Früktoz konusunda yeni veriler (I): Beyin işlevinin baskılanması ve bağı

Yavuz DİZDAR
Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

Yazdıklarımızın düzenleyici otorite üzerinde herhangi bir etkisi olamayacağını peşinen bilsek de, toplumun bilgilendirildiği takdirde tüketim alışkanlıklarını değiştirebileceği çerçevesinde früktoz (mısır şurubu) konusundaki yeni verileri aktarmayı sürdüreceğiz. Früktoz konusunda yayınlanan yeni veriler, vücut üzerinde "asli şekerimiz" glikozdan farklı etkileri olduğu yaklaşımımızı desteklemekte. Oregon Sağlık ve Bilim İniversitesi'nde yapılan ve "Diabetes, Obesity and Metabolism" dergisinin Mart 2011 sayısında yayınlanan araştırma früktozun beyin kabuğunun çalışmasını baskıladığını ortaya koydu (1). Bu araştırmada yeni ve son derece duyarlı bir yöntem olan işlevsel manyetik rezonans (fMRI) görüntüleme yöntemi kullanıldı. Yöntemde yüksek güçlü bir manyetik rezonans cihazı yardımıyla vücuda verilen maddelerin beyin işlevinde ne gibi değişikliklere neden olduğu araştırılmakta. Yeni gelişmekte olan bu çok ilginç araştırma metodolojisine göre, sadece vücuda verilen maddeler değil, kişinin düşüncelerinin de beyinde ne gibi değişiklikler yaptığı görüntülenebilmekte. Araştırma toplam dokuz sağlıklı birey üzerinde yapıldı. Damar yoluyla üç kişiye fizyolojik tuzlu su, üç kişiye glikoz ve üç kişiye de früktoz verildi. Tuzlu su beyin işlevinde herhangi bir değişikliğe neden olmazken, glikoz beyin kabuğunun çalışmasını artırdı, buna karşılık früktoz baskıladı. Bu sonucun en basit yorumu "glikozun da früktozun da doğal şekerler olduğu ve benzer etkilere neden olduğu" kabullenmesini ciddi biçimde çürütmesidir. Her ikisi de şeker olsa bile, früktoz ve glikozun beyin üzerine etkileri "zıt" biçimdedir. fMRI yöntemiyle glikoz kullanılarak yapılan ve Neuropsychologia dergisinin Şubat 2011 sayısında yayınlanmış bir başka araştırma glikozun hafızanın oluşturulmasında pozitif bir etkisinin olduğunu göstermekte (2). Früktozun hafıza üzerine etkilerini ise gelecek hafta inceleyeceğiz.

Şeker tüketimi yeni bir bağımlılık türü, çocuklarınızı uzak tutun

Araştırmanın ikinci önemli yorumu ise son aylarda giderek daha fazla vurgulanan "şeker bağımlılığı" kavramına başka bir bakış açısı getiriyor olması. İnsanların (ve hayvanların) mısır şurubu da dahil olmak üzere şeker tüketimleri konusunda çok fazla araştırma yapılmakta. ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinde ortaya çıkan obezite salgını ve beraberinde getirdiği hastalıklar, "acaba şeker bağımlılık mı yapıyor" sorusunu doğurdu. Bu konuda yapılmış çok fazla hayvan deneyi bulunmakta. Çalışmaların ortak sonucu, şekerin alkol/morfin bağımlılığı mekanizmalarına benzer bir etki oluşturduğu görüşünü desteklemekte. Bireylerin tüketim alışkanlıkları dikkate alındığında, düzenli şeker tüketilmesi sonucunda şekere karşı "arama" davranışının ortaya çıktığı, erişilmesi durumunda ise aşırı tüketime neden olduğu gösterilmekte (3). İş bununla da kalmamakta, şekerin bulunamaması durumunda "alkol yoksunluğuna" benzer bir tablo ortaya çıkmakta.

Meseleye früktoz cephesinden baktığınızda sorun daha da derinleşmekte. Bunun nedeni früktozun karaciğerde aynen alkole benzer bir mekanizmayla işlenmesi. Bu işlem sırasında ortaya çıkan yan ürünler alkole benzer ciddi karaciğer hasarına neden olmakta. Beyin üzerine yarattığı işlevsel değişiklikler "daha fazla, daha fazla" tüketim isteğini uyarmakta. Bu tüketim isteği sadece içeceğe yönelik değil, yiyeceklerden alınan kalori miktarını da artırmakta. Sonuç olarak ortaya çıkan kısır döngü ise metabolik sendrom olarak adlandırılan hastalık tablosuna sürüklemekte (4).

Nişasta bazlı şeker kotası neden arttı?

Hal böyleyken Bakanlar Kurulu 29.6.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/2003 sayılı kararı ile 2010/2011 pazarlama yılı için Şeker Kurumu tarafından 244.400 ton olarak belirlenen NBŞ kotasını yüzde 50 oranında artırdı. Geçen hafta Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarının okul kantinlerinde hamburger, kola vb. yiyecek ve içeceklerin satışına yasak getireceklerini açıklamalarına karşılık, bu kota artışı ciddi bir tezat oluşturdu. Olsun, biz Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarını, hele hele früktozun beyin üzerindeki olumsuz veriler dikkate alırsak, canı gönülden kutluyoruz. Ne var ki düzenleyici otorite açısından bakıldığında, anlaşılan früktoz (mısır şurubu) sadece tüketim açısından değil, kota artırımı açısından da bağımlılık yaratmakta. Ama siz biliniz ki şeker (tür ayrımına gidilmeksizin) çok fazla tüketilmemesi gereken bir maddedir, çocuklarınızı ve kendinizi uzak tutunuz.

Kaynaklar:

(1)J. Q. Purnell JQ, Klopfenstein BA, Stevens AA, Havel PJ, Adams SH, Dunn TN, Krisky C, Rooney WD. Brain functional magnetic resonance imaging response to glucose and fructose infusions in humans. Diabetes, Obesity and Metabolism 2011; 13: 229-234.

(2) Parent MB, Krebs-Kraft DL, Ryan JP, Wilson JS, Harenski C, Hamann S. Glucose administration enhances fMRI brain activation and connectivity related memory encoding for neutral and emotional stimuli. Neuropsichologia 2011; 49: 1052-1066.

(3) Avena NM, Rada P, Hoebel BG. Evidence for sugar addiction: Behavioral and neurochemical effects of intermittent, excessive sugar intake. Neuroscience and Biobehavioral Reviews 2008; 32: 20-39.

(4) Lustig RH. Fructose: Metabolik, hedonic, and societal parallels with etanol. J Am Diet Assoc 2010; 110: 1307-1321.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar