Futbol kulüplerine borç tavanı getirilmeli
27 Şubat'ta bu sütunlarda kaleme aldığımız "Futbol alarm veriyor" başlıklı yazımızda başta Avrupa futbolu olmak üzere ülkemiz futbol kulüpleri de dahil olmak üzere futbolun S.O.S vermeye başladığını yazmıştık. Söz konusu yazımızda özetle;
Avrupa futbolunun gırtlağına kadar borca batık durumda olduğunu, içinde ülkemiz Süper Ligi'nin de bulunduğu Avrupa'daki liglerden 19'unun finansal açık verdiğini, bu liglerde yer alan kulüplerden üçte ikisinin giderlerini karşılayacak gelir yaratamadıklarını, bu nedenle yoğun borçlanmaya yöneldiklerini, bu durumun ise kulüplerin mali yapısında ciddi finansal darboğazlara neden olduğunu dile getirmiş ve acilen bazı önlemler alınmazsa, Avrupa futbolunun iflasa sürükleneceğini belirtmiştik.
Platini: "Avrupa futbolunun iflasına izin vermeyeceğiz!"
Avrupa futbolunun içinde bulunduğu iktisadi ve mali açmaz karşısında endişelerini kamuoyuyla paylaşan UEFA Başkanı Michel Platini, Fransız Le Monde gazetesine verdiği mülakatta, "Avrupa futbolunun hızla çökmeye doğru gittiğini" belirterek, "yaşanan durumun son derece endişe verici olduğunu, bu koşullar altında Avrupa futbolunun iflasa sürüklenmesine izin veremeyeceğini, bu nedenle finansal fair-play uygulamasını bir an önce hayata geçirmek zorunda olduklarını" belirtmişti. (Didem Eryar Ünlü, Dünya Gazetesi, 2 Şubat 2012; http://www.dunya.com/platini-uefa-kredi-derecelendirme-kurulu%C5%9Fu-rol%C3%BC-%C3%BCstlenmeli-didem-eryar-%C3%BCnl%C3%BC_99_144904_yazar.html)
Finansal fair play nedir?
UEFA'nın finansal fair play uygulaması kurallarını daha önce bu sütunlarda sizlerle paylaşmıştık. UEFA, kulüplerin artan borçlulukları ve yerine getirilemeyen yasal ve yönetsel yükümlülükler karşısında acil eylem planı olarak finansal fair play kararlarını uygulamak istiyor. Aslında söz konusu uygulama operasyonel boyutta kulüplere ciddi finansal ve yönetsel yükümlülükler getiriyor ve uygulamanın denetimini lokal federasyonlara bırakıyor. Kısaca hatırlamak istersek, nedir finansal fair play?
Kulüplerin finansal olarak daha sağlıklı bir mali yapıya sahip olmaları ve rekabeti ekonomik olarak daha eşit koşullarda sürdürebilmelerine olanak sağlamaya yönelik olarak UEFA tarafından 2009 yılında kabul edilen finansal fair play kuralları, ilk kez 2012 yılı itibariyle hayata geçirilmesi düşünülmüşse de kulüplerin hazır olmaması nedeniyle 2015'e ertelenmişti.
Bu sezondan itibaren kademeli olarak başlayan Finansal Fair Play'in kuralları öz itibariyle;
1. Denk bütçeyi zorunlu kılıyor.
2. Kulüplerdeki ortak/yönetici ya da üçüncü kişilere ait fonların iadesinin sağlanmasını amaçlıyor.
3. Kulüplerin transfer harcamalarında gelirlerinin yüzde yetmiş beşini aşmamaları tavsiye olunuyor.
Finansal fair play: Yetmez ama evet
Finansal fair play yukarıda da belirtildiği üzere temel olarak gelir gider denkliğinden hareketle, kulüplerin maliyet/gider yapılarının kontrol altına alınmak suretiyle finansal yapının disipline edilmesini amaçlıyor.
Bu temel amaç genel olarak doğru olmakla birlikte, giderlere üst sınır getiren FFP (Finansal Fair Play), kulüp borçlanmalarının kontrol altına alınmasına yönelik çok da somut aksiyonlar getirmiyor. Borçlanma konusunda kulüpleri uyarırken, hatta kulüp dışı kurum ya da kuruluşlara ilişkin borçların belir ki bir takvim içinde ödenmesini hedeflerken, bundan sonraki aşamalarda kulüp borçlanmalarına bir üst tavan getirmiyor. Sadece sonuç olarak zarar eden kulüplerin zararlarının belirli bir takvim içinde tasfiyesini düzenliyor.
Kulüplerin gelir gider yapısını belirli bir dengeye oturtarak, mali yapıyı disiplin altına alabileceğini amaçlayan UEFA'nın genel olarak çıkış noktası doğru olmakla birlikte, kulüplerin mali yapıları FFP'in istediği rasyoları sağlasa bile, bir süre sonra bir futbol kulübü günümüz örneklerinden de görülebileceği üzere çeşitli para ve sermaye piyasası araçlarını kullanarak borçlanmaya yönelebilir. Bu ise, yakalanmaya çalışılan mali dengenin tekrar bozulmasına yol açabilir.
Futbola mali üst kurul gerekir!
Mali sektörde olduğu futbol sektöründe de, gibi bazı düzenlemelere gidilebilir. Futbol sektöründe bu düzenlemelere gidilebilmesi için, bizim 8 Nisan 2011 tarihinde TBMM Araştırma Komisyonu'na "Spor Kulüplerinin Mali ve Yönetişim Sorunları ve Bunlara İlişkin Çözüm Önerileri Hakkında" verdiğimiz raporda da dile getirdiğimiz gibi mutlaka bir regülator kurum olarak bir Futbol Federasyonu'ndan bağımsız bir "mali üst kurul "oluşturulmalıdır. (Söz konusu rapor için bkz. http://www.futbolekonomi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=1327:tuerk-futbol-kulueplerinin-finansal-yeniden-yaplanmas-ve-onlarn-yoenetiimsel-sorunlarna-coezuem-oenerileri&catid=35&Itemid=57)
Bu kurul tıpkı mali sektörü denetleyen ve regüle eden Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) gibi bir işlev ile çalışmalı; kulüplerin finansal yapılarını, özellikle de borçlanmalarını kontrol altına alacak önlemleri düzenlemelidir. Futbolun BDDK'sı olarak da dile getirebileceğimiz bu kurul, kulüplerin belirli bir limitin üzerinde yapacağı her türlü finansal işlemi denetlemeli ve gerektiğinde aksiyon almalıdır. Ancak, böyle bir kuruluşun hayata geçebilmesi, yeni oluşturulmaya çalışılan "Spor Kulüpleri Yasası" ile mümkün olabilir. Ne var ki, bu yasa taslağının içeriğinde böyle bir oluşuma yer verilmiş midir? Onu bilemiyorum.
Kulüplere borçlanma tavanı getirilmeli
Profesyonel olarak ülke liglerinde oynayan kulüpler için onların finansal rasyolarıyla uyumlu, daha doğrusu onların öz kaynak yapılarıyla ilgili, borç ödeme kapasitelerine göre kaldırabilecekleri bir "borç tavanı" uygulaması olmalıdır.
Yeterli öz kaynak yapısına sahip olamayan kulüplerin borçlanmalarının bu şekilde önü kesilirken, diğer taraftan, mali olanakları fazla büyük kulüpler lehine haksız rekabetin de önüne geçilmiş olacaktır.
FFP uygulamasında ücret/ciro rasyosu oranı söz konusudur. Bu rasyoya göre kulüpler gelirlerinin yüzde yetmişinden daha fazlasını gider olarak harcayamazlar. Aynı uygulama, borçlanmaya da getirilebilir ve kulüplere, toplam öz kaynaklarının belirli bir oranının üzerinde borçlanması yasaklanabilir ya da izne tabi olabilir. Burada, oluşturulacak Mali Üst Kurul'un yanı sıra, kulüp bünyesinde de FFP (Finansal Fair Play) kurallarına uygun bir yönetim organı ya da kurul tesis olunabilir. Önce kulüp borçlanması bu şekilde oto kontrolden geçmiş olur.
Borçlanma olanağı aynı zamanda kulüplere mutlaka kurumsal yapılanma sonrası verilecek bir izinle gerçekleştirilmelidir. Kendi bünyesinde kurumsal yönetim ve yönetişimi kuramayan kulüplerin borçlanma imkanları kısıtlanmalıdır. Bu bağlamda her kulübün mutlaka bağımsız dış denetimleri, belirli aralıklarla yapılmalı, bu denetim sonrasında yine kulüplerin kredibiliteleri notlanarak, oluşacak kredibiliteye göre borçlanabilmeleri sağlanmalıdır.
Sonuç
Avrupa futbolunun son beş yılda gelirleri önemli artışlar kaydederken, giderlerinde de önemli artışlar yaşandı. Avrupalı üst düzey kulüplerin gelirleri ile giderleri arasındaki bu açığın artması kulüpleri yoğun olarak yabancı kaynak arayışına itti. Bunun doğal sonucu ise aşırı borçlanma oldu. Ancak, aşırı borçlanmanın en büyük sıkıntısı, mali ve iktisadi konjonktürün giderek bozulduğu Avrupa'da kulüplerin fonlama olanaklarını daralttı ve finans maliyetlerini artırdı. Bu ise kulüplerin çok ciddi finansal darboğazlara girmesine neden oldu. Nitekim İskoç Ligi'nin asırlık kulüplerinden Glasgow Rangers'ın 59 milyon sterlinlik borcu ile kayyuma gitmek durumunda kalması, bu anlattıklarımızın pratikteki en son örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Bizim kulüplerimizde ise mali durum gerçekten vahim durumda. Mevcut borçlarımız öz kaynaklarımızın üzerinde. Yani öz kaynak açığı veriyoruz. UEFA'nın son hazırladığı kulüp lisanslama kriterleri kapsamındaki finansal raporda yer alan verilere göre, Türk futbol ligi Avrupa'da öz kaynak açığı veren 19 ligden birisi ve borçlarımız öz kaynaklarımızdan yaklaşık yüzde 15 daha fazla.
Gelirlerimiz giderlerimizi karşılamakta yetersiz kalıyor. Gelir çeşitliliğinde Avrupa'nın gerisindeyiz. Süper Ligimizde naklen yayın gelirlerinin toplam gelir içindeki payı %65. Bu gerçekten çok yüksek bir rasyo. Diğer gelirlerimizi yeterince artıramadığımız için göbeğinden yayın gelirlerine bağlı bir lige sahibiz. Bu ise ligimizin finansal kırılganlığının giderek artmasına neden oluyor. Gelirlerimiz içinde ücretlerin oranı ise yüzde 67'ye yükselmiş durumda. Avrupa'daki 53 ülke liginin ortalaması ise yüzde 64 civarında.