Futbolun ekonomi politik sorunları (II)

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

Geçen hafta bu sütunlarda futbolun yeni kriz kaynaklarından birisi olan futbolun finansallaşması üzerinde durmuş ve detaylı analizimize bu hafta da devam edeceğimizi belirtmiştik. Kısaca tekrar anımsatarak, futbolda parasallaşmanın yarattığı aşırı gelir ve bundan kaynaklanan servet artışının bazı kulüplere rekabet üstünlüğü kazandırdığı, bu üstünlüğün bir süre sonra güçlü/ büyük ve güçsüz/küçük kulüp ayrımına yol açtığı, bu ayrımın sonunda büyük kulüpler/liglerin sportif perforfmanstan bağımsız olarak gelirlerini geometrik olarak artırmaya devam ettiklerini ve finansal üstünlüğe ulaştıklarını, bu durumun da futbolun sürdürülemez kriz yapısına etkiyen önemli bir faktör olduğunu ortaya koymuştuk. 

Bu bağlamda konunun finans politiğini kavrayabilmek için büyük liglere birlikte bir göz atmakta yarar var. 

Beş büyük lig milyar euronun üzerinde bir değere sahip 

Aşırı gelir artışı ve servet birikimine en iyi gösterge olarak liglerin transferlere, dolayısıyla bonservis bedellerine yaptığı harcamalar gösterilebilir. O liglerin assetleri olarak kabul etmemiz gereken bu değerler, para/ sermaye akımının hangi liglere yöneldiğini, göstermesi bakımından da ilginç bir veri olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, liglerin bonservis bedelleri üzerinden piyasa değerlerine bakmak analizimiz açısından anlamlı olacaktır. Bu tablo bize ligler arasında haksız rekabetin büyükler lehine nasıl konumlandırıldığını da açıkça göstermektedir. 

Tabloda en değerli lig olarak 3 milyar 760 milyon euro değer ile İngiliz Premier Lig’i görüyoruz. Son on yılda yaklaşık 8 milyar euro yabancı sermaye girişinin olduğu bu lig, en fazla gelir artışı ve sermaye birikiminin, dolayısıyla servet artışının yaşandığı lig olarak değerlendirilmelidir. 

Merkez takımları küresel talep yaratabiliyorlar 

Futbol kulüplerinin (özellikle de merkezde yer alan güçlü liglerin yüksek bütçeli takımlarının) gelirlerini küreselleştirdiğini görüyoruz. Kapitalizmin küreselleşmesi sporun, doğal olarak ta futbolun da küreselleşmesine olanak sağladı. Bu nedenle bu takımların kendi ülkelerinin dışında taraftar toplayabilmesi ve logolu ürünlerini satabilmeleri, gelirlerin hızlı büyümesine zemin hazırlıyor. (Bu durum servet birikim hızını da artırıyor.) Lokallikten küresel bir kimliğe geçen takımlar, kendi küresel taleplerini de yaratabiliyorlar. Bugün Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi takımların gelirlerinin belirli bir kısmının buralardan geliyor olması, bu gerçeği gözler önüne çıkartıyor. 
Küreselleşmenin bu kulüpler için bir başka avantajı da, bu ülke liglerine ve takımlarına yabancı kaynak/ sermaye akışına izin veriyor olması. Nitekim, günümüzde fonlar çok rahat ve kolay bir şekilde, herhangi bir engelle karşılaşmadan bir ülkeden başka ülkeye (lige) hareket edebiliyor, kulüp satın alabiliyor, stratejik ortaklıklara yönelebiliyorlar.2 Küreselleşme aynı zamanda kulüplerin mülkiyetlerinin de çok uluslu şirketlere, pazarlama gruplarına ve iletişim devlerine geçmesi dönemini de başlattı. 

Aşırı gelir artışı, rekabeti bozuyor, etik sorunlara ve krize yol açıyor! 

Buraya kadar yaptığımız analizlerde gördük ki, sermayenin bazı liglerde ve kulüplerde yoğunlaşması, süreç içinde bu lig ve kulüplere rekabet üstünlüğü sağlıyor. Artan rekabet üstünlüğü bir süre sonra dengesiz rekabete ve diğer kulüplere karşı haksız rekabete dönüşüyor. Aşırı gelir artışı ve buna bağlı oluşan sermaye birikimi, bu kulüplerin servetlerini süreç içinde daha da artırırken, gelirler de geometrik artmaya başlıyor. Bu durum futbolu finansallaştırırken, kulüpler arasında dengesizliğin de giderek açılmasına, polarizasyona sebep oluyor. Finansal polarizasyon dinamiklerini burada çalıştırıp bir tarafta son derece güçlü ve yüksek bütçeli takımların( liglerin), diğer tarafta da düşük bütçeli, güçsüz takımların(liglerin) oluşmasına ortam hazırlıyor. Bu sayede, dengeli futbolun yerini, dengesiz ve kaotik futbol alıyor. 

Bu kulüplerde gelir artış/servet edinme hızının, sportif performans artış hızının üzerinde bir gelişim göstermesi ve bu kulüplerin UEFA tarafından sürekli show’un devamı açısından bir ihtiyaç olarak görülmeleri, futbolda tüm dengeleri bozdu. Zaten, anomalik bir sektör olan futbol, bu etkiyle yeni krizlere girmek durumunda kaldı. Bu kriz kaynağı, futbolun rekabetçi yapısını büyüklerin lehine bozarak, fair play ruhunu örseleyerek, sürdürülemez eşitsizlikleri otomatik olarak üretmeye başladı. 

Her hal ve karda şunu görüyoruz ki, aşırı gelir artışı ve buna bağlı oluşan servet birikimi, futbolda finansallaşmaya, finansallaşma da kulüpler arasında polarizasyona yol açıyor. Finansal polarizasyon ise bir süre sonra rekabeti bozuyor ve etik problemlerle birlikte krize davetiye çıkartıyor. İşte bu durum bugün futbolun ekonomi politiğini oluşturuyor. Kulüpler arasında servet ve gelir dağılımı dengelenemediği (haksız rekabet, dengede rekabete dönüştürülemediği) sürece, futbolun asimetrik ve irrasyonel yapısı kriz üretmeye devam edecekmiş gibi görünüyor. 

Sonuç ve öneri 

Bu nedenle belki, büyük bütçeli kulüplere başta salary cap (ücret tavanı), borçlanma üst sınırı, transfer harcama limiti gibi yeni düzenlemeler getirilip finansal futbol yeniden regüle edilebilirse, futbolun krize girmesine neden olan patolojik gelişimin de önüne geçilmiş olunabilir. Bu amaçla futbol otoritesi (UEFA ve lokal federasyonlar) merkezde haksız rekabet üstünlüğünü elinde tutan ve bundan gelirlerini/servetlerini artırma üstünlüğüne ulaşan yüksek bütçeli ve güçlü takımlara, bütçelerine göre bir vergilendirme getirip buradan elde olunan kaynakları da periferi liglere/takımlara aktarabilirse, futbolun yeniden daha dengeli bir rekabet içinde ve sürdürülebilir bir gelir büyümesiyle yoluna devam etmesi sağlanabilir. Ne var ki, bugünün finansal/ endüstriyel yapılanması bu işi kotarabilecek ve bu düzenlemeleri yapabilecek yetkinlik ve güçte değil ne yazık ki. Çünkü, endüstriyel süreçte yaratılan devasa kulüplere UEFA’nın ve lokal federasyonların ihtiyacı var. İşte futbolun ekonomi politiğinin temel konusunu da bu çelişkinin çözümü oluşturuyor.

aksar.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar