Futbol : Yeni bacasız sanayi

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Öyle büyük bir sevda ki, Dünya üzerinde yer alan pek çok endüstriden daha büyük hacimlere sahip; kitleleri peşinden sürükleme yönünden ele alındığında ise, siyasetten dahi önde gelebilen bir özelliğe sahiptir futbol. Erkeğinden kadınına, yaşlısından çocuğuna kadar ayağına top değmemiş, bir şekilde futbol izlememiş neredeyse hiç kimseyi bulamayız. Tabi bir spor dalı böylesine büyük kitleleri peşinden sürükleyebiliyor ise, yaratacağı ekonomik hacmin de ne denli büyük olacağını kestirmek zor olmasa gerek. İngiltere’de 12. yüzyılda doğduğu bilinen, ancak sonrasında 18. yüzyılda devlet ve kilisenin toplum değerlerini kötü etkilediği iddiaları ile yasaklanmış olmasına rağmen birçok kolejde yüz yıl kadar daha organize bir şekilde takımlar kurularak, ellerin ve ayakların birlikte kullanılması ile o tarihte genellikle toplumun elit kısmını peşinden sürükleyerek oynanan bir oyun olarak bilinir futbol. İlk kurulan futbol kulübü Sheffield’in ortaya çıkması ve 1862 yılında John Charles Thring’in yazdığı oyunun ilk kuralları ile organize olmaya başlayan önlenemez futbol hareketi, 1863 yılında İngiliz Futbol Birliği’nin kurulmasıyla resmiyet kazanan bir spor dalı olmuştur. Sonrasında ise toplumların sosyal hayatlarında giderek daha fazla yer almış ve önemli bir aktivite haline gelmiştir.

Günümüzde yarattığı ekonomik büyüklüğe baktığımızda karşımıza çıkan rakamlar son derece çarpıcıdır. Başta İngiltere olmak üzere Avrupa’da 1980’lerin başından, ülkemizde ise 1990’lı yılların sonlarından itibaren, kulüplerin yeni statlar inşa ederek gelirlerini artırma isteğiyle başlayan ve sonrasında ortaya çıkan reklam, sponsorluk gelirleri ile bunların etkisiyle artış gösteren logolu ürün gelirleri ve yanı sıra özel televizyon kanalları arasında yaşanan yoğun rekabetin bir sonucu olarak önemli artışlar yaşanan yüksek yayın hakları gelirlerinin de katkısıyla baş döndürücü bir hızla futbol büyük bir endüstri olarak yeniden yapılanmıştır. Dünya çapında yarattığı 30 milyar euro büyüklüğünde önemli bir endüstri haline gelen futbolun, Avrupa’da bugün yarattığı gelirin 18 milyar eurolar seviyesinde olduğu bilinmektedir. Ülkemizde ise bu rakamın yaklaşık olarak 750 milyon eurolara ulaştığını söylemek mümkün. Bu hacmin % 50’lik kısmını ise dört büyükler olarak adlandırdığımız kulüpler oluşturmakta. Piyasa değerleri açısından bakıldığında ise, dört büyüğün Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor olarak sıralandığını görüyoruz. Bugün kulüplerin maddi büyüklüklerine ve gelir kalemlerine bakıldığında yapılan incelemelere göre; sponsorluk, yayın ve reklam gelirlerinin toplam gelirlerin %80’ine ulaştığı, geriye kalan %20’lik kısmın ise stat gelirlerinden olduğu görülmektedir. Avrupa genelinde gelirlerin dağılımında son 20 yıllık dönemde stad gelirlerinin, toplam gelirler içerisindeki %80’ler civarındaki ağırlığının, %20’ler seviyesine gerilemesi, futbolun geleneksel gelirlerinin yanında giderek artan bir oranda yeni gelir kaynakları yaratarak bir endüstri halini almasının açık bir kanıtıdır. İngiltere ile birlikte futbolun en büyük 5 ligi sıralamasında sırasıyla yer alan İtalya, Almanya, İspanya ve Fransa, yarattıkları hacimle Avrupa futbol pazarının % 53’ünü oluştururken, bu pastanın oluşumuna en çok katkıyı sağlayan ve bu anlamda Avrupa’nın, sonuç olarak da dünyanın futbol pazar lideri hiç değişmez bir şekilde İngiliz Premier Ligi’dir. Endüstri haline gelerek yapı değişikliğine uğrayan ve ekonomik gerçeklerin ön plana çıktığı günümüzde ortaya çıkan iş modellerinin ana prensibi; medya platformları, içerik sağlayıcılar, reklamcılar, sponsorlar ve organizatörler gibi destek unsurlarını optimum şekilde kullanılarak, “Futbol Şovunu” yaratabilmektir. Zaten artık günümüzde futbolun artık sadece bir oyun olduğunu söylemek mümkün değildir. Sosyal medya yoluyla arttırılabilecek reklam gelirleri, önemli maçlar sonrası çıkarılacak ürünler, üye kampanyaları bunlara örneklerdir. Her şeye rağmen bu büyük endüstri içerisinde yer alan ülkemiz kulüplerinin finansal durumlarına bakıldığında ise, yüksek borçlara sahip olduklarının da altını çizmek isterim. Bir yandan büyük bir ekonomiden söz ederken, bir yandan da kar eder hale gelmeyi başarmak da kulüplerin en az iyi top oynamak kadar yetenek gerektiren bir kriter olduğunu da ortaya koyuyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar