Fransa'daki seçim sonuçlarının ekonomi politiği

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com


Fransa denince aklıma Paris geliyor. Paris, Nazi işgali döneminde bile kimliğini korumuş, yağmalanmamış bir kent, daha doğrusu antik kent. Paris'i gördükten sonra İstanbul'a acımıştım.
Fransa'da seçimi kaybeden Sarkozy'nin zaten Paris'e yakışmadığını düşünüyordum, sonuca sevindim.

Mali istikrarcı cephe çöküyor

İlk cümlelerim duygusallık içeriyor. Asıl önemlisi, AB'nin dört lokomotif ülkesinden biri olan Fransa'da (diğerleri Almanya, İngiltere, İtalya. İtalya'yı artık bu gruptan çıkarabiliriz) on altı yıl aradan sonra solun iktidara gelmesi. François Hollande, AB'nin derin bir kriz yaşadığı, mali istikrar için başta İtalya, İspanya, Portekiz ve İrlanda'da sert iktisadi önlemlerin alındığı bir dönemde iktidara geldi. Sizin de bildiğiniz üzere, bu önlemlerin özü, bütçe fazlası vererek borçların ödenmesine dayanıyor. Bunun için ücretlerin düşürülmesi, vergilerin artırılması ve kamu harcamalarının kısılmasına yönelik kararlar çıkarıldı. Bu kararlar öyle ya da böyle uygulamaya sokuldu. Kararlar, İtalya ve Yunanistan'da hükümetlerin başını yedi. Ancak o dönemde, Almanya Başbakanı Angela Dorothea Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bu kararlara sahip çıktılar ve mali istikrar önlemlerini uygulamak istemeyenleri Euro Bölgesi'nden çıkarılmakla tehdit ettiler. Sarkozy'nin gitmesi ile şimdi bu cephe çöküyor.

Hollande'ın ekonomik politikası

Fransa'daki seçim sonuçları ile, AB'de mali istikrar için iktisadi küçülmenin zorunlu olduğunu savunanlar ciddi bir yara aldılar. Çünkü Hollande, büyüme oranını yükseltmeyi, işsizliği azaltmaya yönelik politikaları savunarak Sarkozy'yi devirdi. Bunu yaparken de, maliye politikasının vergi bacağını güçlendireceğini ilan etti. Hollande, kampanyasını büyük ölçüde Keynesyen iktisat politikalarına dayandırdı. Hollande'ın ekonomik programının ana hatları şöyle:
Kamu Finansmanı: Bütçe dengesi 2017'de kurulacak. Hedef bu tarihte bütçe açığının GSYH'ye oranı %3'e indirilmesi. Geliri 1 milyon Euro'yu aşan, vergi diliminin tavanındaki kişilerden %75 vergi alınacak. 450 bin ile bir milyon Euro gelir aralığında olanlardan %45 vergi alınacak.
İstihdam ve İşsizlik: Emeklilik yaşı yeniden 60 yaşa çekilecek (Sarkozy 62 yapmıştı). Emekli olmak için en az 41 yıl çalışma koşulu aranacak. (Aslında bu son koşulla, emeklilik yaşı 62'nin bile üstüne çıkmakta). 150 bin yeni iş yaratılacak. Bu çerçevede 60 bin yeni öğretmen alınacak.
Bankacılık Reformu: Bankaların sermaye kazançlarından %15 vergi alınacak. Yatırım ve ticari (perakende) bankacılık ayrılacak, birlikte yapılamayacak. İhracatçılara finansal yardım yapılacak. Borsada açığa satışlar yasaklanacak.
AB İktisat Politikalarına Bakış: Hollande, seçim döneminde Sarkozy'nin imzaladığı AB mali büyüme anlaşmasını yeniden tartışmaya açacağını söyledi. Hollande, Merkez Bankası'nın enflasyon oranının yanında, büyümeye de odaklanması gerektiğini savunuyor.

Hollande'ın siyasi söylemi

Hollande'ın seçimleri kazanmasında ekonomik programının etkisi önemli oldu. Ancak bu programın öyle çok orijinal bir yönü yok. Olması da zor. Programın sosyalist kimliği zayıf ve daha çok Keynesyen özellikler taşıyor. Yani Hollande'ın programı, aslında sosyal demokrat bir parti programının özelliklerini taşıyor. Hollande'ın Fransa ve AB açısından önemi, ekonomik söyleminden ziyade siyasi söyleminde. Irkçılığın, İslam karşıtlığının yükseldiği bir Avrupa'da, Hollande bunlara karşı durdu. Yani ırkçılığı ve dinciliği yadsıdı. Sarkozy'ye karşı söylediği şu söz, siyasi söyleminin özünü oluşturuyor: "Sen Fransa'yı ve Fransızları böldün."
Türkiye'de iktidar partisi ile ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerinin, sabahtan akşama, ülkemizdeki etnik kimlikleri "benim Ö asıllı halkım, Ö kardeşim" diyerek ayrıştırdıkları düşünülürse, Fransa'daki seçimde Hollande'ın önemi daha çok ortaya çıkmakta. Bundan dolayı siyasi partilerimizin, özellikle sosyal demokrat olduğunu söyleyen partilerin Hollande'ın siyasi programından alacakları dersler var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019