Fransızların tasarım mücadelesi
Bir süredir aklımda olan ancak bir türlü uygun anı yakalayamadığım bir konu hakkında yazmak istiyorum. Yaklaşık iki hafta önce Peugeot'nun yeni modeli 208'in test sürüşü için düzenlenen bir organizasyona katılmıştım.
Peugeot ve 2 yan yana geldiğinde birçok otomobil tutkunu efsane yorumunu yapar. Haksız da sayılmazlar. Zira, 205, 206, 207 bunların hepsi özellikle tasarım açısından otomotiv dünyasında bir fark yaratmış modellerdir. Aynı zamanda, 2 serisinin yaklaşık 10 yılda bir zirve/dip/zirve/dip şeklinde salınan PSA'nın mali durumu üzerinde de büyük bir etkisi bulunuyor. Genelde dip yada dibe dönmüş dönemlerde piyasaya sürülen 2 serisi modeller, Fransız markanın burnunu zirveye döndürmüş ve eksiden artıya geçmesini sağlamıştı.
208'in çıkış toplantısında da benzer sorunlar/sorular gözlemlendi. Tüm dünyanın, tüm otomotiv şirketlerinin kötü gittiği bir dönemde 208 markanın yeni ve yeniden kurtarıcısı olabilecek mi?
Öncelikle kişisel görüşümü aktarayım. Ben bu modeli seleflerine oranla daha muhafazakar buldum. Biraz açayım. 7Bugün hemen hemen tüm firmaların sunduğu teknolojik ekipmanlar üç aşağı beş yukarı aynı. Detaylarda farklılık gösterse de dokunmatik ekranlar, internet bağlantıları, bluetooth, USB bağlantısı gibi teknolojinin tüm yenilikleri otomobillere entegre ediliyor. Teknolojiyi kenara bırakırsak, motor seçenekleri de birbirlerinden çok radikal olarak ayrılmıyor. Hemen tüm firmalar zaten motor üretiminde ya işbirliği yapıyor ya da teknik özellikleri birbirine yakın üretiyor. O zaman geriye ne kalıyor?
Geçtiğimiz günlerde yayınlana bir reklam filmindeki söylediği gibi,
"Hayattan, rengi alın, geri neyi kalır ki?"
Dokunuş, tasarım, etkileme, seksapel, çekicilik…
Kısaca mühendislerin analitik çizimlerinin ötesinde kalan, sanatçıların/tasarımcıların matematik bilimiyle yaratılan detayların üzerine ekledikleri dokunuş…
İşte daha önceki 2 rakamıyla ön plana çıkan Peugeot modellerinde bu dokunuş farkı yaratıyordu.
Ancak, bu sefer ben açıkçası 208'de o eski Peugeot dokunuşunu bulamadım.
Bu kez 208, radikal değişimlerin başlangıç noktası olmaktan ziyade biraz statükocu kalmış gibi.
Daha açık konuşmak gerekirse, Fransızlar bu kez risk almamış diyebiliriz.
Bu sözlerimi Peugeot Türkiye Pazarlama Müdürü Christopher Chevasson da doğruladı.
Chevasson, 2 serisinin geçmişteki başarılarının ardında o dönemki rekabetin azlığının da önemli rol oynadığını vurguladı. Tabi burada hemen bir parantez açmalıyız, rekabet azlığı derken, tasarım konusundaki rekabetten bahsediyoruz. 206, 207'nin kapalı gişe oynadığı dönemde rakipleri incelendiğinde tasarım anlamında önemli rakiplerinden çok daha farklı bir noktadaydı.
Özellikle çekik gözlü firmalar henüz Avrupalı'nın tasarım tutkusunu keşfedememiş ve Uzakdoğu'dan yaratılan modellerle Eski Kıta'nın muhafazakar tüketicisini yakalamaya çalışıyorlardı.
Ancak, bugün geldiğimiz noktada durum farklı…
Tüm firmalar, tasarımın önemini kavramış durumda. Hal böyle olunca da Chevasson'un da belirttiği gibi herkes çok güzel otomobiller yapıyor. Tasarımlar insanları hakikaten etkiliyor. İşte böyle bir ortamda piyasaya çıkan 208'de Peugeot, bence riske girmeyerek çok radikal değişiklikler yapmaktan imtina etmiş.
Bunun ardında, savaş deyimiyle Fransızların muharebede tüm yedek birliklerine kadar kullanmış olmasının önemi büyük. Mali olarak çok zor günler geçiren PSA Grubu, 208'de riskten kaçınarak, mevcut müşterilere, tahmin edilebilir satış rakamlarına ulaşmayı hedeflemiş Bu durum bence mali açıdan kabul edilebilir lakin, şahsi kanıma göre bu adım tasarım efsanesini de bitirecek
bir yola sokmuş Fransız üreticiyi.
Tamamen duygusal sebeplerle, alınan ve alınmasını da makul bulduğum bu kararı yansımalarını bize zaman gösterecek. Fakat, geçen zaman içinde en önemli etken ise bir diğer Fransız Renault'nun Clio modelinin üstleneceği rol olacak. Zira, Renault, Peugeot'nun radikal tasarımcı rolünü üstlenmiş gibi duruyor.