Foreks tebliği: Sen, taktın sen!

Açıl SEZEN
Açıl SEZEN Dünyanın Parası [email protected]

■ Kardeşim bu yoldan geçemezsin yasak.

■ Neden arkadaşım, evimin yolu bu? Çoluk çocuk bekliyor evde bıraksana geçeyim?

■ Çocuklulara ayrı, çocuksuzlara ayrı diye bir şey yok. Bu memlekette eşitlik var. Yasak varsa herkese yasak.

■ Ben her gün bu yoldan evime gidiyorum, şimdi neden gidemiyorum anlamadım ki?

■ Evine gitmende sakınca yok, bu memlekette özgürlük var. Kimsenin evine gitmesini yasak etmiyoruz. Ama bu yoldan varmasını yasak ediyoruz.

■ Anladım. Neden ki?

■ Çünkü bu yol tehlikeli. Bu yol engebelerle, tümseklerle dolu. Takılırsın, düşersin, batarsın. Sizin iyiliğiniz için konuyor bu yasaklar. Neden anlamıyorsunuz?

■ Sağolun. Peki eve nasıl gideceğim?

■ Eve gitmeye taktın sen. Dünyanın yuvarlak olduğunu sana kimse söylemedi mi? Dön şimdi arkanı... Düüümdüz yürüdüğün taktirde, dünya da yuvarlak olduğuna göre, buradaki yasakları çiğnemeden dünyayı dönmek suretiyle evine varabilirsin... Güle güle özgür insan...

Bu diyalog, rahmetli Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın sahne aldığı Devekuşu Kabare’nin “Yasaklar” oyunundan. Sene 1987.

Oyun, devletin “vatandaşı korumak” noktasından hareketle koyduğu sınırlama ve kısıtlamaları hicveder.

SPK’nın kaldıraçlı işlemleri asgari 50 bin TL teminat ve 1:10 kaldıraç ile sınırlayan tebliğini gördüğüm anda aklıma ilk gelen diyalogdur bu.

Devlet kendi düzenlediği, hem de (Takasbank avantajını da katarsak) çok iyi düzenlediği bir alanda “Bu yol tehlikeli..” diye başlayan repliğin aynını gerçekleştirmiş oldu. Bu piyasada çalışan ve işlem yapanlara da “Güle Güle özgür insan” demiş oldu.

Elbette devlet vatandaşını korumakla yükümlüdür. Ancak bunu yaparken devlete düşen görevin kesip atmak yerine düzenleme ve denetim olduğunu düşünenlerdenim.

Sermaye ve para piyasaları özelinde, şöyle bir noktadayız.

1) HİSSE:

■ Bu bizim hisse yatırımcıları var ya. Sadece duyumla, tüyoyla iş yapıyor. Kaybediyor, gelip bizden hesap soruyor. Borsada bireysel yatırımcı olmasın. Sadece fonlar aracılığıyla gelsinler.
■ Ama fonların getirisi düşük? Ayrıca bir hisseyi alıp uzun süre elde tutmayı cazip hale getirsek? Uzun vadeli yatırımı özendirecek bir hisse ve eğitim seferberliği yapsak? İnsanları uzaklaştırmak yerine eğitsek? Şirketlerin çalışanlarına hisse opsiyonu vermelerini özendirsek?

■ Sen, taktın sen.

2) FOREKS:

■ Bu bizim foreks yatırımcıları var ya. Zengin olma hayaliyle girip %80 para kaybediyor, sonra gelip bize şikayet ediyorlar. Ne yapalım? Teminatı yükseltip, kaldıracı düşürdük mü, bu sorunu çözeriz.

■ Ama engellemiş olmayız ki, insanlar yurtdışına gider. Aynı işi yapmaya devam ederler? Eğitim standardını yükseltsek? Denetimi iyi yapsak?

■ Güle güle özgür insan. Eve gitmeyi, para kaybetmeyi kafaya taktıysan, sen gene git. Ama sonra gelip bana şikayet etme. Sen, taktın sen.

3) MEVDUAT:

■ Bu bizim mevduat yatırımcıları var ya. Sürekli yüksek getiri istiyor. Bankalar mevduat faizi yarışına giriyor. Kredi faizleri artıyor. Mevduat faizini düşürmek lazım.

■ Ama enflasyon yüksek? İnsanlar paralarının erimemesi için daha yüksek mevduat faizi talep ediyor? Bunu çözmeye çalışsak?

■ Sen, taktın sen.

4) DÖVİZ:

■ Bu bizim dolar yatırımcısı var ya. İşi olsun olmasın dolar alıyor. Bu da kuru yükseltiyor, bize zarar veriyor.

■ Bu ancak TL’nin cazibesini artırırsak olabilir. Bir de ülkeye ilişkin risk algısını azaltarak. Nasıl yapalım?

■ Sen, taktın sen.

Peki bireysel yatırımcı ne yapsın?

Ayrıca, bireysel yatırımcıların yönetemediğini düşündüğümüz riskleri, sanki kurumlarımız yönetebilmiş gibi davranıyoruz. Örneğin havalimanı ihalelerinde, enerji özelleştirmelerinde kuru yönetebildik mi? Anlı şanlı spor kulüplerimiz futbolcu ödemelerindeki kuru yönetebiliyor mu? Devlet olarak özelleştirmeden alınan varlıklarda daha yeni kur sabitlemesine gitmedik mi?

Tekrar dönelim SPK tebliğine.

Bu kadar ileri düzenleme yapmayı başardığımız bir süreci, gerek aracı kurumlar, gerek yatırımcılar, gerekse SPK hatalarıyla sürekli zarar üreten bir yapıya dönüştürdük, sonunda da bitme aşamasına getirdik.

Kurumlar: Özellikle aşırı agresif strateji uygulayan birkaç kurum, FX müşterisi olmaması gereken insanları bu piyasaya sokarak, sonra kaderlerine bırakarak, bedava telefonlar verip 100- 200-500 dolarlık hesapların peşinde koşarak, ayrıca konulan her düzenlemenin etrafından dolanmaya çalışarak hata yaptı.

SPK: Bu piyasaya zamanında yabancı yatırımcıların girişini kolaylaştıracak adımları atmayarak, firmaların bu yatırımcı profiline yönelmesine zemin sağlamış oldu. Verdiği cezalar yeterince caydırıcılık içermedi. Arkadan dolaşan firmalara caydırmaya yetecek cezalar uygulanmadı. Bundan bir önceki tebliğ ile çok doğru bir noktaya gelinmiş olmasına rağmen, fişi çekmeyi tercih etti.

Yatırımcılar: Kurumlar kendinlerini düşük kaldıraca yönlendirdiğinde dinlemeyerek, bazen hırslarının kurbanı olarak, bazen kazançla yetinmeyi bilmeyerek, genelde de hiç bilmedikleri bir alanda öğrenmeye çalışmadan hareket ederek yanlış yaptılar. Kazançlarını kendilerinden, kayıplarını (bazı noktalarda da haklı olarak) kurumlardan bildiler.

Sonuç: Olan bu piyasada iş yapmaya çalışan, kendini geliştirme çabasındaki 2.500’ün üzerinde çalışana olacak. Bu tebliğde bir orta yol bulunmazsa, aracılık kurum sektörünün arkasından söylenebilecek maalesef bir tek cümle vardır:

Güle güle özgür insan.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eli yatırıma gitmemek... 21 Ağustos 2019
Acılara tutunmak... 03 Temmuz 2019