ulaşıyor. Yine 2002 Kore ve Japonya'da düzenlenen Dünya Kupası için yapılan statlara harcanan para 5 milyar dolara yaklaşmıştı.
Eğer 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası organizasyonunu Fransa yerine biz alabilseydik, yapacağımız ve renove edeceğimiz sekiz stada toplam 1 milyar euronun üzerinde bütçe ayıracaktık.
Galatasaray'ın Seyrantepe'deki Stadı etrafında yeni projelerin de oluşmasına neden olabilecek. Turkishtime Dergisi'ne göre, Galatasaray'ın Arenası Seyrantepe'de yaklaşık 2 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğü de harekete geçirecek. Kentin ve bölgenin sosyal hayatında yaratacağı canlılık da cabası.
Bu kapsamda Avrupa ve dünyanın en elit stadlarının maliyetlerine kısaca bir göz atmakta yarar var.
Avrupa ve dünyanın en yüksek maliyetli elit statları
Avrupa ve Dünya'nın en yüksek maliyetine sahip elit stadları sıralamasının başını 1.5 milyar dolarlık maliyeti ve doksan bin kişilik kapasitesiyle Wembley çekiyor. Wembley Stadında koltuk başına maliyet 16 bin dolara geliyor. Bir stat için inanılmaz maliyeti ifade ediyor bu tutar. Ancak bu kadar pahalı olan bu stat sadece İngiliz milli takımın maçlarına ve FA Cup finallerine ev sahipliği yapıyor. Bu statlara ilişkin bilgiler aşağıda yer alıyor.
1. Wembley Stadı
Maliyet: 1.5 milyar dolar
Açılış tarihi: 9 Mart 2007
Kapasite: 90.000 koltuk
Sahibi: English Football Federation
Etkinlikler: İngiliz Milli takım maçları, FA Cup yarı final ve final maçları, Rugby, Amerikan futbol maçları, Olimpiyatlar, konserler,
2. Olympic Stadium
Maliyeti: 1.4 milyar dolar
Bulunduğu Yer: Montreal (Canada)
Açılış Tarihi: 17 Temmuz 1976
Sahibi: Kanada Devleti
Etkinlikler: Konserler, futbol maçları, Amerikan futbolu,
3. Stade de France
Maliyeti: 974 milyon dolar
Bulunduğu yer: Paris
Kapasitesi: 81,338 Koltuk
Açılış tarihi: 28 Ocak 1998
Sahibi: Stade de France Konsorsiyumu
4. Rogers Centre (Sky Dome)
Maliyeti: 930 milyon dolar
Bulunduğu yer: Toronto (Kanada)
Açılış tarihi: 3 Ocak 1989
Kapasitesi: 54.000 kotuk
Sahibi: Rogers Communications
5. The Emirates Stadium
Maliyet: 770 milyon dolar
Bulunduğu Yer: Londra,
Açılış tarihi: 22 Temmuz 2006
Kapasite: 60.355 koltuk
Sahibi: Arsenal FC
6. Allianz Area, Munich, Bayern Munich & 1860 Munich
Maliyet: 448 milyon dolar
Bulunduğu Yer: Münih
Açılış tarihi: 30 Mayıs 2005
Kapasite: 69.000 koltuk
Sahibi: Allianz Arena München Stadion GmbH
Türk Telekom Arena Galatasaray'ı elit kulüpler arasına taşıyacak!
Avrupa'nın ve Dünya'nın en elit stadlarını yukarıda irdeledik, inceledik. Bu bağlamda biz şimdi Galatasaray'ın Seyrantepe'deki Türk Telekom Arena Stadı'nı ve bu stadın Galatasaray'a olası etkilerini tartışalım biraz…
Galatasaray'ın yeni stadı Türk Telekom Arena şüphesiz ki, şu an itibariyle Türkiye'nin en çağdaş ve Avrupa'nın en elit statlarından birisi olmaya aday. Stat Galatasaray'a parasal anlamda olduğu kadar sportif anlamda da çok önemli katkılar sağlayabilecek gibi görünüyor. Yapılan hesaplamalara göre Galatasaray yeni stadından sadece bilet geliri olarak yıllık yaklaşık 65 milyon dolar gelir elde edebilecek.
Yine futbol dışı aktiviteler, reklam, sponsorluk gelirleri dikkate alındığında stadın parasal gelir yaratma gücü rakiplerine göre daha fazla olabilecek. Mevcut durum itibariyle bugün Fenerbahçe koltuk başına rakiplerine göre 2.5 kat daha fazla katma değer yaratırken, bu rasyo yeni stad ile Galatasaray'ın lehine dönmüş olacak.
Galatasaray'ın yeni stadı ve Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadını karşılaştırdığımızda karşımıza aşağıdaki tablo çıkıyor.
Türk Telekom Arena ve Şükrü Saraçoğlu Statları Finansal Karşılaştırması
Şükrü Saraçoğlu Türk Telekom Arena
Kapasite 53.000 52.647
Loca sayısı 60 157
VIP koltuk 1300 4850
Maliyet 70 milyon dolar 120 milyon dolar
Toplam bilet geliri 40 milyon dolar 65 milyon dolar
Futbol Dışı aktivite geliri 0 15-20 milyon dolar
Yukarıdaki tabloya göre Türk Telekom Arena bittiğinde Galatasaray, başta Fenerbahçe olmak üzere rakiplerine çok önemli mali farklar atabilecek konuma geliyor. Parasal performansın sportif performansa da yansıyacağını düşündüğümüzde, bu stad ile Galatasaray Avrupa'da elit kulüpler arasına girebilecek potansiyele ulaşmış olacak.
Bu stad ile Galatasaray'ın stada gelen taraftar profilinde de, önemli sosyal değişimler yaşanacak olması, koltuk başına parasal geliri Ali Sami Yen ile kıyaslanmayacak ölçüde yukarılara çekecek. Her türlü aktivitenin ve konforun olacağı bu stat, parasal geliri daha yüksek olan taraftar müşteriye daha fazla para harcama olanağı verecek. Bu ise kulübün koltuk başına kazancını daha fazla artıracak. Buradan gelen paralar, doğru kurumsal yönetim ilkeleri ışığında harcandığında ise kulübün sportif performansı, mali performansı daha da artırabilecek.
Turkishtime'ın haberine göre Galatasaray'ın bu stadtan doğrudan ve dolaylı olarak sağlayacağı gelirleri toplamı 190 milyon dolar seviyesinde olacak. Başlangıçta stadın toplam futbol içindeki bütçesinin %25 civarında olması bekleniyor. Yani bu rakam yaklaşık 50 milyon doları ifade ediyor. %25'lik bu katkının orta ve uzun vade toplam futbol bütçesinin %35 ila 40'ına gelmesi yönetimin beklenti…
Sonuç
Bugün futbol stadları basit bir yapı olmaktan çıkmış, endüstriyel futbolun üretim merkezi ve en önemli gelir elde kaynağı haline gelmiştir. Stadların yarattığı gelirler bugün Avrupa futbol gelirlerinin neredeyse yüzde kırkına yaklaşıyor. Bu haliyle bile futbolun en önemli gelir kaynağını oluşturan stadları sadece kulübüne değil, aynı zamanda çevresine de çok önemli dışsal etkiler sağlıyor.
Bu bağlamda Galatasaray bu stadı aracılığıyla orta ve uzun vadede çok önemli hamlelere imza atabilir, rekabette daha ön plana çıkabilir ve daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşabilir. Tabi ki, sadece stadın bitmesi ve parasal gelirdeki artış tek başına Galatasaray'ı rekabette ön plana çıkartmayacak. Buradan gelecek gelirin, kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda doğru yönlendirilmesi ve harcanmasıyla kulüp orta ve uzun vadede beklenen sportif ve mali performansın üzerine çıkabilir, gerçekten yeniden bir tarih yazabilir.