Futbolda üçüncü kişi mülkiyet haklarına izin verilmeli mi?
Geçen haftaki yazımızda özetle, futbolun giderek endüstriyel bir karaktere bürünmesi ve çok önemli parasal gelirler yaratmasının, futboldan para kazanma anlayışında yeni değişikliklere yol açtığını ve bunun sonucunda bazı yatırım fonlarının ellerindeki finansal olanakları da kullanarak futbola para plase etmeye başladıklarını ifade etmiştik. Diğer bir ifadeyle, parasallaşan futbol bazı yatırım fonları için bir kazanç kaynağı oldu. Özellikle Londra'da bireysel yatırımcılar, hedge fonları ve diğer farklı yatırım fonları (bireysel özel emeklilik gibi) futbolu da diğer her türlü yatırım yapılabilir varlık türlerinden biri olarak kabul edip buna göre kendilerine uygun stratejiler geliştirdiler.
Futbolda üçüncü şahıs mülkiyeti
Bu stratejilerin başında da özellikle bazı yatırım fonlarının oyuncu mülkiyetlerinin belirli bir kısmını satın alarak bunu değerlendirmesi geliyor. Bu sistemde genel olarak bir hedge fon ya da menajerlerin kurdukları futbol yatırım fonları bir futbolcunun başta ekonomik hakları olmak üzere, tüm pazarlama ve satış haklarının alınıp satılması, aynı zamanda bir oyuncunun mülkiyetinin yani bonservisinin satın alınarak bu oyuncunun kulüplere satılması gibi bazı ekonomik faaliyetlerde bulunabiliyor. Kısacası, futbol kulübünün dışında bir yatırım fonu ya da üçüncü bir şahıs ya da kurum bir oyuncunun sadece imaj haklarının değil, bonservisinin de sahibi olabiliyor. Bu duruma "Third Party Ownership" yani, "Üçüncü Şahıs Mülkiyeti" deniliyor.
Futbolcu dolaşımı serbest ise mülkiyet de serbest mi olmalı?
Belçika'nın RFC de Liege takımında forma giyen Jean Marc Bosman, başka bir takıma transfer olmasının önünde engel olarak duran bonservis bedeli sorununu yargı makamlarına taşıdığında olayların hangi boyutlara gelebileceğini herhalde düşünmemiştir. Nitekim bu kapsamda 1995 yılında Bosman'ın girdiği hukuk mücadelesinde Avrupa Adalet Divanı'nın aldığı karar futbolun mecrasını da değiştirdi. 1995 tarihli bir Avrupa Adalet Divanı kararı ile Avrupa Birliği içinde işçilerin serbestçe dolaşımını ve işbirliği özgürlüğünü güvenceye alan kararlar özellikle Avrupa içinde futbol sektöründe büyük değişiklikler yaşanmasına neden oldu. Bu kararlar uyarınca Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ulusal liglerinde -transfer edilen oyuncunun Avrupa Birliği vatandaşı olması koşuluyla- yabancı oyuncu sınırlaması kaldırılmış, futbol oyuncularının anlaşma süreleri dolduğunda bonservis bedeli olmaksızın istedikleri kulübe geçmelerinin önü açıldı. Kararlarla birlikte futbol ve diğer tüm spor dalları birer ekonomik sektör olarak değerlendirildi ve sporcular, işçilerin serbest dolaşımı ilkesi uyarınca işçi haklarına sahip oldular.
Futbolcu sahibi fonlar sahnede
Geçen hafta bu fonlardan ayrıntılarıyla bahsetmiştik.
Futbolcunun serbest dolaşımı, çok doğal olarak futbolcuların mülkiyetlerinin kulüp dışında dolaşımı konusunu da yapılan son transferler ile tekrar gündeme getirdi. Özellikle 2007 yılında Tevez ve Mascherano'nun Corinthians'tan WestHam'a bir fon aracılığıyla transfer edilmesi Premier Lig'de büyük çalkantılara yol açmıştı.
Yine Portekizli yıldız Cristiano Ronaldo'nun Sporting Lizbon'da 16 yaşındayken bonservisinin yüzde otuz beşlik kısmının bir fon tarafından 450 bin sterline satın alınarak, daha sonra 12,2 milyon Sterlin'e Manchester United'a satılması ve buradan doğan kazanç ve diğer komisyon gelirleri, bu yatırım fonlarının büyük ilgisini çekti.
Yine ülkemizde Quaresma, Almeida ve Simao gibi isimleri 'kelepir' bonservis ücretleriyle Beşiktaş'a transfer eden 'fon' bu konuyu gündeme tekrar taşıdı.
Fonlar nasıl futbolcu sahibi oluyor, nasıl satıyor?
Peki bu süreç nasıl işliyor? Uluslararası fonlar, futbolcuları aynı şirketler gibi görüyor. Futbolcuya yatırım yapan fon, futbolcuyu bir futbol kulübü ile birlikte satın alıyor. Futbolcunun bonservisinin ya tamamı veya yüzde 70-80 gibi büyük kısmı fonda bulunuyor. Amaç gerçekleşip futbolcunun piyasa değeri artınca da satış listesine konulup satılıyor. Fon futbolcunun bonservisi için ödenen paranın büyük kısmını alarak parayı cebine koyup çıkıyor.
Özellikle yıldız olma potansiyeli taşıyan futbolculara yatırım yapan bu fonlar, Almeida, Quaresma gibi bir dönem parlayan ancak daha sonra sönmeye yüz tutmuş futbolcular ile genç futbolcuları tercih ediyor. Sözleşmeye 'İngiliz hukuku geçerli' maddesi eklenerek, fonlar ile bu alışveriş yapılabiliyor. Bunu yaparken futbolcu ile önceden gizli veya açık bir anlaşma yapılıyor. Bu anlaşmaya göre tüm haklar uluslararası fona devrediliyor. Ardından herhangi bir kulüp ile yapılan anlaşmalara ise İngiliz hukuk kurallarının geçerli olduğu maddesi eklenerek futbolcu ile fon arasında yapılan anlaşmanın asıl anlaşma olduğu kabul ediliyor. Böylece futbolcu satılmak istendiğinde ne FIFA'nın ne de futbol kulübünün bir iddiası olabiliyor.
Buna göre "Alırken de satarken de kulüp ile ortak olunan bir model" çalışıyor. Kulübün borsaya bildirdiği ya da kamuya açıkladığı rakamlar fon ve kulübün ortak ödedikleri toplam transfer ücretinden oluşuyor.
Fonların devreye girmesinde FIFA'nın 2007 tarihinde oylayarak kabul ettiği ve 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren uygulamaya giren FIFA düzenlemelerinin 18. maddesi önemli bir rol oynuyor. Bu madde aslında futbolcuların uluslar arası transferleri ile ilgili konularda, ona sözleşme yapma özgürlüğü tanıyan ve hiçbir kulübün, kendi sportif performansını artırmak amacı olsa bile futbolcunun hiçbir özgürlüğünün kısıtlanamayacağını karar altına alması. Bu madde futbolcuya istediği kulüple her tür sözleşme yapma hakkını verirken, diğer taraftan bu tür futbol yatırım fonlarının da devreye girmesine açık kapı bırakmış oluyor. Çünkü ekonomik her türlü haklarıyla ilgili sözleşme yapma hakkı olan futbolcu çok doğal olarak bir fon şirketiyle de bu konularda masaya oturabiliyor.
Fonların İngiliz hukukuna tabi anlaşmaları
Fonların kulüplerle yaptıkları anlaşmaların detayları, olayın ülkemiz açısından da ilk olması özelliğiyle ilginç. Beşiktaş örneğinden hareketle bu konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kulüpten yapılan açıklamaya göre Almedia transferinin ayrıntıları da belli oldu. Buna göre:
* Beşiktaş, Almeida'nın transferi için Werder Bremen'e 2 milyon euro ödeyecek.
* Almeida'nın transfer sözleşmesinden sonra, yurtdışında kurulu bir firmanın Almeida'nın federatif hakları içinde yer alan ekonomik haklarının yüzde 45'ine katılım için 2 milyon euro ödeme teklifi kabul edildi ve taraflar arasında sözleşme imzalandı.
* Oyuncunun başka bir kulübe transfer edilmesi halinde transfer ücretinden doğan ekonomik hakların yüzde 45'i fona ödenmesi kararlaştırıldı.
* Oyuncunun Beşiktaş ile olan sözleşmesinin sona ermesiyle serbest kalması halinde firmanın ödediği tutar, yıllık yüzde 10 faiziyle geri ödenecek.
* Oyuncunun sözleşmesinin Beşiktaş tarafından uzatılması halinde, firmanın ödediği tutar yıllık yüzde 10 faiziyle geri ödenerek oyuncunun ekonomik hakları geri alınabilecek.
* Oyuncu için gelen transfer teklifini Beşiktaş'ın kabul etmesi ancak firmanın kabul etmemesine rağmen transferin gerçekleştirilmesi durumunda, firmanın ekonomik haklarına karşılık minimum 4.5 milyon euro ödenecek. Oyuncu için gelen transfer teklifini Beşiktaş'ın reddetmesi ancak, firmanın kabul etmesi halinde ise transfer teklifinin yüzde 45'i fona ödenerek ekonomik hakları geri alınabilecek.
Bazı ülkelerde fonlar futbolcu mülkiyetine sahip olabiliyor
Bazı ülkelerde futbol yatırım fonları futbolcuların belirli oranlarda mülkiyetlerine (bonservislerine) sahip olabilme haklarına izin verirken, bazı ülkelerde ise sadece oyuncuların ekonomik haklarının satış ve pazarlamasına izin veriliyor. Bu kapsamda, Arjantin'de bir yatırım fonu bir oyuncunun bonservisinin yüzde yetmişine kadar bir paya sahip olmasına izin veriyor. Yine Portekiz'de futbol yatırım fonları oyuncuların bonservislerinin yüzde otuzuna kadar sahip olabilme haklarına sahip olabiliyorlar. Ancak, İtalya ve İspanya başta olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinde futbol federasyonları, futbolcuların başta medya hakları olmak üzere çeşitli futbol geliri doğurabilecek ekonomik hakların satışlarının üçüncü şahıs ya da kurumlara kaydedilerek satılmasına/pazarlanmasına izin veriyor.
Gelecek hafta bu konunun futbola olası etkileri ve başta FIFA olmak üzere diğer federasyonların ne tür önlemler almaya çalıştıklarını anlatarak ve konuya ilişkin görüşlerimizi de sizlerle paylaşarak üç bölümden oluşan yazı dizimizi tamamlamış olacağız.