Futbolun parasallaşmasının neden olduğu sorunlar

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

 

 

"Futbolun küreselleşmesi, güzel oyun futbolu bitiriyor mu?" kitabının yazarı John Samuels'e göre: "Futbolda iki türlü güç vardır. Bunlardan birisi halkın, insanın gücü, diğeri ise paranın gücüdür. Ne yazık ki, günümüzde paranın gücü futbola egemen hale geldiÖ" Dolayısıyla, paranın gücü insan gücünü yani halkın gücü ve yönetimini denetim altına aldı.
Futbolun günümüzde bir işe dönüşmesi, parasal olanakların giderek artması, özellikle başta elit kulüpler olmak üzere futbol kulüplerinin başarılı ve istikrarlı bir şekilde büyümeye yönelmelerine neden oldu. İşte bu durum futbolun sitrüktürel yapısında zaten var olan risklerin de kulüpleri tehdit etmesine ve ortaya çıkmasına ortam sağladı.
Futbolun ticarileşmesi ve giderek endüstriyelleşmesi büyüyen pastanın paylaşımında önemli sorunlara yol açıyor. Bugün artık günümüzde kulüpler sahip oldukları gelirler bakımından birer önemli işletmeler haline geldiler.
Kulüplerin gelirleri 100 milyon euroları geçiyor
Günümüzde futbol kulüplerinin gelirleri 100 milyon euroları aşıyor. Bu bağlamda 2011-12 Sezonu'nda Avrupa'nın en fazla gelir elde eden kulübü 479.5 milyon euroluk geliriyle Real Madrid. Real Madrid'i 450.7 milyon eurolluk geliriyle Barcelona izliyor.
Bu kulüplerin yer aldığı liglerin de aynı şekilde gelirleri sürekli bir artış içinde.
Bu bağlamda, futbolun hızlı parasallaşması kulüpleri de kendi aralarında segmente eder duruma getirdi. Nitekim aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere UEFA ülke liglerini, söz konusu liglerde yer alan kulüplerin ortalama gelirleri üzerinden sınıflandırdığında beş gruba ayırmış. En üst grupta beş büyük ligi görüyoruz. Buna göre bu grupta yer alan liglerdeki takımların ortalama gelirleri 50 milyon euro ve üzerinde yer alıyor. Bizim de yer aldığımızı ikinci grupta, yani daha büyük geliri olan ligler sınıfında 14 lig bulunuyor. Bu liglerde yer alan kulüplerin ortalama gelirleri 5 milyon ile 50 milyon euro arasında değişiyor. Daha sonra orta sınıfta yer alan kulüpleri görüyoruz. Bu kulüplerin de ortalama gelirleri 1 milyon 250 bin euro ile 5 milyon euro arasında değişiyor ve bu segmentte 10 lig bulunuyor.

 

tugrulaksar-1.jpg

Gelir dilimlerine göre futbol liglerinin segmentasyonu
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere, Avrupa'da futbol kulüplerinin gelirleri arasında devasa uçurumlar bulunuyor. En alt grup, yani mikro grup ile en üst gruptaki kulüplerin gelirleri arasında ortalama tam 141 kat fark buluyor.

Finansal polarizasyon futbolu krize itiyor
Finansal polarizasyon, yani kulüpler arasındaki finansal kutuplaşma; bir yanda zengin kulüpler yaratırken; diğer yanda da daha düşük bütçeli ve rekabet gücü düşük kulüplerin oluşmasına neden oluyor. Aslında bu sonuca şu süreçten geçilerek ulaşılıyor: Futbol gelirlerinin paylaşımındaki dengesizlikler, zaman içinde kulüpler arasında bütçe farklılıklarının doğumuna yol açıyor. Burada o kulübün reytingi, sportif ve mali performansının da gelişimini belirliyor. Yüksek reytinge sahip kulüplerin futbol pastasından aldıkları payın dengesizliği; bazı kulüplerin rekabet güçlerinin de zayıflamasına neden oluyor. Gelir kaynakları arasındaki farklılıklar, sahip olunan finans olanak ve potansiyelleri, harcama kalemlerindeki dengesizlikler süreç içinde kulüpler arasında bir haksız rekabete yol açıyor. Zaman içinde bu haksız rekabet ise kulüplerin finans güçlerini olumsuz etkiliyor. Daha sınırlı ve daha az gelire sahip kulüpler, rakipleriyle mücadele edebilmek için, bütçe açıklarına yöneliyorlar. Ancak mevcut gelirleri ile giderlerini karşılama olanağına sahip çok az sayıda kulübün bulunması, bu kutuplaşmanın daha da artmasına sebep oluyor.
Futbolun lokal düzeydeki yapılanmaları arasındaki farklılıklar ve bu liglerin makro-ekonomik göstergelerindeki yıllık gelişme durumları ile sahip oldukları potansiyeller, futbolun mali anlamda sevk ve idaresinde çok önemli yönetsel farklılıkları da beraberinde getiriyor. Özellikle beş büyük ligde son 15 yılda prima takımlar ile diğer lig takımları arasındaki uçurum giderek açılması ve endüstriyel futbolun ve ticarileşmenin de etkisiyle, rekabet bu kulüplerin lehine çevrildi. Parasal olanakların sağladığı mali üstünlük, belirli bir dönem sonunda sportif üstünlüğü de beraberinde getiriyor. Durum böyle olunca futbol pastasının büyümesine en çok katkı sağlar duruma gelen bu kulüpler, lokal federasyonlarca zımni anlamda da olsa desteklenir ve kollanır hale geldi. Yani, büyükler ve ötekiler şeklinde sportif ve mali anlamda kulüp kutuplaşmalarını görmeye başladık. İngiltere'de Arsenal, Manchester United, Chelsea, Liverpool dört büyükleri oluştururken; İspanya'da Real Madrid ve Barcelona ile Lig'deki diğer onsekiz kulüple arasında mali anlamda fark ciddi şekilde açmış durumda. İtalya'da Inter, Juventus, Milan ve Roma kutsal dörtlüyü oluştururken; Almanya'da Bayern Münih, Schalke 04, Stutgart ve Werder Bremen finansal anlamda rakiplerine ciddi üstünlük sağlamış durumdalar. Fransa'da O.Lyon, Marsilya, PSG rakiplerine göre gayet iyi durumdalar. Ülkemizde ise üç büyüklerin mali anlamdaki üstünlükleri, onları sportif anlamda da diğer takımların çok üstüne taşıyor.
Kısacası, endüstriyel futbol finansal polarizasyonu artırıyor! Büyük kulüpler daha da büyürken, küçüklerin payına düşen futbol pastası dilimi her geçen gün inceliyor. Futbol pastasından aldığı payı giderek düşen kulüpler ise iktisadi ve mali anlamda rekabet güçlerini büyük kulüplerle yitirmek durumunda kalıyor. Kendilerine finansman yaratmakta zorlanıyorlar ve bu süreç onları çoğu zaman krize sürüklüyor.
Avrupa futbol pazarı büyüdükçe ligler arasında finansal polarizasyon artıyor
Bugün özellikle beş büyük lig ile diğer 48 Avrupa ligi arasında da giderek finansal kutuplaşmanın arttığını görüyoruz. Yani ligler arasında da finansal polarizasyondan kaynaklanan bir haksız rekabet bulunuyor. Söz konusu haksız rekabet ise Avrupa'da bazı kulüplerin daha zengin, bazılarının da daha yoksullaşmasını beraberinde getiriyor. Buna göre oluşan devasa bütçeler ve bu bütçelerle yapılan dev transfer harcamaları, kulüpler arasında olduğu gibi ligler arasında da bir dengesizliğe yol açıyor.
Deloitte Spor Grubu'nun 21'inci Yıllık Futbol Finansmanı Değerlendirmesi'ne göre, Avrupa futbol pazarı 2010/11 sezonunda gelir açısından %4 büyümeyle (0.6 milyar euro) 16.9 milyar euroya ulaştı.
Deloitte'un bu çalışması Avrupa'nın 'beş büyük' liginin (Bundesliga, La Liga, Lig 1, Premier Lig ve Serie A) bir önceki yıla göre toplamda 181 milyon euroluk, (yaklaşık %2) bir büyüme kaydederek 8.6 milyar euroluk bir büyüklüğe ulaştığını bize gösteriyor. Bu tutar toplam Avrupa futbol pastasının %51'ini oluşturuyor. Yani, 5 büyük Avrupa futbol pastasının yarısını kendi aralarında paylaşırken, bu parasal gelir üstünlüğü onlara Şampiyonlar Ligi gibi endüstriyel futbolun en önemli organizasyonunda çok önemli sportif üstünlük sağlıyor. Deloitte 2011 verilerine göre örneğin, toplam futbol pastasının %14,7'sini tek başına üreten Premier Lig Şampiyonlar Ligi'nde en başarılı lig olarak karşımıza çıkıyor. 2003-2012 arasında bu kupada tam 12 İngiliz kulübü çeyrek final oynarken; 10 Premier Lig ekibi de yarı finale kalmış. İngiliz kulüpleri son on yıllık süreçte de tam 4 kez de bu kupayı müzelerine götürme başarısı göstermişler.
Avrupa fubol pastası büyüdükçe Şampiyonlar Ligi'nde finansal ve sportif polarizasyon artıyor
Endüstriyel futbolun gözbebeği Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek ve mücadele edebilmek yüksek bütçe gerektirdiğinden, kulüpler bu rekabette geride kalmamak için yoğun borçlanmaya gidiyorlar. Şampiyonlar Ligi'nde oynayan kulüplerin toplam borcu, Avrupa futbolunun toplam borcunun yüzde seksenini oluşturuyor.
Bu borçlanma kulüpler ve doğal olarak Ligler arasında orta ve uzun vadede finansal polarizasyona yol açıyor. Finansal polarizasyonun kaçınılmaz sonucu ise pratikte kendisini sportif polarizasyon olarak somutluyor.
Nitekim Şampiyonlar Ligi'ni bugüne kadar beş büyük ligin dışında sadece bir kez Porto ile Portekiz kazanmış ve bu şekilde 20 şampiyonluğun 19'u 5 büyük lige gitmiş. Yani, futbol pastası büyüdükçe şampiyonlar Ligi'nde konsantrasyon (Yoğunlaşma-toplulaşma) artmış durumda. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere Şampiyonlar Ligi'ni farklı liglerden kazanan farklı kulüp sayısı tamamen kaybolmuş durumda.
Aşağıdaki bu durum, Şampiyonlar Ligi'nde rekabetçi dengenin giderek kaybolduğunu ve küçük kulüpler aleyhine haksız rekabetin oluştuğunu bize gösteriyor. Futbol pastasının giderek büyümesine karşılık, küçük kulüplerin ve liglerin bu pastadan aldıkları payların her geçen yıl azalması, bu turnuvada yer almak için çok ciddi harcamalar yapan kulüpleri süreç içinde finansal darboğaza sokuyor.

tugrulaksar-2.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar