Frankfurt'un gerçeği: Dijital yayıncılık geliyor

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı'ndayız son üç gündür. Türkiye'nin "Onur Konuğu" olmasının bize getirdiği heyecan dışında yeni bir şey yok! Yoo hayır, var... Bu yıl sergilenen ürünlerin yüzde 42'sini kitaplar, yaklaşık yüzde 30'unu da dijital ürüner oluşturuyor. Yeni nesil e-okuyucu'lar sayesinde dijitalleşme büyük yayınevlerinin de ilgisini çekmeye başladı. 3.0 no'lu salondaki Alman yayınevleri standlarının tam ortasında yer alan "Books and Bytes" adlı yeni ortak standta, edebiyat ve dijital dünya ilişkisiyle göz göze geliyorsunuz.

Frankfurt Kitap Fuarı Direktörü Juergen Boos da konudan söz ediyor ve "Dünya çapında, kitap sektörü dijitalleşmeye hazır görünüyor, ancak bu yolculuğun nereye gittiği pek kestirilemiyor. Dijitalleşme konusunda anahtar kavramın hız olduğu düşünülür her zaman: Bir yandan aceleci davranmama ve henüz olgunlaşmamış bir teknolojiye yönelmeme, öte yandan ise geç kalmama gereği" diyor.

Konuya değinenlerden birisi de Alman Yayıncılar ve Kitapçılar Birliği Başkanı Prof. Dr. Gottfried Honnefelder: "Dijital ürünlerdeki artış devam ediyor. Bu, sadece fuarı etkilemekle kalmayacak, her şeyden önce yayıncılık sektörünün şimdiye kadar olduğundan çok daha büyük bir hızla değişmesine yol açacaktır. Yeni medya organları ve özellikle internet, iletişim ve bilgi alışkanlıklarımızı büyük oranda etkiliyor. Bilgi ve kitap dünyası giderek daha açılacak, genişleyecek ve zenginleşecek. Kültürün doğrudan dile bağlı olması bu dijital devrimin kitap kültürünü de kalıcı bir şekilde değiştirmesine neden olacak. Yakın gelecekte, yerleşmiş olan pazar yapılarında kapsamlı dönüşümlere hazırlıklı olmalıyız. Hızlı adımlarla ilerleyen dijitalleşmeye ayak uydurmakla yayıncılık sektörü en doğru kararı alacaktır. Bu dönüşümün beraberinde getireceği zorlu görevleri düşman olarak değil, fırsat olarak değerlendirmeliyiz; ancak bu görevlere beraberce oluşturacağımız ortak çözümlerle yaklaşmalıyız."

Yazar Paulo Coelho da fuarın açılış sabahı, "Bir pop star olarak yazar" başlıklı ilginç bir konuşma yaptı. Başarılı teknolojilerin, düşüncelerin dolaşmasına ve olabildiğince geniş kitlelere ulaşmasına olanak tanıyan teknolojiler olduğunu vurgulayan Coelho, şöyle devam etti:

"Son on yılda (...) eski ekonomik modellere meydan okuyan internetin, bu olağanüstü makinenin yükselişine tanık olduk . (...) Önceki platformlardan farklı olarak internetin üretim ve dağıtım maliyeti yok. (...) İnsanlar (...) artık toplumsal dönüşümlerin edilgen izleyicileri olmaktan çıkarak kollektif sürece etken olarak katılıyorlar. İnternet bağlantısı olan herkes bir yaratıcıya dönüşebiliyor. Kullanıcı, sadece söyleyecek sözü olan biri değil hoşlandıklarını, hoşlanmadıklarını başkalarıyla paylaşabilen biri oluyor."

Coelho, insanların kendileri için önemli olanları ücretsiz paylaşabileceklerini fark ettiklerini, bunun bütün kitle iletişim sistemlerinde de olmasını beklediklerini vurguluyor ve internet karşısında geleneksel kitle iletişim araçlarından ilk kurbanın müzik, ikincisinin de film endüstrisi olduğunu belirtiyor.

Bunun örneklerini, müzik marketlerde CD raflarının gittikçe küçülmesinden anlıyoruz. Frankufurt'taki CD alma teşebbüslerimizde bu somut gerçeği yaşadık. Fransa'nın önemli zincirlerinden Fnac'ın CD reyonlarını kaldıracağını da duyduk... Sıranın zamanla kitap raflarına geleceği söyleniyor. Burada şuna dikkat çekmek istiyorum, kimse müzik dinlemeyecek, kitap okumayacak denmiyor, söylenilen bunların sunum ve pazarlama yöntemlerinin değişeceği...

CD ve DVD sektörlerinde yeni yaratım, satış ve tanıtım yolları aranıyor. Coelho diyor ki "Üreticiler, sahneyi edilgen alıcılar olarak gördükleri insanlara bırakmayı ret ettikleri sürece kaybetmeye mahkûmlar."

Peki, durum yayıncılıkta nasıl sorusuna yazarın yanıtı, bu alanın film ve müzik dünyasına göre daha korunaklı olduğu şeklinde. Yayıncılıkta üretim giderlerinin sinema ya da müzik sektörleriyle karşılaştırılamayacak kadar düşük olduğunu belirten Coelho, yazarların yeni ivmenin katalizörü olma görevini üstlenerek tıpkı 1960'lı yılların müzisyenleri gibi pop star olduklarına dikkat çekiyor. Ve diyor ki:

"Daha da önemlisi, düşünceleri paylaşmanın bir aracı olarak kitap henüz yok olmadı. On beş yüzyıldır, kitap bir kitle iletişim aracı olarak tartışmasız üstünlüğünü korudu. Elbette, e-kitaplar yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlıyor ve büyük olasılıkla dijital araçlar kâğıdın yerini alacak. Ancak buna daha birkaç yıl var ve internet hamle yapıncaya kadar geçecek bu birkaç yıl bizim için, yani yayıncılar, kitapçılar ve yazarlar için çok değerli."

Kitapların dijital içeriğinin tümü ücretsiz olarak paylaşılması gerektiğini anlatan Coelho, kurduğu The Pirate Coelho (Korsan Coelho) isimli internet sitesinde kitaplarını yayınladığını, buna rağmen satışlarının düşmediğini, hatta arttığını belirtiyor, internet sayesinde yazarlar ve okurların biribirlerine hiç olmadıkları kadar yakınlaştıklarını kaydediyor. "İnternet bana düşüncelerimi başkalarıyla paylaşmaktan korkmamayı öğretti. Ve başkalarını düşüncelerini seslendirmeye teşvik etmekten korkmamayı. Daha da önemlisi, kimin yaratıcı olup kimin olmadığı konusunda ön yargılı olmamayı. Çünkü hepimiz yaratıcıyız" diyen Paulo Coelho'nun görüşleri özetle böyle.

Frankfurt'ta bunları düşünür, Türkiye'nin "Onur Konuğu" olmasının keyfini yaşarken, bir haber, fuarın mutlu yüzünü hüzünlendirdi. Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı kaybettiğimiz cümlesi, hızla koridorlarda dolaştı, herkesin yüzü asıldı. Onu çok yakından tanıyan kişilerden birisi olan ben, dijital dünyadan uzak duran, şiirlerini elyazısı ile eski Türkçe yazan bir yazarı daha yitirdiğimizi de düşündüm. Hayatta olsaydı, önümüzdeki gelişmelere tanık olsaydı, acaba ne gibi yorumlar yapardı? Konuyu tartışmaya, önümüzdeki haftalarda devam edeceğiz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar