Fransa’da biri Türk biri Fransız 2 gencin kurduğu dayanışma ekonomisi
Fransa’da bir küçük yerleşim biriminde bir Türk ve bir Fransız genci paranın asgariye indiği, üretim takasına dayanan bir mekanda dayanışma ekonomisi oluşturmuşlar Bu ilginç deneyi ve yerel belediye başkanının değerlendirmesini paylaşmak istedim.
Deniz ile Vincent’in kurucusu olduğu bir dayanışma ekonomisini anlatacağım size. Deniz ile Vincent 2013 yılında bir sivil toplum örgütü kurmuşlar. 2015 yılında ise 3. Nokta adında ilk projelerini almışlar. Paranın asgariye indiği, insanların ürettiklerini takas ettiği bir sosyal ağ içinde yaşanan yeni bir ekonomi bu. Devlet yok, özel sektör yok, yepyeni bir olay.
Fransa’nın okyanus kıyısında, Bordeaux yakınlarında St. Julien En Born adlı yerleşimde danışma ekonomisinin merkez üssü olarak Cafe Sosyal kurulmuş. Altı üstü bir kahve bunda ne var diyebilirsiniz. Oysa bu mekan kent insanının sosyalleşme noktası. Yerleşimin belediye başkanı D. Ducout, memnun olduğu olayı şöyle anlatıyor: ”Evet, yeni bir ekonomi. Kentimde çok şeyi değiştirdi. Ama bir de yaşlıları buna inandırabilsem. İki dönemdir yaptığım başkanlığı bırakacakken, bu deney nedeniyle devam kararı aldım.”
Anadolu’lu Türk kızı Deniz ise cafelerini “Agora” diye tanımlayıp, işleyişini şöyle anlatıyor:
“Deneyimi çağdaşlaştıralım, burası bir ‘yurttaşlar kooperatifi’. Her gün bir gönüllü burayı açıyor. Gün batımına dek açık tutuyor. Burada kitap takası, tohum takası yapılıyor. Devlete dilekçe yazma ve bilgisayar eğitimi veriliyor. Bu kafede, kurslar, konferanslar veriliyor. Cumartesi sabahları gönüllü Stella’nın yönetiminde ‘uzatılmış kahvaltı’ yapılıyor, sohbetler Stella tarafından uzatılıyor. Cumartesi dayanışma yemeklerini ise kentteki 56 sivil toplum örgütü belli bir sırayla düzenliyorlar. Yemek parası sadece 3 euro, yani komik.”
Deniz ve Vincent, olanları “yerel ekonomiye yön vermek” olarak tanımlıyorlar. Gençlerin işsizlik oranı yüksek olan kırsal kesimi bu nedenle terketmeyeceğıne inandıklarını belirtiyorlar.
10 kişilik bir istihdam söz konusu. Yerleşimdeki tüm atıklar toplanıyor. Yıllık 400 ton. Bunun 200 tonu yeniden ekonomiye kazandırılıyor. Gönüllüler, bozuk atıkları tamir ediyorlar, sonra bunlar satışa çıkarılıyor.
Bölgede iki kurucu ortağı karavanda yaşayan, 5 hektarlık alanda sebze meyve üretiminde biyolojik uygulama gerçekleştiren Benico çiftliğinin kurucuları da var. Kentten kırsala dönüş yapmışlar.
Bu konuda bir de Aslıhan Aytaç’ın Metis yayınlarından çıkan “Dayanışma Ekonomisi” başlıklı kitabını anmalıyım. Aytaç, “Devletin mevcut krizin yönetiminde yetersiz kaldığını” belirterek, dayanışma ekonomisinin birincil hedefinin yerel nüfusun acil ihtiyaçlarının karşılanması olduğunu söylüyor.
Ülkemizde bunu hatırlatan bazı yerel örneklere de değinmeliyim. Aziz Nesin Vakfı çiftliği, Tire Süt kooperatifi, Munzur Su, Lüleburgaz Ekin Atölyeleri, Ovacık 94 Mahalle Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Tabia Doğal Destek Ürünleri platformu ve belki de Tarsus, Van gibi İŞGEM örnekleri…