Formula 1

Gültekin KARA
Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com


 

Geçen hafta Formula 1 gündeme oturunca yorum yazmak şart oldu. Hemen de belirteyim, ben motorsporları arasında ralliyi çok seven ama F1'den aynı keyfi almayan bir kişiyim. Dolayısıyla konuyu pek çok kişiden iyi bildiğimi söyleyebilirim. Malum, AKP Hükümeti'nin ilk yıllarında , müthiş bir iletişim hamlesi başlamıştı. O dönemlerde ki bahsettiğim 2003-2005 yılları arasında hükümet, yapmak istediklerini/yaptıklarını duyurmak amacıyla "Türk'ün Türk'e propagandası yerine", "Türk'ün dünyaya propagandasını" yapmak için önemli hamleler yaptı.

Hemen her konuda yaptıkları bu çalışmaların bir ayağı ise Formula 1 başta olmak üzere motorsporlarında hayata geçirildi. Önce bir pist inşa edildi. Bu pist genel anlamda hükümet tarafından, "yarı" sivil toplum örgütlerine yaptırıldı. Daha sonra bizzat benim de şahit olduğum bir toplantıda ki bu toplantı OSD'nin 30'uncu kuruluş yıldönümünde Ankara'da Bilkent Hotel'de yapıldı, dönemin federasyon başkanı Mümtaz Tahincioğlu, bizzat bekleyerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan sözü alınca F1, Türkiye'ye geldi.

Sadece F1 değil, pistle birlikte devletin para ödemesiyle birçok  önemli uluslararası organizasyon ülkemize çekildi. Pistimiz vardı, devlet desteğimiz vardı, hatta devletimiz başka kimsenin olmadığı kadar arkamızdaydı, ama tek eksiğimiz seyirciydi. O dönem, ilk Formula 1 düzenlenmeden önce kalemi elime almış, ilk yarışın medya/hükümet/sponsor gazıyla full çekeceğini, ama ilerleyen dönemlerde bu ilginin azalacağını ve tribünlerin boş kalacağını ifade etmiştim.

Nitekim ilk yıl pilotlardan ve yarıştan çok parayı veren ve pisti yaptıranların şovu vardı. Hükümet yetkilileri başta olmak üzere tüm protokol tam kadro oradaydı. Sponsor biletleri sayesinde tribünler de dolmuştu. Kupayı KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat vermiş ve işin siyasi şovu da tamamlanmıştı.

Zaman geçtikçe bu alandaki tanıtım köpüğü söndükçe, ilgi de azaldı. F1 haricindeki tüm yarışlar gitti. Sadece Formula 1, patronu Bernie Ecclestone parasını tıkır tıkır aldığı için, "hatta madem ödüyorlar biraz daha ödesinler" diyerek, nazını ve faturasını artırmasına rağmen parasını tahsil ettiği için boş tribünlerde de olsa devam etti. Sonunda o da gitti. Pist yine ihaleye çıktı ve bu kez otomobil merakıyla bilinen, dünyanın en zorlu yarışlarına bizzat katılan Türkiye'nin en büyük filo kiralama şirketi Intercity'nin patronu Vural Ak, ihaleyi bence tahmin ettiğinin üstünde bir rakama aldı. 10 yılda yaklaşık 100 milyon dolarlık bir bedelin altına girdi. Bu bedeli çıkarmasının yolu ise Formula1'in yeniden gelmesi. Ama bu kez iletişim açısından eskisi kadar önemli görmedikleri için Sir Ecclestone'nun kaprislerine evet diyecek bir hükümet yok. Her ne kadar son sözü Başbakan Erdoğan söyleyecek olsa da konu 13.5 milyon dolar değil. Bu para her şekilde ödenir. Konu, hükümetin kendini tanıtmak için F1'in getireceği imkanlara ihtiyaç duymaması. Bu kanal tükendi. Gazı gaçmış kola gibi. Haksız da sayılmazlar. Yapıldı, tanıtıldı ve bitti. Bence bu dakikadan sonra Başbakan onay verse bile F1'in uzun yıllar Türkiye'de kalacağını pek düşünmüyorum. Çünkü, Vural Ak her ne kadar seyirci garantisi verse de taşıma suyla değirmen dönemeyecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hep bana… 18 Mart 2019
Baskınla olmaz 21 Ocak 2019
Rotası olmayan gemi 07 Ocak 2019
Umuda yolculuk 31 Aralık 2018
Otomobile soğan muamelesi 10 Aralık 2018
Feragat edilmiş 19 Kasım 2018
Nereye koşuyoruz… 12 Kasım 2018
Rica ederim yapmayın 05 Kasım 2018
Kurcalama arabayı 22 Ekim 2018
Çelik bile erir 08 Ekim 2018