Forum İstanbul tartışmalarını nasıl okumalıyız?
İnsanoğlunun düş gücünün sınırı yok ama ortaya koyabildiği işlerin sınırı olduğu çok açık. On iki bin yıl önce tohumu toprağa atıp "yeniden üretmenin sırrını" yakaladığından bu yana, sonsuz artabilen ihtiyaçları ile kıt olan kaynaklar arasında bolluğun ve bereketin yolunu arıyor. Bütün kavgalar, çatışmalar, çekişmeler, başkalarına hükmetme hırsı, önemli ölçüde kaynak kıtlığı ile ihtiyaç sonsuzluğu çelişkisinden besleniyor.
Forum İstanbul 2000'de kanaat önderleri zenginlik üretiminin yeni koşullarını tartışırken, insanoğlunun yaşam serüvenini düşünmeden edemedim.
Forum İstanbul'un önde gözüken iki lideri var: Yavuz Canevi ve Şeref Özgencil. Ama arka planda doğrudan ve dolaylı katkı yapan onlarca insan emeğini unutmayalım. Forum İstanbul'un ürettiği yararı önemsiyorsak, kuşkusuz çok önemli olan liderliği öncelikle, ama arka plandaki insanları da içtenlikle kutlamalıyız.
Forum İstanbul'un amacını Yavuz Canevi şöyle tanımlıyor: "…kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarının da içinde olacağı tüm ekonomi ve orta vadeli politika yapıcılarını kapsayan bir platformda düşünce üretmek"
Forum İstanbul'un kattığı değer
Forum İstanbul ve benzeri toplantıların üç önemli yarar ürettiğini düşünüyorum: Bunlardan ilki, "…başımızı kaldırıp yukarılara bakarak, kendimizi yükseklerde sanma" tuzağına düşmemizi engellemesi. İkincisi, "bildiklerimiz test etme" olanağı yaratması. Üçüncüsü de, farklı bakış açılarıyla yapılan değerlendirmelerin "düşünce ufkumuzu" genişletmesi.
Forum İstanbul 2000'de izlediğim tartışmalardan çıkardığım çok sayıda ders arasında birkaçını sizlerle paylaşacağım:
1. Güç kayması bir eğilim olmanın ötesinde gerçeğe dönüşmüş durumda: Üretim gücü, batıdan doğuya kaymış durumda. Uzmanlar, birçok alanda dünya üretiminin yarısından çoğunun doğuda yapıldığını kanıtlayan gerekçeler sundu. Bu demektir ki orta vadede "yeni bir dünya kurulacak". Bizlere düşen görev, kurulan bu yeni dünya içinde nasıl konumlanabileceğimizi tartışarak, gerçekçi bir "yol haritası" oluşturmak. Bu çok net oluşumu gözlemeden, onun gereklerini tartışmadan, kendi imkanlarımız ile yeni oluşumun fırsatları ve tehlikeleri arasında bir "denge projesi" ortaya koymadan kendimizi, işimizi, topluğumuzu ve toplumumuzu yönettiğimiz iddiaları boşlukta kalacaktır.
2. Kentleşme çağımıza damgasını daha güçlü bir şekilde vuracak: Toplantıda çok net ortaya konan bir başka olgu, kentleşme sürecinin hızlanması.Yaklaşık 40 yıl sonra dünyamızda 9.1 milyar insan yaşayacak. Bu insanların 5 milyarı, yüzde 50'den fazlası kentsel alanlarda toplanacak. Topraktan bağımsızlaşmış emekle yaşayacak bu insanların önemli bir bölümü "…meraka, düşünceye, bilgiye, iyi fikirlere, anlamaya ve zeka geliştirmeye dayalı rekabetin" ağır yükünü taşıyacak. Şimdiden gerekli kaynağı, emeği ve zamanı ayırarak "insana, bilgiyi anlamaya dönüştürmeye" yatırım yapan toplumlar iki adım öne geçecek.
3. Artan orta sınıf değerleri ve davranışları belirleyecek: Gelir yapısındaki değişme, orta sınıfı hızla artıracak. Bu nedenle, tüketici değerleri ve davranışları farklılaşacak. Mal ve hizmet üreterek zenginlik yaratmak isteyenler, talepteki bu nicelik ve niteliği iyi gözlemek, yarattığı fırsatları yakalamak zorunda. Geçmişin alışkanlıklarının tutsağı olanların, yeni açımlar yaratan, yeni fırsat kapıları açan, yeni ürün ve üretim metotları geliştirmeyi zorlayacak olan orta sınıftaki gelişmeleri nesnel bir biçimde değerlendirmesi güç.
4. Farklılık yaratmadan var olmayı sürdüremeyiz: Uzmanların üzerinde durdukları çok temel eğilimlerden bir diğeri de "yaratıcı-yenilik eksenli farklılık yaratma" idi. Eğer kurulmakta olan yeni dünyada onurlu bir yer edinmek istiyorsak, her alanda yenilik yaratmak zorundayız. Başkalarının yapabildiklerini aynı düzeyde yapabilmek bizi "sıradan" olmaktan çıkararak "seçkinler" arasında sokabilirdi. Ama seçkin olanlarımız da "yaratıcı akıl katkısı" ile "farklılık yaratarak yeniden üretimini sürdürebilmeyi" beceremiyorsa, kısa sürede kendini yineleyen rutine düşerek, "sessiz ölümün" pençesine yakalanabilirdi.
Forum İstanbul 2000'de ne gibi sonuçlar çıkarabildiğimi kendime sorduğumda, ana çatıyı yukarıdaki dört temel araç oluşturuyor. Bunlar bizim çıkardığımız dersler. Farklı bakış açılarından bakanlar daha değişik sonuçlara ulaşabilir.